9. Bölüm: Cennetten Kovulma Sebebi

14 10 0
                                    

Bir katilin mutfağında dilime nereden dolandığını bilmediğim bir şarkı mırıldanarak menemen yapıyordum. Garip bir durumdu. Şu sıralar başıma gelen hangi olay normaldi ki?

Menemeni iki tabağa bölüştürüp küçük adımlarla masaya doğru ilerledim. Her adımımda daha da yaklaşıyordum siyahlarına. Sağ elimdeki tabağı onun önüne koydum ve tam karşısına oturdum.

Menemen tabağına önüne çiğ balık koymuşum gibi bakıyordu. Ona da hazırlamamı beklemediği belliydi. Midemin açlığa daha fazla dayanamayacağını bildiğimden "Afiyet olsun." diyerek yemeye başladım.

Gözlerini üzerimde hissediyordum. Tabağına dokunmamıştı, siyahlarını bana dikmiş öylece izliyordu. Bense kıtlıktan çıkmış gibi yediğime emindim. Bakışlarını umursamadan yemeye devam ettim.

Ben tabağın dibine yaklaşmışken siyahları hala üzerimdeydi. Sonunda dayanamayıp kafamı kaldırdım ve buluşturdum gözlerimizi. Hiçbir şey söylemeden kendi tabağını yavaşça önüme ittirdi.

Bu hareketiyle o ifadesiz suratının altında iyi kalpli bir adam yattığını falan mı düşünmem gerekiyordu? Oysa ben, beni günlerce aç bırakacağı için doya doya yememe izin verdiğini düşünüyordum.

Hiç gocunmadan onun tabağını da önüme çekip afiyetle yedim. Tam oturduğum yerden kalkıp bulaşıkları makineye diziyordum ki karnıma giren sancıyla yüzümü buruşturdum. Şimdi olmazdı.

"Ne oldu?" diye sordu sakince. Endişlendiğinden değildi bu soru, merakındandı.

"Yok bir şey." diye kestirip attım.

"Olmayan şey yüzünden mi karnını tutuyorsun yarım saattir?" dedi. Bakışlarım karnıma indi, o söyleyene kadar karnımı tuttuğumdan bir haberdim.

"Regl oldum." dedim açıkça. Bu durumdan utanıp sıkılacak, köşe bucak saklayacak halim yoktu. Erkeklerin sünnet olması kadar doğaldı, kadınların regl olması.

Bunu söylememle ifadesiz suratının yerini şaşkın bir surat ifadesi almıştı. "Neden?" diye sordu birden. Neden mi?

Karın ağrım yetmiyormuş gibi bir de bu mağara adamıyla uğraşıyordum. "Ne demek neden? Hani döllenmediği sürece yumurta hücresi kendini her ay yeniliyor falan." Sinirle soludum.

Hiç mi kadın görmemişti bu adam? Kadınları öldürmekten başka ne bilirdi ki?

"Ne yapmam gerekiyor?" diye sordu sadede gel der gibi.

"Sadece pede ihtiyacım var." dedim. O çoktan arkasını dönmüş kapıya doğru ilerlerken kendi kendime mırıldandım. "Ve beni acımla baş başa bırakmana..."

Birden durdu. Alaycı gülüş sesi geldi kulağıma. Arkasını dönmeden konuştu. "Üzgünüm, bu zevki kaçıramam."

Benimse o an tek düşündüğüm şey, çukurlarını tekrar görme şansımı kaçırmış olmamdı.

¤

Geri döndüğünde elindeki poşeti oturduğum koltuğun yanına fırlattı ve diğer koltuğa uzandı boylu boyunca.

Poşetin içinde istediğim gibi sadece bir paket ped vardı. Çikolatalar çiçekler beklememiştim, zaten bu kadarını yapması bile büyük bir şeydi.

"Git işini hallet." dedi. Koltuğa uzanmış, gözleri kapalı konuşuyordu. "Tuvalet yukarıda soldan ikinci-" O cümlesini bitiremeden sözünü kestim.

"Biliyorum." dememle gözlerini açtı. Git gide koyulaşan siyahlarını dikti yine üzerime. Bakışlarından kaçmak için hızlı adımlarla çıktım yukarı.

İşim bittiğinde fazla oyalanmadan aşağı indim. Koltukta uyuyordu. Sessiz adımlarla yanına yaklaştım. Onu en sevdiğim anın, uyuduğu an olduğuna karar verdim. Sadece uyuduğunda siyahlarıyla hapsedemiyordu beni.

Bir erkeğe göre uzunca olan kirpikleri, gözleri kapalıyken daha da ortaya çıkmıştı. Keskin yüz hatlarına yakışan şekilli bir burna sahipti. Hafifçe çıkmaya başlayan sakalları ellerimi suratında gezdirme isteği uyandırıyordu. Her daim çatık olan kaşları uykusunda özgür kalmıştı.

Bir katil olamayacak kadar güzeldi.

Her ne kadar bakmak istemesem de sonunda dolgun dudaklarına kaydı gözlerim. O dudakların tadını almıştım ya bir kere, unutmak zor olacaktı. Benim yasak elmamdı onun dudakları, cennetten kovulma sebebimdi.

"Beni süzmeyi kes."

Birden duyduğum sesle yerimde sıçradım. Gözleri hala kapalıydı. Uykusunda bile bana emir veriyordu bu adam.

Tam inkar etmek için ağzımı açmıştım ki "Sesini duymak istemiyorum." demesiyle çenemi kapattım.

Stockholm sendromu diye bir şey vardı da, neden katilin kurbanından hoşlandığı bir sendrom yoktu?

O zaman daha çekilir olurdu bu adam.

Açelya KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin