Boşluk
Hissettiğim tam anlamıyla boşluktu .
İçine çekilmiş miydim ? Yoksa içine düşmüş müydüm ? Belki de kendi isteğimle ilerlemiştim içine .Karnıma sardığım kollarımı biraz daha sıktım . Orada olmasını istiyordum . Yanımda olmasını bana mutluluk bahşetmesini . Peki neden hayatımın en büyük boşluğunda hissediyordum kendimi ? Neden mutlu değildim ? Kaç gündür bu hastanedeki dört duvar arasındaydım ? Dışarıya çıktığımda hangi gerçeklik beni karşılayacaktı ki korkuyor ve kendimde dışarıya bir adam atacak cesaret bile bulamıyordum .
Kaybetmiştim .
Belki de hayatta başıma gelebilecek en güzel olay ellerimin arasından kayıp gitmişti .
İşte bu benim kaçtığım gerçeğimdi . Koruyamamıştım onu . Anne olmak mı ? Daha iki aylık karnımda ki bebeği koruyamamışken dışarıdan nasıl korurdum onu . Onu koruyamadan nasıl anne derdim kendime .
Peki ya babası
Yanımdaydı . İlk gün benimle ağlamış , son iki gündürse çekildiğim sessizliğin içerisinden çıkarmaya çalışıyordu beni . Konuşmuyordum . Konuşmak için tek bir istek bile gelmiyordu içimden . Yanımda Hyung Sik olmasa yemek yiyeceğimi bile düşünmüyordum . İstemiyordum fakat o çubuk ağzıma zorla giriyordu işte .
Üzgündü . Gerçekten sevmişti bebeğimizi . Bizim bebeğimiz olmuştu . Biyolojik olmasına gerek yoktu . Zaten bir bakıma biyolojik babası yüzünden burada değil miydim ? Bu durumda olmamın sebebi o değil miydi ?
Düğün öncesi olan bütün mutluluğumu tek kelimeyle almamış mıydı ? Tek kelimeyle bütün dikkatimi dağıtmamış mıydı ? Merdivenlerden inerken gözümün içine bakarak ' Yapmadım , yapma ' diyerek dikkatimi dağıtmamış mıydı ? Bebeğimi benden almamış mıydı ?
Almıştı .
Benden hayatımı almıştı .
Belki de o gün beni Jongsuk'dan almasa ikimizin hayatı da şuankinden daha güzel olacaktı .
Belki de benden alabileceği bir bebeğim olmayacaktı .
Zaten çocuklarım olmuş olacaktı belki de .
Belki de biri beni gerçekten sevecekti . Aldatmayacak bir sevgiyle sevecekti . Hiçbir zorlukta ayrılıp kaçmayacak bir sevgiyle sevecekti .
Olmamıştılar . Bundan sonra da olmayacaktılar .
Açılan kapıyla o tarafa döndüğümde elinde yemekle içeri giren Hyung Sik'e baktım .
" Hyung sence de eve gitme vakti gelmedi mi ? Anlamadığım çok mu seviyorsun bu yemekleri ? "
Beni güldürme çabasına baktım . Tatlıydı . Gerçekten sevdiklerine değer veren bir adamdı . O adama böyle eziyet edemezdim . Başkasının hatasının cezasını o çekemezdi .
" Teşekkürler " diyerek elinde tuttuğu yemeğe uzanarak aldım . Şaşkın bir şekilde bana bakıyordu . Yemeği yemeye başladığımda o da konuşmuştu .
" Bir dakika , sen konuştun mu daha demin ? " gülümseyerek cevapladığımda o da gülerek koltuğa oturdu .
Yemeği bitirip ona uzattığımda gülümseyerek elimden aldı .
" Hyung Sik , şimdi sen eve git ve güzelce dinlen . Yarın sabahda taburcu işlemlerini yaparız olur mu ? "
Kafasını tamam anlamında sallayarak dışarıya doğruya yöneldiğinde arkasından bakıyordum .
İlk önce sevdiği ondan gitmişti . Sonrada kendisininmiş gibi sevdiği bebeği kaybetmişti . Benim acım onunkinin yanında neydi ki ? Sevdiğimi mi kaybetmiştim ? Hala hayattaydı , nefes alıyordu . Ben sadece çocuğumu kaybetmiştim . Sevdiğim adamdan bana kalan bir parçayı kaybetmiştim . Acıyordu . Kalbim sıkışıyordu acıdan . Acaba bu kadar acıdan sonra onun kalbi nasıldı ? Nasıl dayanıyordu ? Yeniden açılan kapıyla Hyung Sik'in geldiğini düşündüğümden çevirmiştim gözlerimi o tarafa . Fakat gelen kişi o değildi .
Belki de şuan yanımda olması gereken en son kişiydi kapıdan giren .
Kesişen gözlerimizle kalbimde ki sızı artmıştı . Yanıma doğru ilerlerken bedenimi diğer tarafa çevirmiştim yattığım yatakta . Üzerimde ki örtüyü boynuma kadar çekmiş onun olduğu tarafa bir kere bile bakmıyordum . Sinirliydim ona . Beni aldattığını öğrendiğimde bile bu kadar sinirli değildim . O zamanki sinirim şimdi bir hiçti resmen . Ama o bir o kadar kalın bir o kadarda yumuşak olan sesi beni yumuşatıyordu .
" Geçmiş olsun "
Geçmeyecekti . Bu acıyı unutabileceğimi sanmıyordum . Geçirebileceğimi sanmıyordum .
" Bana söylemen gereken bir şey var mı ? "
Yok diye bağırdım içimden . Sana söylemem gereken hiçbir şeyim yok . Seninle iletişim bile kurmak istemiyorum Jeon Jungkook . Sana söylemem gereken ne olması gerekirdi ki ?
" Bebeğin babası ? " diye bir soru yöneltmişti . Sesinden anlaşılıyordu . Biliyordu cevabı . Sessizliğimi korurken o da sessizliğe bürünmüştü .
Çünkü ikimizde cevabı biliyorduk .
" Bebeğin babası bendim değil mi ? "
Tekrar cevap vermediğimde bu sefer yükselen sesiyle sormuştu .
" LANET OLSUN JUNG . BEBEĞİN BABASI BENDİM DEĞİL Mİ ? " belki de o zaman ağzımdan kaçan bir hıçkırık bütün sessizliğimi bozmuştu . Gözümden düşmeye başlayan yaşlar ile burnumu da çekmiştim .
" Eğer ki " dedi . " Bebeğin benim olduğunu söyleseydin onu kaybetmemek için her şeyi yapardım "
Yerinden kalktığını hissettiğimde ona doğru dönmüştüm . Kapıyı açmak olan üzere olan bedene seslendim .
" Neden ? " dedim gözümde ki yaşı silerken " Neden yapmadığını söyledin ?" Kapının kulpunu tutam eli aşağı inerken kapı açılmıştı . Bir an yerinden durarak cevap verdi .
" Yaptım . " dedi . Tekrarladı . " Yaptım " arkasından kapanan kapının sesi ile benim hıçkırıklarım birbirine karışmıştı
******
Karşınızda ben ve 812 kelime buyrun .
Bölümüz nasıldı ?
Bu arada bu bölüm acaba vote sayımız 30 u geçer mi diye düşünüyorum . Hedef koymuyorum ama zaten yeni bölüm gününe kadar en az 50 kişi görüyor zaten .
Neyse siz yorumlara gelin o sadece kategorilerde sıralama için siz yorum yaparak beni mutlu ediyorsunuz bu daha önemli
Sizi seviyorum
Pazartesi görüşmek üzeree
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE END ( MARRY ME ? 2 . KİTABI)
RandomBu yaptığın her şeyin sonuydu Jeon Jungkook BTS Serisi 1.Kitap 2.Sezon 'a hoşgeldiniz