Multimedia'daki Sinan (Damla'nın sınıf arkadaşı.)
Masum kızın hayatını köreltmişti o mesaj. Kim bilebilirdi ki kızın başına böyle bir şey geleceğini.
Damla gelen mesajı okuduktan sonra Adnan'dan ayrılmış ve evine doğru gidiyordu. Takip edildiğinden habersiz...
Evine vardığında zaman kaybetmeden içeri girmişti. Onun odasının ışığı yanarken uzaktan sevebilmeyi öğrenmişti genç adam. Olsundu yeterki güvende olsun.
Artık zaman kaybetmeden yanına almalıydı meleğini...
Yapamıyordu onsuz nefes alamıyor konuşamıyor hatta gülmek nedir bilmiyordu.
Ama daha çok küçüktü ki ona göre. Yaşayacağı şeyleri kaldıramazdı .
Artık bir karar vermeliydi...
........Damla'dan........
Sabah kalkıp okuluma gelmiş şu anda da başımı sırama koymuş uyumaya çalışıyordum. Gözlerimi kapattığım an bu gün doktora gitmem gerektiğini aklıma not ettim. Derste de bir türlü tahtayı göremiyordum. Bu yüzden de Ferman'a yük oluyordum . Bu durum çok canımı sıkıyordu.
Sınıfta "oooo" sesleri yükselince sıradan kafamı kaldırdım. Açıkçası Merve'yi beklemiyordum. Benim yanıma gelip kolumu tuttu ve kalkmam için bi bakış attı ben de hemen kalktım. Daha ne olduğunu bile anlamamıştım. Merve çok mutlu gözüküyordu. Kantine doğru götürüyordu beni. Kantine varınca kendime bir çikolata ve çikolatalı süt aldım. Çikolatalı sütümü açıp içiyorken aynı zamanda da Merve'ye anlat bakışları atıyordum. İlk defa bu kadar mutlu gözüküyordu. Merve boğazını temizledikten sonra konuya direk daldı:
-Damla ben Ferman'la çıkmaya başladım. İnanabiliyor musun ? Şu an hayatımın en güzel anlarını yaşıyorum.
dedi. Ben bu duruma çok şaşırmıştım. Sınıftaki herkesle hiç konuşmaz göz temasında bile bulunmazdı oysaki Ferman. Ama Merve'nin mutlu olmasına çok sevinmiştim. Bu yüzden Ferman'a teşekkür edecektim.
-Orda mısın Damla. Daldın gittin. Sevinmedin mi yoksa?
-Saçmalama çok sevindim. İnşallah her şey gönlünce olur.
Bu cevabıma sevinmiş olmalı ki bana göz kırptı. Aynı şekilde ben de ona karşılık verdim. Ders zili çalınca derse girmek için ayağa kalktım ve Merve'yle vedalaşıp sınıfın yolunu tuttum. Sınıfa varınca herkes Merve'nin Ferman'la olan ilişkisini konuşuyorlardı. Sırama geçtim ve bu ders için gerekli olan kitaplarımı çıkardım. Önümde oturan Sinan bana dönüp:
-Ödevi yaptın mı Damla?
Dedi. Ne ödevi vardı ki?
-Hayır ödev mi vardı. Eyvah,ben yapmadım ki!
-Sorun değil al benden geçir.
deyip bana defterini uzattı. Ben de aldım ve kendi defterime geçirmeye başladım. Yanımda hareketlenme olunca Sinan'ın yanıma oturduğunu gördüm. Ona bakıp sırıttım. Seviyordum ben Sinan'ı iyi bir arkadaş ve dinleyiciydi. Daha sonra Ferman sınıfa girdi tam da benim yazacaklarım bitmişti. Sinan'a defterini verip teşekkür ettim. O da bana önemli değil dercesine elini salladı ve yanımdan kalktı. Ferman'a baktığımda kıpkırmızı olduğunu gördüm. Neden sinirlendiğini anlayamadım. Ortam yumuşasın diye Ferman'a:
-Senin sayende sonunda mutlu oldu.
dedim gülümseyerek. Ferman ise sadece gülümsememe bakıp o da sırıttı. Hayret asla gülmeyen biri bu gün sırıttı. Merve ona iyi geliyordu.
-Merve sana çok iyi gelmiş baksana artık soğuk değilsin ilk defa gülümsedin.
dedim. O an yüzünde bir yara olduğunu gördüm. Tam olarak şakağından saçlarına doğru ince bir çizgi halinde yukarıya doğru yükseliyordu. Şu an Ferman sinirlenmişti. Neye sinirlendiğini bile bilmiyorum sadece teşekkür etmeme bile böyleyse artık onla iletişime girmeyecektim.
-Merve'nin bana iyi geldiği filan yok. Sadece ... boşver.
-Ama o mutlu sende öylesin. Yakışıyorsunuzda hem.
İyice sinirlenmiş elini yumruk yapıp sıkıyordu. Yara izi yavaş yavaş seyiriyordu. Çenesini mümkünmüş gibi daha da çok sıkmaya başladı. Bişey demeden önüme döndüm. Korkuyordum...
-Anlamıyorsun dimi? Aslında ne olup döndüğünü?
Bana sanki bişey anlatmak istercesine bakıyordu ama ne demeye çalıştığını bir türlü anlamadım.
-Aslında Merve'yle ol-
-Günaydın çocuklar.
Hocanın sınıfa girmesiyle konuşması yarıda kalmıştı. Aslında Merve lafı geçince merak etmiştim ama bir daha benle bu kadar uzun iletişim kurarmı bilemiyordum. Hoca ödevlerimize bakarken sıra yavaş yavaş bana geliyordu.
-Ödevini yaptın mı Damla?
Cevap olarak kafamı evet anlamında salladım ve defterimi hocaya doğru uzattım. Hoca da defterimdeki ödeve bakarken memnun olmuşcasına gülümsedi ve defterimi bana geri verdi. Sıra Ferman'a gelince hoca:
-Ödevini yaptın mı?
diye sordu. Ferman da evet anlamında kafasını salladı ve hocaya defterini verdi. Ferman benden daha zekiydi. Sınav notları hep çok yüksekti. Özellikle matematik ve fizik dersi.
-Aferin ,şu ana kadar gördüğüm en kapsamlı bir çalışma yapmışsın. Böyle öğrencilerimin olmasından dolayı gurur duyuyorum.
Ferman sadece hocaya soğuk soğuk baktı. Hoca onun aksine şefkatle bakıyordu ama galiba Ferman'a sökmüyordu. Zaten umrumda da değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMSİN!
Roman d'amour-Yeter artık...yeter! Gecenin esir almış karanlık sokağında avazı çıktığı kadar bağırıyordu genç kız. Karşısındaki genç adam ise onun aksine çok sakin bir şekilde; -Kaç ,belkide bu son şansındır... Bunu o kadar sakin bir şekilde söylemişti ki fırtı...