Çığlık atarak uyandım.
Nefes nefese elimi karnıma götürüp bıçaklanıp bıçaklanmadığımı kontrol ettim. Gördüklerimin şokundan çıkamamıştım. Her şey o kadar gerçekçiydi ki. Sadece bir rüyaydı diye yatıştırmaya çalıştım kendimi.
Elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmek için lavaboya doğru yürüdüm küçük adımlarla. Lambayı yaktım ve aynadaki yansımamla göz göze geldim. Alnım kanıyordu. Elimi alnıma götürüp kırmızı sıvıya dokundum.
Bu da neydi böyle?
Aniden zihnimde rüyamdan kesitler belirdi. O katil beni yere fırlattığında kafamı vurmuştum. Bu gerçek olamazdı. Rüya değil miydi? Yoksa gerçekten de deliriyor muydum?
Ellerim korkuyla titrerken alnımdaki kanı yıkayarak temizledim. Odama koşar adımlarla gidip bilgisayarımı açtım. Gördüklerim karşısında şaşkınlıkla ekrana bakıyordum.
Hikayemin bölümü tamamlanmıştı. Tam da rüyamda gördüğüm gibi, katil beni tam bıçaklayacakken bölüm bitmişti. Ama bunların hiçbirini ben yazmamıştım.
Elim hemen 'delate' tuşuna gitti. Ama silinmedi. Tuşa tekrar tekrar bastım. Hiçbir şey olmuyordu. Lanet ederek bilgisayarı kapattım.
Korkmuştum ve şu an istediğim son şey yalnız kalmaktı. Cem'in evine gitmeye karar verdim. Burada bir saniye daha duramazdım.
20 dakikanın sonunda Cem'in evine varmama az kalmıştı. Arabayı normalde kullandığımdan daha hızlı sürüyordum. Bu saatte yolda pek fazla araç yoktu. Bir anda karşıdan hızla gelen ışığı fark ettim. Ve iğrenç korna sesi yankılandı kulaklarımda.
Sonrası karanlık...
¤
Gözlerimi açtığımda siyah gözler tekrar karşımdaydı. Tekrar mı uyumuştum? Hayır. Son hatırladığım şey karşıdan hızla gelen arabaydı. Hareket etmeye çalıştım ama kıpırdayamıyordum. Katilim tüm ihtişamıyla karşımda duruyordu. Bıçağının hedefindeki kişi ise bendim.
"Seni özgür bırakacağım." diye fısıldadı. O kadar sessiz söylemişti ki bunu, anlayabilmek için dudaklarını okumuştum.
Bıçak vücuduma doğru ilerlerken gözlerimi sımsıkı kapatmış ölmeyi bekliyordum. Çaresizce "Yapma!" diye bağırdım. Ve metalin yere çarpma sesi duyuldu. Neden hala acı hissetmediğimi anlamak için gözlerimi araladım.
Bıçak yoktu. Elindeki bıçağı yere düşürmüştü. Nefesi nefesime karışırken yüzüne baktım. Kaşları çatılmıştı. Gözlerinde anlayamadığım bir ifadeyle bakıyordu bana.
"Nesin sen?" dedi. İlk defa sesini net bir şekilde duymuştum. Bir katilden beklenmeyecek kadar etkileyiciydi. "Nasıl yaptın bunu?"
"Neyi?" diye sordum anlamayarak.
Kendini sakinleştirmek ister gibi derin bir nefes aldı. Soluğunu tenimde hissedebileceğim kadar yakındı. Şu an aklından neler geçiyor bilmek istiyordum.
"Demek ki zor yoldan yapacağız." diyerek saçlarıma geçirdi ellerini. Saçlarımdan tutup ayağa kalkmamı beklemeden sürüklemeye başladı. Canımın acısıyla bağırmamak için dişlerimi birbirine bastırdım. Sonunda ayağa kalkmayı başarıp saç diplerimdeki acıdan bir nebze olsun kurtuldum.
Arabanın kilit açılma sesini duydum. Sanırım arabasına gelmiştik ama tam olarak göremiyordum. Kapıyı açtı ve yine saçlarımdan sertçe çekerek ön koltuğa fırlattı beni.
Ben daha kendime gelemeden arabaya binip anahtarı çevirdi. Ağzımı açıp tek kelime etmeye korkuyordum. Bir katille aynı arabadaydım. Ve muhtemelen beni acı verici bir şekilde öldürmeyi planlıyordu.
"Nereye götürüyorsun beni?" diye sordum bir cesaretle.
"Cehenneme." dedi düz bir sesle. Bir katilin cehennemine gidiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Açelya Katili
FantasíaBu bir yazarın hikayesi. Kendi yazdığı hikayeye hapsolan bir kızın hikayesi. Kurbanını öldüremeyen bir katilin hikayesi. Kendi elleriyle yarattığı katilin kurbanı olan bir kızın hikayesi.