on

52 13 0
                                    

Eve gelmeden önce, Mira'yı da almıştık. Eve geldiğim anda anneme ve abime her şeyi anlatmıştım. Annem ağlarken, aynı zamanda da beni teselli etmişti. Abim ise çok sinirlenmişti. Abim, bize ve anneme çok düşkün olduğu için, hep korumacı bir tavır sergilemişti. Annem, abimi  'o adamın'  evine gitmemesi için zor tutmuştu. Hatta annem odasına postalamıştı.

Ben ise sıcak bir duş almıştım. Yağmurda ıslandığım ve çok ağladığım için çok üşüyordum. Kazak ve kalın pijama giymiştim. Mira ve annem beni yalnız bırakmak istememişlerdi. Çünkü gerçekten perişan haldeydim. Annemin, odasında üçümüz yatıyorduk. 

Çok ağladığım için hemen uyumuştum...


***************

Gözlerimi açtığımda yanımda ne annemi, ne de Mira'yı gördüm. Annemin çalar saatinden saate baktığımda 2'yi geçtiğini gördüm. Annemin beni uyandırmama sebebi çok yorgun ola-mamdı anlaşılan. Bugün pazar olduğu için kafede kapalıydı. Hapşırdığım an hasta olduğumu anladım. Dün yağmurda da ıslanmıştım zaten. Başım çatlıyordu, burnum tıkalıydı, boğazım ağrıyordu. Odadan burnumu çeke çeke çıktım. Salona girdiğimde herkesin burada oturup televizyon izlediğini gördüm.

"Günaydın, kızım!" diyen annemin enerjik sesiyle gülümsedim. 

"Günaydın" dedim. Annemin anında kaşları çatıldı. Çünkü o bir anne, sesimden hasta olduğumu anlamıştı.

"Hasta mı oldun sen?" dedi annem endişeyle ve yanıma geldi. Annem hiçbirimizin hasta olmasına dayanamazdı. O bizimle alakalı her konuda hassastı ki...

Annem yanıma geldiğinde ona sımsıkı sarıldım. O da bana sarıldı. Arkadan bana gülümseyen iki surata da gülümsedim. Annemden ayrıldıktan sonra anında yanından uzaklaştım. 

"Ya! Sana da bulaşmasın" dedim kaşlarımı çatarak. Annem güldü.

"Biz kahvaltımızı yaptık annecim. Seni uyandırmadım, yorgunsundur diye. Sana bir şeyler hazırlıyim ben, sende uzan hadi. Sonra da ıhlamur yaparım." dedi. Koltuğa doğru ilerledim. 

"Hı, bu arada bugün hastaneye gidelim. Sana rapor alalım bir hafta okula gitme." dedi annem. Gitmezsem olmazdı çünkü bu hafta kamp vardı. 11 ve 12. sınıflara, ayda bir kere kamp oluyordu. 1 hafta. Bu 1. dönemin ilk kampıydı. Ve ben 10. sınıftan beri bunu bekliyordum. Ekimde olduğumuz için ilk kampımızı bu ayda yapacaktık. 

"Olmaz!" diye üçümüzde aynı anda bağırdık. Annem kaşlarını çattı, elini de beline koyup konuşmaya başladı. 

"Neden olmazmış! Vina çok hastasın, okula gidemezsin annecim." dedi annem. Annemin yanına yaklaştım ve dudaklarımı büzdüm. Yavru köpek bakışlarımı da atmayı ihmal etmedim. 

"Annem benim, bak şimdi; bu hafta kamp var ve ben bu kampın hayallerini geçen seneden beri kuruyorum. Lütfen gideyim. Hem kalın giyinirim, battaniyeyle gezerim. Hem zaten ben üşürüm ki! Battaniyesiz gezemem!" dedim. Yavru köpek taklidine devam ederek. 

Annem belli ki kararsız kalmıştı. Bunu fırsat bilen Mira hemen yanımda bitti. Bu arada ruh halimin çok çabuk değiştiğini söylememe, gerek var mı?

"Annem, aşkım, balım, canım, bir tanem, her şeyim" diyerek yağcılığı biraz abartan Mira'ya güldüm. 

"Sen orada olmaya bilirsin! Ama.. ben oradayım! Vina'ya hem annelik, hem de ablalık yapacağıma; namusum, şerefim ve her şeyim üzerine yemin ederim. Onu battaniyesiz dolaştırırsam, tarihten kalayım. Eğer onu ince kıyafetlerle gezdirirsem de matematikten kalayım!" dedi asker edasıyla. Kafasını da dimdik tutuyordu.

Annem dayanamayıp kahkaha attığında, ben de onunla birlikte kahkaha attım. Abim de arkadan gülüyordu. Mira da kendini daha fazla sıkamayarak gülmeye başladı. Annem gerçekten yumuşamaya başlamıştı. 

Abim, annemin yanına gitti ve elini onun omuzuna attı. Arada ki boy farkı görmezden gelinemezdi (!). 

"Anne, sen bu cıvıkları boş ver. Hem ben varken bu iki şebeğe bir şey olumu hiç? Zaten sadece bir grip. Ben var ya, buna neler giydiririm neler!" dedi ve eğilip annemin yanağına bir öpücük kondurdu. 

"İyi madem... Ama bakın size emanet, beni bu sümüklü kızım!" dedi annem ve burnumu sıktı. 

Üçümüzde yumruklarımızı çakıştırdık. Ve ardından ailecek kahkahamızı bastık...




Komşu** Texting (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin