• o n d ö r d ü n c ü •

5.7K 439 264
                                    





Ellerimi, heyecandan terlediğini hissederken hızlıca pantolonuma sildim ve Do Hojoon'un bir an önce gelmesi için işe yarayacakmış gibi önümdeki kahveyi hızlıca içtim. Gittikçe içimdeki heyecan artıyor, bekledikçe geriliyordum.

Önümdeki sandalye çekildiğinde ise tamamen hayal kırıklığına uğramıştım. Yoongi sunbae dünkü tartışmamızdan dolayı sert bakışlarıyla tam karşıma oturmuştu. Yanında ise Do Hojoon onun aksine gülümseyerek yer almıştı.

"Bu ne?" diye tepkimi belli ettim şaşkınlıkla. "Sunbaeyi çağırmadım," dedim sinirimi en altta tutmaya çalışarak.

Do Hojoon gerçekten de sinirlerimi bozuyordu.

"Benimle konuşmak istediğini söylemedin mi? Yanlış mı anladım?"

Dehşet içinde öylece bakakaldım. "Evet," dedim sertçe. "Sunbaeyle konuşmak istiyorum demedim, seninle konuşmak istiyorum dedim."

"Söyleyebilirsin, ben ikinizle de konuşmak istiyorum."

Düşündüğüm şeyler bir bir aklımdan uçup gitmişti. Ona artık sunbaeyle olan ilişkiyi bitirmek istediğimi nasıl sunbaenin karşısında söyleyebilirdim ki? Hem de onunla ilişkiyi bitirmek istemediğimi söylemişken.

"Maria, konuşacak mısın?"

Başımı iki yana salladım. "Hayır, unut gitsin."

"Pekala," demişti suratındaki o lanet gülümsemeyi daha da derinleştirirken. "Bugün siz ikiniz dışarı çıkıyorsunuz."

"Ne?" dedik aynı anda.

"Hey." İkimizin arasında gidip gelen bakışları bir sorun olduğunu anladığında gülmeyi kesti. "İkiniz kavga mı ettiniz?"

Sorduğu soruya sunbae gülerken kaşlarımı çattım. Bu olayı dalgaya alması hoşuma gitmemişti. Onunla ilk tanıştığım güne gitmişti aklım. O zaman sevimsiz ve sorumsuz olduğunu düşünüyordum ve şu an aralarına umursamaz olması da eklenmek üzereydi.

"Biliyor musunuz, kavga etseniz de umrumda değil, bu boka bulaşmamalıydınız."

"Dalga geçiyor olmalısın," dedim sesimin yüksek çıkmasına engel olmazken. "Bu boka bulaşan ben değildim, kimin bulaştığını siz ikiniz iyi biliyorsunuz. Bu benim sorumluluğumda değil, bunu neden kabul ettim bilmiyorum bile." Dolan gözlerimi umursamadan devam ettim. "Bana sürekli bunu yapanın ben olduğumu söyleyip durmayın, ben masumum."

"Haklı," demişti Yoongi sunbae sessizliğini bozarak. "Sorun değil Hojoon, bu işe bulaşan benim."

Uzun bir sessizlikten sonra derin bir nefes aldım. "Neden grubumuzun tanıtımları yapılırken dışarı çıkıyoruz?" diye sordum bana mantıklı bir cevap vermesini umarak.

"Madem dışarı çıkmak istemiyorsunuz," dedi telefonuna aynı zamanda mesaj yazarken. "İçeride durursunuz."

"Nasıl?" diye sordum merakla. "Medya binaya mı girecek?"

"Hayır, medyaya istediğini siz vereceksiniz."

"Anlamıyorum," dedim. "Neden bunu yapıyoruz?"

"Çünkü ben öyle istiyorum."

Gözlerimi manzaraya çevirdim ve sustum. Bu durumda olmak berbattı.

"İkiniz bodrum katındaki film odasına gidin ve yan yana oturun. Sizin için film seçeceğim."

"Gerçekten saçmalık."





Bodrum katı, gerçekten rahat havasıyla eski evimdeki oturma odama benziyordu. Üstü yastıklar ve kanepe örtüleriyle kaplı iki büyük kanepe ve duvarda büyük boy bir televizyon vardı. Köşede bir bilardo masası seçer gibi oldum.

ave maria ❀ yoongi    ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin