Bölüm 1

2.8K 124 107
                                    

Sabah kalkar kalmaz ağlayan bir arkadaş beklemediğim için güne saçma sapan başladığım kesindi. Rosé'nin yanına gidip elindeki zarfı alıp okumaya başladığımda büyük bir oh çekmiştim.

Sonunda beni Askeri Tim'e kabul etmişlerdi. Uzun zamandır bunun için çabaladığımı ve bunun benim için ne kadar önemli olduğunu bildiği halde Rosé'nin neden bu kadar ağladığına pek anlam veremesem de bana değer verdiği için ağladığını biliyordum. Ben de ona değer veriyordum. Bu zor süreçte her zaman yanımdaydı ona çok şey borçluyum. Ağlaması yüreğime dokunurken onunla konuşmaya başladım.

L: Rosé fırsat ayağıma geldi. Benim bunun için ne kadar çok çabaladığımı sen de çok iyi biliyorsun. Ağlama artık inan bana bunu yapmazsam vicdanım rahatlamayacak. Seni sürekli ziyarete geleceğim söz veriyorum.

R: Lalisa ama bu yaptığın şey çok tehlikeli. Yani bi düşünsene ya yakalanırsan? Ya seni infaz etmek isterlerse? Ya sana işkence çektirirlerse? Ya seni öldürürlerse? Ben buna nasıl dayanırım? Evet sana bu konuda yardım ettim ama pişman değilim diyemem, seni kaybetmek istemiyorum. Sana bu kadar alışmışken seni olmayan kardeşim yerine koymuşken ellerimle tehlikenin içine atmak benim vicdanımı rahatlatmayacak.

L: Rosé sana yemin ediyorum böyle bir şey olmayacak. İntikamımı almadan kimse bana bir şey yapamaz. Lütfen işleri zorlaştırma en başından beri bunu yapacağımı biliyorsun. Ben de sana bu kadar alışmayı tahmin etmedim ama yapmam lazım lütfen anla beni. Benim için çok daha zor bir durum.

R: Bana bak küçük şeytan beni sürekli arayacaksın, izinlerinde yanıma geleceksin, yemek yememezlik yapmayacaksın zayıflarsan seni onlardan önce ben öldürürüm ayrıca kendine çok dikkat edeceksin ve ben yakın zamanda yanına taşınacağım. Şimdi bana  söz ver.

L: Söz veriyorum ve seni çok seviyorum sincap.

R: Ben de seni çok seviyorum.

Rosé'ye sarıldığımda ağlamayı kesmesini beklerken daha çok ağladığını anlamam zor olmamıştı. Biliyorum yaptığım şey çok tehlikeli ve aslında büyük bir suç ama bunu yapmak zorundayım. Onun korkması ve endişelenmesi beni bir yandan üzerken bir yandan arkamda benim için endişelenen ve beni seven biri olduğunu bildiğimden mutluluk veriyordu.

Ailemi ve arkadaşlarımı  kaybettikten sonra bana yalnız olmadığımı hissettirmesi çok güzeldi. Az değil, 2 yıldır onunla kalmak bizi birbirimize çok bağlamıştı. Tayland'dan kaçıp kendimi buraya attığımda ne param ne yedek kıyafetim ne bir valizim ne de bir ailem vardı. O geceyi bir parkta geçirmiştim ve Rosé beni sabah yürüyüşü yaparken bulmuştu.

18 yaşındaydım ve buraya fazlasıyla yabancıydım. Benimle konuşmaya başlayıp onunla kalmamı teklif etti ve yardım etmek istediğini söyledi. İlk başta istemesemde burada tek başıma yapabileceğim hiçbir bir şey yoktu. 1 hafta kalırım düşüncesiyle geldiğim evde 2 yılımı onunla geçiridim. Ailesi yurtdışında yaşıyordu arada bizi ziyarete gelirler beni kendi kızlarından ayırt etmezlerdi.

Okula gitmemi söyledi fakat ben istemedim. Bu süreçte kendimi dövüş sporlarına ve askeri eğitimlere verdim. Rosé'nin okulunun bitmesine çok az kaldığı için ben Kore'ye yerleştiğimde o okulunu bitirir bitirmez yanıma gelmeyi düşünüyordu. Bu kadar bağlandığım birini bırakmak canımı gerçekten çok yakıyordu. Gözlerimin dolduğunu hissettim. Biraz daha sarılıp onun rahatlamasını bekledikten sonra kahvaltı yaptık ve uzun bir sohbetin ardından valizimi hazırlamak için odaya çıktım.

Hazırladığım valizin son kontrolünü yapıp Rosé ile beraber havaalanına gitmek için yola çıkmıştım.

Havaalanındaki son işlerimi halledip yeni kimliğimi Rosé'den alıp ona son kez sıkıca sarıldıktan sonra uçağa binmek için harekete geçtim. O sırada Rosé'nin bana seslendiğini duydum.

R; Lalisa.

L; Ne oldu Rosé?

R; Unutmadan bir şey söyleyeyim. Gideceğin yerde hemşire bir arkadaşım var adı Jisoo. Her şeyine yardımcı olur onu mutlaka bul ve konuş. Neye ihtiyacın olursa olsun hatta benim yapamayacağım bir şey olsa bile Jisoo her şeyi halleder. Ben yokken orada sana ablan gibi göz kulak olur hiç merak etme. Ben onunla konuştum. Sabırsızlıkla seni bekliyor. Sana ne lazım olursa olsun her şeyi sana bulur. Onu mutlaka bul ve peşini bırakma.

L; Rosé sen gerçekten bu kötü dünyada ve bu boktan hayatımda bana verilmiş büyük bir nimetsin. Her şey için çok teşekkür ederim. Jisoo'yu bulurum merak etme. Seni çok seviyorum.

R; Ben de seni seviyorum. Hadi git artık yoksa seni göndermekten vazgeçeceğim.

L; Tamam tamam kendine çok dikkat et miniğim, yakında görüşürüz.

Rosé'ye kocaman bir gülümseme bahşedip vedalaştıktan sonra uçağa bindim ve elimdeki yeni kimliğime baktım.
Yeni ve zorlu bir hayata merhaba de "Park Lisa."

~~~~~

My Love Is An Agent // JenLisa  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin