-bir hafta sonra-Burnuma dolan et kokusu beni mest ederken elimdeki kadehi önümdeki sehpaya koydum ve ellerimle oynamaya başladım. Yanımda dedikodu yapan iki stajyer, beni dış kapının mandalı gibiymişçesine saygısızca ve rahatlıkla kaba terimler kullanıyordu ve bu da beni oldukça rahatsız ediyordu fakat buna rağmen kalkıp da başka yere gitmek istemiyordum. Çünkü üzerimde bir utanma duygusu vardı.
Burada, Hoseok sunbaenin ailesinin evinde, şirketin stajyerleri ve biz iki grup toplanmış kendi çapımızda bir eğlence düzenliyorduk. Ortam, insanlar ve yemekler üst düzeyde güzel olsa da bir hafta önce yaptığım şey yüzünden üzerimdeki o çekingenliği atamıyordum. Yoongi sunbae ile olan ilişkimizi şirket hala onaylamamıştı. Bunun sebebi ise şirketten ikimizin de uzaklaştırma almasıydı. Normal şartlarda herkesle ilişkimin onaylandığı haberler çıkardı fakat şirketimizin ne yapmaya çalıştığını ben de anlayamıyordum. Ayrıca sunbae ile o cafeden el ele tutuşmadan tam bir gün önce ise bir SM çalışanı ile ilişkim olduğu haberi yayınlanmıştı, yani hem şirketin hem de halkın kafası oldukça karışmıştı.
Bense çıkışımızın ikinci ayı olmasına rağmen nasıl bu tür olaylara karıştığımı anlayamıyordum, yıkılmıştım. Daha doğrusu yıkıktım.
Mira elindeki şampanya ile bana doğru geldiğinde zoraki bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. "Maria, hadi yanımıza gel." Yanımdaki stajyerler Mira'yı görüp saygı babında eğildiklerinde kaşlarımı çattım.
Burada hayalet falan mıydım?
"Olmaz," dedim başımı iki yana sallarken. "Bu koltuk çok rahat."
"Saçmalama," demişti elindeki şampanyayı sehpaya koyup kollarımdan beni çekiştirirken. "Hadi bak, tüm herkes dışarıda."
"Mira, beni bırak."
"Et yemek istemiyor musun?"
"Hayır," dedim aynı anda karnımdan gelen sesle birlikte. Ardından ise pes etmiş ayağa kalkmıştım. "Sunbae gelmedi, değil mi?" diye sordum kulağına fısıldayarak. "O gelmeden gideceğim."
"Gelmedi," dedi gülümseyerek. "Namjoon sunbae, trafiğe takıldığını söyledi."
Gelen rahatlama hissiyle derin bir nefes verdim. Amacım Yoongi sunbaeyi görmeden bu evden gitmekti. Bu sefer kararlıydım, sunbae ile arama bir mesafe koymalıydım. Onunlayken ne yaptığım umrumda olmuyordu fakat sonuçlarına katlanmak zorunda kalan hep ben oluyordum.
"Maria gelmiş!" Taehyung sunbae etraftakilere seslenip geldiğimi belli ederken gülümsemeye çalıştım. Gözüm suratı birden asılan Jimin sunbaeye gittiğinde panikledim birden. Beni sevmediği her halinden belli oluyordu. "Maria gelsene, eti sevdiğini duyduk."
Seokjin sunbae yanıma gelip elindeki tabağı bana verdiğinde eğilip teşekkür ettim. O sırada bir başkası da elime soju tutuşturmuştu. "Nasıl gidiyor Maria?" diye sordu Seokjin sunbae gülümserken.
Başımı sallayıp iyi olduğumu söyledim, ardından Jungkook sunbae müziğin sesini açmış konuşmamıza engel olmuştu.
Burada bir şeyler normal gitmiyordu.
"Namjoon," dedi Seokjin sunbae telefonuna bakarak. "Benimle birkaç saniye gelir misin?" İkisi suratlarındaki panik ifadesiyle bahçeden çıkarlarken tabağımdaki etleri bitirmiş üstüne sojumu içmiştim.
"Ee Maria, yurda ne zaman geri döneceksiniz? Yoongi sunbaeden bir haftadır haber alamıyoruz da.." Jimin sunbae imalı bir şekilde bana yönelttiği sorudan sonra Taehyung sunbae tarafından susturulmuştu. "Bırak beni Taehyung."