SEKİZİNCİ BÖLÜM

16.2K 483 57
                                    

Multimedia daki Adnan(Damla'nın eski arkadaşı)

........Ferman'dan........
Saatin acımasız alarm sesiyle direk fırladım. Neydi şimdi bu. Kabus mu? Ne yani aklım bana oyun mu oynadı. Damla nerde ki ? Kafamdaki düşünceler son bulmuyordu. Hemen adamımı arayıp nerede olduğunu sordum oysa evinde ve güvende olduğunu söyledi. Kafam kazan gibiydi öğle bir ağrı vardı ki sanki tüm içkileri içmiş ve sızmız bir şekilde uyuyanlara benzedim. İçerek sızmak benlik bir durum değildi asla sızacak kadar içmezdim. Apar topar ayağa kalkıp banyoya ilerledim. Üzerimdeki kazağı çıkardım. Çıkarırken çıkan cırıltı komiğime gitmişti . Ufak bir sırıtış belirmişti yüzümde. Fazla zaman kaybetmeden duş aldım ve çıktım. Bu gün Cumartesiydi. O yüzden okul yoktu. Dolabıma ilerledim ve siyah dar paça pantolon ve lacivert bir kazak giydim. Bu gün hava fazlasıyla serindi. Hasta olmayı sevmezdim. Aşağıya indiğimde adamım bana telaşlı bir şekilde yaklaşıyordu. Bana hemen şöyle dedi:
-Efendim holding te bir sorun çıktı . Biri ortalığı savaş alanına çevirdi. Sizi istiyor efendim.
Ben de:
-Tamam geliyorum.

Hızla dışarı çıktım. Arabama yöneldim. Bindiğim gibi bir hışımla arabayı sürmeye başladım. Bugün biraz hareketli geçeceğe benziyordu. Holding e vardığımda arabamı park edip kilitledim. Holdingin giriş kapısından girmemle görüş alanıma bir yerde toplaşmış çalışanlar ve sakinleşemeyen bir adam girdi. Adamı tanımıyordum ama beni çağırdığına göre adam tanıyordu. Adam sadece bağırarak "Ferman Etki nerde?" diye söyleniyordu. Bende direk söze dalmıştım.
-Benim hayırdır bir sorunun mu var?
Adamın gözleri beni bulunca gözleri ağlamaktan şişmişti. Anlaşılan adam ağlamıştı. Yanıma geldiği gibi yakalarımdan tutup kendine eğdi. Boyum uzun olduğundan kendine çekmek zorunda kalmıştı. Hem sinirli hem de ağlamıştı.
-Senin yüzünden kızım amansız bir hastalığa yakalandı. Kahrolası pislik.
-Ne diyorsun sen be ne kızı?
-Sana aşık olan Duygu'dan bahsediyorum.
Aklım eskilere giderken aynı zamanda Duygu ismini de düşünmeye başladım. Ama Duygu diye birini tanımıyordum ki?
-Büyük bir yanlışlık yapıyorsunuz. Ben sizin kızının ismini dahi yeni duydum kim olduğundan haberim bile yok!
Sinirlerim bir anda zirve yaptı. Ne kızından bahsediyorsa artık.
-Ne demek yanlışlık. Sen Ferman Etki değil misin?
-Evet benim ama bu bilgiyi size verenle en ufak bir bağlantım yok.
-Ama kızım senin ismini söyledi seni sevdiğini ve seninde ona tokat attığını...
Oha çüş yok ebem benim kitabımda kızlara el kaldırmak yoktur. Bu adam bana nasıl bir yalan attığının farkındadır umarım. Hey allahım ya insanı deli ediyorlar. Eğer bu adam şu an yakalarımdan ellerini çekmezse hem bana iftira atmanın hemde kendi holdingimde bana hakaret etmenin bedelini çok pis bir şekilde ödeyecek.
-İlk önce şu ellerini çek! Nerede olduğunu unutma burası benim yerim ve burada kafana göre bağıramazsın. Ve ben senin kızını tanımıyorum.
Ben böyle konuşurken arkadan ağlayan bir kız bağırarak :
-Baba ne yapıyorsun sen?
Hah tamam babası bitti şimdiyse kızını çek dur.
-Kızım bu adam seni tanımadığını söylüyor.
-Baba çünkü tanımıyor. Beni dinlemeden çıktın. Ben sana Ferman Etki'nin adamlarından biri diyecektim ama sen bir hışımla çıktın. Yani Ferman Bey'in hiç bir şeyden haberi yok.
-Hele şükür biri beni anladı. Eğer benim burda işim bittiyse bir zahmet gideyim.
Cevabı bile beklemeden holdingten ayrıldım. Banane lan senin sevginden babandan sikecem işinizi. Arabama yöneldim. Kilidi açarken etrafıma bakındım neden bunu yaptım bilmiyorum ama kabusun etkisi hala sürüyordu üstümde. Eve varınca babamların bir konu üzerinde konuştuğunu duydum. Hiç takmadan merdivenlere yöneldim. Odama girip kendimi yatağıma attım. Aklım hala o kabustaydı. Bu beni çok hırpalamıştı. En iyisinin Damla'yı görmek ve rahatlamak olduğunu düşündüm.
Odadan hemen çıktım. Aşağıya indiğimde babam yoktu. Hemen bahçeye çıktım ve arabama bindim. Damla'nın evine varmadan evde olup olmadığını öğrenmek istiyordum. Adamlarımdan birini aradım.
-Buyrun Ferman Bey.
-Damla nerde?
-Efendim Damla Hanım az önce bi adamla evden ayrıldı. Adam aileden değil . Tahminimizce arkadaşı.
-Ne diyon lan sen!Lan ben size hayatta en değer verdiğim birini emanet ediyorum. Sense canına mı susadın? Takip edin hemen!
-Emredersiniz efendim.
Sinirle telefonu kapayıp yan koltuğa fırlattım. Yediremiyordum lan kendime. Sinirle direksiyona ard arda birkaç tane yumruk attım. Lan ben bir gün sinir olmayayım.
Kendimi toparlamaya ihtiyacım vardı ve şu an da Damla 'nın yanına gidemezdim. Onu bir adamla görmeyi bırak düşünmesi bile sinirlerimi alt üst ediyordu. Ben böyle sinirliyken bayadır yolda olduğumu farkettim. Arabamı sağa çektim kapıyı açıp indim. Hava soğuktu ve bu soğukta dışarıda bir adamla olan Damla aklıma geldikçe sinirlerim tavan yapıyordu. Daha fazla durmanın bir anlamı olmadığı için arabama geri döndüm. Arabayı çalıştırırken telefonum çaldı. Yan koltuktan alıp bakınca bunun babam olduğunu gördüm. Yine ne istiyordu acaba. Daha fazla bekletmeden telefonu açtım.
-Efendim baba.
-Nerdesin?
-Dışardayım ne oldu?
-Hatırlıyormusun bir ara biz bir şirketle anlaşma yapacaktık. Fakat bizden fazla pay almaya kalkınca bizde reddettik. Bize de eğer dediklerini yapmazsak holdingimiz büyük bir zarara uğrayacağını filan söylemişti. İşte aslında bizim yanımızda bizim güvenimizi kazanıp bütün bilgileri alıp karşı tarafa yollayan adamı buldum. Depoda haberin olsun akşama kadar hallet şu işi.
-Tamam.
Deyip kapadım. Vay puşt hem güvenimizi kazanıp hem de karşı tarafa bilgi sızdırmak ha! Ben yapacağımı biliyorum. Adamlarımdan birini aradım ve dopaya gidip halletmelerini eğer adam ötmezse ben geleceğimi söyledim. Adamım da tamam demişti. Sırada Damla vardı. Onla görüşmem lazımdı anlayacağınız biraz korkması lazımdı.

................Damla'dan............
Sabah alarmım yerine telefonumun sesiyle kalkmıştım. Telefonum yatağın bir yerindeydi ama nerdeydi? Uyurken oda benle beraber uyuyorda. Ya altımda kalmıştır ya da çarşafın içindedir. Kesin olarak yataktadır ama . Ayağa kalkmıştım çünkü telefonu bulamadım. Çarşafı çekmemle ufak bir takırtı duyuldu. Aha gitti telefonum . Hemen yerden telefonu aldım ama bir şeyi yoktu. Sonra arayana baktım. Eski okul arkadaşım Adnan. Telefonu açtım bende:
-Adanannn naberr?
-İyilik senden tatlı bela?
Allahım akıllanmıcak her halde. Yıllardır bana tatlı bela diyip duruyor. Ama seviyorum kendisini kardeşim gibi ama asla Adnan'ı Altan yerine koymam.
-Benden de iyi.
-Hadi kız dondum.
-Anlamadım?
-Kapı önündeyim özledim seni hadi bir yerlere gidelim ama çabuk ol.
-Tamam hemen geliyorum.
-Anlaşıldı.
Ben de bir şey demeden yüzüne kapattım . Ne yapayım alışkanlık olmuş. Herkesin yüzüne kapatıyorum.
Hemen hazırlanmak için kalktım. Banyoya girip yüzümü yıkadım. Sonra da çıkıp dolabıma ilerledim. Dolabımdan siyah kot pantolon ve siyah uzun kollu kazak aldım. Adnan 'ın dediğine göre hava soğuktu. Sonra da anneme olayı anlatmak için yanına gittim. Annem zaten Adnan'ı seviyordu o yüzden hiç ikiletmeden olur demişti. Bende kapıya yöneldim. Kapıdan çıkarken bir gurup siyah giyinimli adamlar gözüme takıldı. Ama tuhaf olansa buraya bakmalarıydı. Çok tedirgin olmuştum. Biri gözlerimi kapadı. O an çığlığı basıp arkamı dönüp kim olduğuna bakmadan tokadı patlattım. Kafası yana kaymış çocuğa baktım. Anam bu Adnan ne yaptım ben!
-Anaa Adnan ay özür dilerim sen öle yapınca çok korktum. Bilemedim sen olduğunu .
-Kızım hiç değişmemişsin. Elin ağır az yavaş vur. Canım yandı özellikle burası.
Eliyle yanağını gösterdi bu demek oluyordu ki öp. Ama ben yermiyim yemem!
-Dua et de biyerlerine tekme yemedin .
Dedim oda gülmeye başladı ve bana sarıldı. Kaç yıldır görüşmüyorduk. Bende onun sarılmasına karşılık verdim ve yola koyulduk. Bir kafeye geldik. Ortam çok hoştu. Burda ne kadar durduk bilmiyorum ama telefonuma mesaj geldi. Mesaja girdiğimde şok oldum!
-Kim lan o yanındaki? Sevgilinmi?
Gönderen:Tehtitkar sapık
Bu numarayı böyle kaydetmiştim. Ama bana hiç mesaj atmadığı için beni unuttuğunu sanmıştım ama unutmamış.
-Sanane
Gönderilen: Tehtitkar sapık
Biraz bekledikten sonra:
-Şimdi yanındaki su şişesine dikkatle bak ve bekle.
Gönderen : Tehtitkar sapık

Bende yanımdaki şişeye baktım. Yani normal su şişesi tek fark cam olması. Ben bunları düşünürken pat diye bir ses duyuldu. Ama bu ses yeminle tam da silah sesiydi ve cam su şişesini tuzla buz etmişti . Yerimden şıçradım ve kafedeki bulunan herkes çığlık atıp kaçmaya başladı. Adnan da hemen yanıma gelip belimden tutarak beni çıkışa hızlıca götürdü. Allahım lan kim bu? Adnan da belimi hala tutmaya devam ediyordu. Hızla herkes mekanı boşaltıyordu. Telefonuma mesaj gelmişti. Açıp baktım çünkü oydu biliyorum. Mesajı görünce dilim tutuldu. Mesaj şuydu.

Devamı yeni bölümde gelecek.
Biraz zaman geçti biliyorum. Özür dilerim okul başlamıştı. Kayıt yeni yaptırdığım için alışmam gerekti. Yeni bölümleri kısa süre zarfında koymayı düşünüyorum. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.❤❤

BENİMSİN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin