"Katil olduğum doğru." dedi gözleri boynumda bıraktığı kesikteyken. "Ama senin gibi, kıçını kurtarmak için kadınlığını kullanan sonra arkadan bıçaklayan birinin yazdığı sikik hikayedeki uyduruk katil değilim."
Yutkundum. Sözlerini sindirebilmek için biraz zamana ihtiyacım vardı. Kıçını kurtarmak için kadınlığını kullanan biriydim onun gözünde. Haklıydı. Yaptığım şeyin savunulacak tek bir tarafı yoktu. Ama bunları ondan duymak ağır gelmişti.
"Bir katil olmana rağmen kanın vücuduna bulaşmasını sevmezsin sen. Sadece kadınları öldürüyorsun çünkü onları özgür bıraktığına inanıyorsun. Özgür bıraktığın kadınların saçları arasına açelya çiçeği bırakıyorsun her seferinde. Bu yüzden sana Açelya olduğumu söylediğimde şaşırmıştın."
Derin bir nefes aldım. Bir solukta konuşmuştum.
"Yani sen tam da benim gibi, kıçını kurtarmak için kadınlığını kullanan birinin yazdığı sikik hikayedeki uyduruk katilsin."
Kafasını karıştırdığımı biliyordum. Alnını ovuşturuyordu. Yine de tam olarak inanmamıştı bana.
"Bu bilgileri edinmek zor değil." dedi umarsızca.
"Adın ne?" diye sordum aniden.
Durdu. Gözlerini kenetledi gözlerime. Siyahları karıştı mavilerime. Bu sorunun bir cevabı olmadığını biliyordum. Çünkü o hikayemde sadece bir katildi. Bir Açelya Katiliydi. Kimliği belirsiz biriydi. Bu yüzden bir ismi olamazdı.
"Soru sorabilecek durumda değilsin." dedi sert sesiyle. Kendi sorumu cevapladım.
"Bir ismin yok. İnsanlar sana Açelya Katili diyorlar. Çünkü sana bir isim vermedim. Kimliğin herzaman belirsizdi."
Sanki hayatı boyunca çözemediği soruların cevabıymışım gibi baktı bana. Bana inanmaya başladığını biliyordum.
"Nasıl evindeki her şeyin yerini bildiğimi sormuştun. Çünkü evini de ben yarattım. Her bir köşesini ben betimledim. Yatak odanda parkenin altındaki gizli bölümü, tüm iç çamaşırlarının siyah olduğunu, göğsünden kasıklarına kadar uzanan dövmeyi, sana ait olan her şeyi biliyorum."
Bu kez o derin bir solukla doldurdu ciğerlerini. Onun söyledikleri bana ağır gelmişti. Ancak benim sözlerim onda darbe etkisi yaratmıştı. Gözlerinde siyahın her tonunu barındırıyordu. Kafasından her saniye başka bir düşünce geçtiğine emindim. Karmaşıktı, karmakarışık.
"Neden buradasın?" diye sordu birden. Onu incelerken yakalanmıştım.
"İnan ben de bilmiyorum." diye söylendim.
"Başta rüya sanmıştım, sadece uyuduğumda görüyordum. Ama sonra..." dedim ve durdum.
"Sonra?" diye ısrar etti.
"Sonra tamamen uyuyakaldım." dedim. Anlamadığını belirten bakışları suratımı okşuyordu. "Kaza yaptım, araba kazası. Son hatırladığım şey bu."
"Yani bilincin kapandı ve hala uyanamadın." dedi. Zeki bir adamdı. Adem elması o konuştukça beni cezbediyordu.
"Sanırım." dedim cılız sesimle. Bu gerçeği kabullenmek istemiyodum.
Karşılıklı oturduğumuz masanın üzerinden eğilip yüzüme doğru yaklaştı. Bakışları tenimi yakarken siyahlarının bir ton daha koyulaştığına şahit oldum.
"Uyandığında," diye fısıladadı. Tadı hala ağzımda olan ıslak dudaklarındaydı gözlerim. Bu yakınlık iyi değildi. Gözlerinin değdidiği her yer alev alev kavruluyordu. Tenim onun bakışlarına açtı.
"Bana bir isim vermek zorundasın, Açelya."
Açelya...
İsmim onun dudaklarının arasından döküldüğünde yeni bir anlam kazandı.
İsmim hiç yakışmamıştı bana, o seslenmeden önce. İsmim onun sesiyle tamamlandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Açelya Katili
FantasíaBu bir yazarın hikayesi. Kendi yazdığı hikayeye hapsolan bir kızın hikayesi. Kurbanını öldüremeyen bir katilin hikayesi. Kendi elleriyle yarattığı katilin kurbanı olan bir kızın hikayesi.