1.3

1K 98 47
                                    

Boşluk 

Hissettiğim tam anlamıyla boşluktu . 

İçine çekilmiş miydim ? Yoksa içine düşmüş müydüm ? Belki de kendi isteğimle ilerlemiştim içine .Karnıma sardığım kollarımı biraz daha sıktım  . Orada olmasını istiyordum . Yanımda olmasını bana mutluluk bahşetmesini . Peki neden hayatımın en büyük boşluğunda hissediyordum kendimi ? Neden mutlu değildim ? Kaç gündür bu hastanedeki dört duvar arasındaydım ? Dışarıya çıktığımda hangi gerçeklik beni karşılayacaktı ki korkuyor ve kendimde dışarıya bir adam atacak cesaret bile bulamıyordum . 

Kaybetmiştim . 

Belki de hayatta başıma gelebilecek en güzel olay ellerimin arasından kayıp gitmişti . 

İşte bu benim kaçtığım gerçeğimdi . Koruyamamıştım onu . Anne olmak mı ? Daha iki aylık karnımda ki bebeği koruyamamışken dışarıdan nasıl korurdum onu . Onu koruyamadan nasıl anne derdim kendime . 

Peki ya babası 

Yanımdaydı . İlk gün benimle ağlamış , son iki gündürse çekildiğim sessizliğin içerisinden çıkarmaya çalışıyordu beni . Konuşmuyordum . Konuşmak için tek bir istek bile gelmiyordu içimden . Yanımda Hyung Sik olmasa yemek yiyeceğimi bile düşünmüyordum . İstemiyordum fakat o çubuk ağzıma zorla giriyordu işte . 

Üzgündü . Gerçekten sevmişti bebeğimizi . Bizim bebeğimiz olmuştu . Biyolojik olmasına gerek yoktu . Zaten bir bakıma biyolojik babası yüzünden burada değil miydim ? Bu durumda olmamın sebebi o değil miydi ? 

Düğün öncesi olan bütün mutluluğumu tek kelimeyle almamış mıydı ? Tek kelimeyle bütün dikkatimi dağıtmamış mıydı ? Merdivenlerden inerken gözümün içine bakarak ' Yapmadım , yapma ' diyerek dikkatimi dağıtmamış mıydı ? Bebeğimi benden almamış mıydı ? 

Almıştı . 

Benden hayatımı almıştı . 

Belki de o gün beni Jongsuk'dan almasa ikimizin hayatı da şuankinden daha güzel olacaktı . 

Belki de benden alabileceği bir bebeğim olmayacaktı .

 Zaten çocuklarım olmuş olacaktı belki de .

  Belki de biri beni gerçekten sevecekti . Aldatmayacak bir sevgiyle sevecekti . Hiçbir zorlukta ayrılıp kaçmayacak bir sevgiyle sevecekti . 

Olmamıştılar . Bundan sonra da olmayacaktılar . 

Açılan kapıyla o tarafa döndüğümde elinde yemekle içeri giren Hyung Sik'e baktım . 

" Hyung sence de eve gitme vakti gelmedi mi ? Anlamadığım çok mu seviyorsun bu yemekleri ? " 

Beni güldürme çabasına baktım . Tatlıydı . Gerçekten sevdiklerine değer veren bir adamdı . O adama böyle eziyet edemezdim . Başkasının hatasının cezasını o çekemezdi . 

" Teşekkürler " diyerek elinde tuttuğu yemeğe uzanarak aldım . Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu . Yemeği yemeye başladığımda o da konuşmuştu . 

" Bir dakika , sen konuştun mu daha demin ? " gülümseyerek cevapladığımda o da gülerek koltuğa oturdu .

Yemeği bitirip ona uzattığımda gülümseyerek elimden aldı . 

" Hyung Sik , şimdi sen eve git ve güzelce dinlen . Yarın sabahda taburcu işlemlerini yaparız olur mu ? " 

Kafasını tamam anlamında  sallayarak dışarıya doğruya yöneldiğinde arkasından bakıyordum .

İlk önce sevdiği ondan gitmişti . Sonrada kendisininmiş gibi sevdiği bebeği kaybetmişti . Benim acım onunkinin yanında neydi ki ? Sevdiğimi mi kaybetmiştim ? Hala hayattaydı , nefes alıyordu . Ben sadece çocuğumu kaybetmiştim . Sevdiğim adamdan bana kalan bir parçayı kaybetmiştim . Acıyordu . Kalbim sıkışıyordu acıdan . Acaba bu kadar acıdan sonra onun kalbi nasıldı ? Nasıl dayanıyordu ? Yeniden açılan kapıyla Hyung Sik'in geldiğini düşündüğümden çevirmiştim gözlerimi o tarafa . Fakat gelen kişi o değildi . 

Belki de şuan yanımda olması gereken en son kişiydi kapıdan giren . 

Kesişen gözlerimizle kalbimde ki sızı artmıştı . Yanıma doğru ilerlerken bedenimi diğer tarafa çevirmiştim yattığım yatakta . Üzerimde ki örtüyü boynuma kadar çekmiş onun olduğu tarafa bir kere bile bakmıyordum . Sinirliydim ona . Beni aldattığını öğrendiğimde bile bu kadar sinirli değildim . O zamanki sinirim şimdi bir hiçti resmen . Ama o bir o kadar kalın bir o kadarda yumuşak olan sesi beni yumuşatıyordu . 

" Geçmiş olsun " 

Geçmeyecekti . Bu acıyı unutabileceğimi sanmıyordum . Geçirebileceğimi sanmıyordum . 

" Bana söylemen gereken bir şey var mı ? " 

Yok diye bağırdım içimden . Sana söylemem gereken hiçbir şeyim yok . Seninle iletişim bile kurmak istemiyorum Jeon Jungkook . Sana söylemem  gereken ne olması gerekirdi ki ? 

" Bebeğin babası ? " diye bir soru yöneltmişti . Sesinden anlaşılıyordu . Biliyordu cevabı . Sessizliğimi korurken o da sessizliğe bürünmüştü . 

Çünkü ikimizde cevabı biliyorduk . 

" Bebeğin babası bendim değil mi ? " 

Tekrar cevap vermediğimde bu sefer yükselen sesiyle sormuştu . 

" LANET OLSUN JUNG . BEBEĞİN BABASI BENDİM DEĞİL Mİ ? " belki de o zaman ağzımdan kaçan bir hıçkırık bütün sessizliğimi bozmuştu . Gözümden düşmeye başlayan yaşlar ile burnumu da çekmiştim . 

" Eğer ki " dedi . " Bebeğin benim olduğunu söyleseydin onu kaybetmemek için her şeyi yapardım " 

Yerinden kalktığını hissettiğimde ona doğru dönmüştüm . Kapıyı açmak olan üzere olan bedene seslendim . 

" Neden ? " dedim gözümde ki yaşı silerken " Neden yapmadığını söyledin ?" Kapının kulpunu tutam eli aşağı inerken kapı açılmıştı . Bir an yerinden durarak cevap verdi . 

" Yaptım . " dedi . Tekrarladı . " Yaptım " arkasından kapanan kapının sesi ile benim hıçkırıklarım birbirine karışmıştı 

******

Karşınızda ben ve 812 kelime buyrun .

Bölümüz nasıldı ?

Bu arada bu bölüm acaba vote sayımız 30 u geçer mi diye düşünüyorum . Hedef koymuyorum ama zaten yeni bölüm gününe kadar en az 50 kişi görüyor zaten .

Neyse siz yorumlara gelin o sadece kategorilerde sıralama için siz yorum yaparak beni mutlu ediyorsunuz bu daha önemli

Sizi seviyorum

Pazartesi görüşmek üzeree

THE END ( MARRY ME ? 2 . KİTABI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin