on bir

44 11 0
                                    

Annemden patates kızartması istemiştim ve şimdi de onu afiyetle yiyordum. Patates kızartasından birini ağzıma atarken, annem önüme bitki çayı koymuştu.

"Bu çay bitecek, şeker de atma. Boğazına iyi gelir, annesinin bir tanesi!" dedi annem ve anlıma bir öpücük kondurdu. Mira hemen lafa atlamıştı tabi ki, her zaman ki Mira.

"O bir tanense, biz neyiz?" dedi gözlerini kısarak. Ay! Ne kadar fesat düşünüyor bu kız böyle. Kime çektiyse?! 

Saçlarımı savurdum ve ona dil çıkardım. O ise bana hala kısık olan gözleriyle bakıyordu. 

"Kızım, hepiniz benim bir tanemsiniz! Senin yerin ayrı, abinin yeri ayrı, Vina'nın yeri ayrı." dedi annem. Mira, anneme öpücük yolladı. Annemde ona öpücükle karşılık verdiğinde, gözlerim abimi aradı ama ortalarda görünmüyordu. 

"Anne, abim nerde?" dedim anneme.

"Bugün basket maçı var ya abinin? Duş alıyor şimdi." dedi annem. O benim tamamen aklımdan çıkmıştı! Abimin bugün ilk maçı vardı. Okul takımının kaptanıydı ve okulda ki ilk maçtı bu. Yaz tatilinde hep bu maça hazırlanmıştı. 

"Bizde gideceğiz demi?" dedim anneme. Annem kafasını olumlu anlamda salladı.

"Abini yalnız bırakır mıyız hiç? Ama sen hastasın, istersen gelme." dedi annem. Kafamı olumsuz anlamda, bir sağa bir de sola salladım. 

"Yok, bende gelirim. Yemeğimi yiyim hazırlanırım." dedim. 

"Maç kaçtaydı anne?" dedi Mira.

"16.30'daymış. Ama abiniz takım kaptanı olarak, 16.00 da olacakmış." dedi annem. Masanın üzerinde ki telefonumun tuşuna bastım. Saat 15.03'dü. Çabucak kalkıp hazırlanmam gerekiyordu. Patates kızartmalarını ağzıma atmaya başladım. Bitki çayımı da içiyordum. Masadan aceleyle kalktım. Ağzıma çok fazla patates atmıştım, zaten boğazım ağrıyordu. Yutkunurken yüzümü buruşturuyordum.

"Kızım, niye yedin ki apar topar?! Yavaş yavaş yeseydin!" dedi annem.

"Bon hözörlünmöye güdüyörüm." dedim ağzımda yemek olduğu için konuşamaz bir vaziyette. Annem kafasını olumlu anlamda sallayınca, merdivenlere yöneldim. Merdivenlerden ikişer üçerli çıktım ve odama girdim. Ağzımda ki lokmayı sonunda yutabilmiştim. Dolabımın karşısına geçtim ve ne giyeceğimi düşünmeye başladım. Çok üşüdüğüm ve hasta olduğum için, kalın bir şeyler giyecektim.

Siyah kazağımı ve koyu lacivert pantolonumu giyidim. Üstüne ise gömleğimi. Belime bağlasam daha güzel olurdu ama üşüyordum. Koluma kol saatimi taktım. İçimden hiç makyaj yapmak gelmiyordu. Bu yüzden solgun yüzümle gitmeye karar verdim. Saçlarımı ise salık bıraktım.

 Saçlarımı ise salık bıraktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Arabada okula doğru gidiyorduk. Basket maçı, karşı takımın okulunda olacağı için oraya gidiyorduk. Mira ile ben arkada, abim ise önde oturmuştu. Öne binmek için az kapışmamıştım da  'kızım benim bugün basket maçım var, okuldaki havalı olduğumu anlamalı' dediği için acımıştım. Tabi ki de vicdanımla oynamıştı. Bu dedikleri yalandı. Zaten basket takımının kaptanı olduğu için herkes ona hayrandı. 

Kızlar ona ne kadar hayran ise bende o kadar kıskançtım. Herkesi çok kıskanırdım. Yani benimsediğim kişileri. Mira, pek öyle değildi. Abime sülük gibi yapışan kızlara tabi ki de o da gıcık oluyordu, ama benim gibi en ufak şeyi de kıskanmıyordu. 

Okulun önüne geldiğimizde derin bir nefes aldım. Umarım bu maçı bizim okul kazanırdı.

**************


Abim soyunma odasına gitmişti. Biz ise tribünde en ön sırada oturmuş, telefonlarımızla oynuyorduk. Tabi ki ben burnumu da dakika başı silmeyi ihmal etmiyordum.... 

Basketbol oyuncuları sahaya çıkarken, heyecandan kalbim hızlanmıştı.. Umarım bu maçı bizim okul kazanırdı..









Komşu** Texting (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin