Hiç boşluktaymış gibi hissettiniz mi? Uçurumdan aşağıya düşmek üzereyken bir saç teline tutunup da hayatta kalmış gibi hissettiniz mi?
İşte tam da şu an öyle hissediyorum. Boş.
Kabustan uyandıktan sonra ne kadar yatağımda öylece kalakaldım bilmiyorum ama sonunda uykusuzluktan yazdıklarımın rüyalarıma kadar girdiğine karar vererek bilgisayarımın başına geçip yazmaya devam ettim.
¤
Bir katil, gecenin karanlığıyla sarmaş dolaş yürüyordu. Bu gece keyfi yerindeydi üstelik. Siyah deri eldivenlerini çıkartıp arka cebine koydu. Kanın üstüne bulaşmasını sevmezdi. Siyah saçları, simsiyah gözleriyle gecenin karanlığına çok yakışıyordu oysa ki.
Onun kurbanları yalnızca kadınlardı. Yanlızca kadınları özgür bırakıyordu. Yalnızca kadınlar ölüme yakışıyordu çünkü. Öldürmek, özgürlüktü.
Issız sokaktan çıkıp kalabalık bir caddeye girdi. Adımları herzamankinin aksine yavaştı. Karşıdan gelen uzun boylu kadınla göz göze geldi. Kadın hemen gözlerini kaçırdı. Katilinin gözlerine bakacak daha çok zamanı olacaktı.
¤
Saat 23:57
Saatlerdir uğraşmama rağmen sadece birkaç satır yazabilmiştim. Bugünlük bu kadar diyerek yatağa attım kendimi. İyi bir uykuya ihtiyacım vardı.
¤
Tekrar karanlıktayım.
Tekrar soğuktayım.
Ve tekrar sessiz.
Bu kez etrafta kan kokusu yoktu. Topuklu ayakkanının çıkardığı o sesi duyuyordum. Etrafa bakındım. Sahibini bulmam uzun sürmedi. Otuzlarının sonunda bir kadındı. Hızlı adımlarla yürüyordu. Her adımında arkasına bakıyordu, korkmuş gibiydi. Hızlanan nefesini hissediyordum. Neden korktuğunu anlamak için etrafıma biraz daha bakındım.
Ve gördüm. Bir adamdı. Karanlık bir adam. Siyahtı, baştan aşağıya simsiyah.
Kadını yakalaması uzun sürmedi. Hatta kaçmaya çalışması hoşuna gidiyor gibiydi. Kadının korkusunu hissettim. O da hissetti. O an dudağının kenarında bir tebessüm gördüğüme yemin edebilirim.
"Yalvarırım yapma! Çocuklarım var benim. Lütfen... Bırak gideyim." Kadının gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Hiçbir şey söylemedi. Suratında mimik bile oynamadı.
O an anladım. O bir katildi. O benim yarattığım katildi.
Koştum.
O kadına yardım etmek için ölesiye koştum. Ben koştukça onlar daha da uzaklaşıyordu sanki. Kadının ağzını eliyle kapattı. Hayır. İzin veremezdim.
"Dur!" diye bağırdım.
Durdu.
Hareket etmeyi kesti.
Ama kadın da hareket etmiyordu.
Hayır, hiçbir şey hareket etmiyordu. Sanki bağırmamla zaman da durmuştu.
Yanlarına gittim. Tam karşısında durdum, kendi ellerimle yarattığım katilin. Gözlerine baktım. Beni gördü. Gözlerinde kendimi gördüm. Çok kısa bir an, bir saniyelik zaman diliminde gözlerinden şaşkınlığa benzer bir ifade geldi geçti.
"Koş!" diye bağırdım kadına. Ama ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Parmaklarını etime geçirircesine bir sertlikte bileklerimden tuttu ve yere fırlattı beni. Kafamı vurdum. Sanırım alnımdan sıcak bir şey akıyordu. Öldürecek miydi yani beni? Gözlerine bakılırsa öldürecek gibiydi. Ama korkmuyordum. Çünkü bu bir rüyaydı. Biliyordum. Ama elindeki, gecenin karanlığında ay gibi parıldayan bıçak gerçekti. Fazlasıyla gerçek.
Bıçağı kaldırdı.
Gözlerimin içine bakmayı bir an olsun kesmedi.
Benim yarattığım katil beni öldürecekti.
Ve bıçağı hızla karnıma doğru indirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/159264099-288-k992656.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Açelya Katili
FantasíaBu bir yazarın hikayesi. Kendi yazdığı hikayeye hapsolan bir kızın hikayesi. Kurbanını öldüremeyen bir katilin hikayesi. Kendi elleriyle yarattığı katilin kurbanı olan bir kızın hikayesi.