Kolumdaki saate baktım . İki saat sonra toplantım başlayacaktı . Açıkca hastaneden ayrılmıştım . Hastane bana güzel anılar hatırlatmıyordu . Önümde hızlıca geçen bir ayın ilk haftaları hastaneyi her gördüğümde acı çekiyordum . Aklıma koruyamadığım bebeğim geliyor ve gözümde yaş kalmayacak bir biçimde ağlıyordum . Benim bir psikolojim kalmamıştı fakat aynı zamanda Hyung Sik 'i de etkilemem beni üzüyordu . Ne kadar mutlu gibi davranmaya çalışsamda fark ediyordu .
Elimi tekrar dosyaların üzerinden geçirdiğimde heyecanlanmıştım . Müdür sıfatıyla gireceğim ilk toplantımdı . Bir ayımın geri kalan üç haftamı Hyung Sik'in şirketindeki bilgisayar bölümünde geçirmiştim . Hatta küçük bir uygulama yapmıştım . Bu küçük uygulama boyutuna kıyasla muhteşem paralar ve ün getirmişti . Şirketin konseyi geçen günlerde beni teknoloji bölümüne müdür olarak atamıştı . Bu işin Hyung Sik'den çıktığına emindim . Yoksa kim üç haftadır çalışan birine müdür gibi bir sıfat verebilirdi ki ?
Biyolojik anneme bazenleri çok teşekkür ediyordum . Ondan kaçabilmek için girdiğim bilgisayar programları şuan beni zengin ediyordu . Aslında bir de hocama teşekkür etmeliydim ama nerede olduğunu bile bilmiyordum . Beni bir bilgisayar mühendisinden bile iyi yetiştirdiği için ona minnettardım .
Dosyaları tekrar karıştırırken toplantıya gelecek olan şirketler ilgimi çekmişti . Aslında sadece bir tanesi ilgimi çekmişti .
Bangtan
Ne güzeldi değil mi ? Bir nevi hayatımın en berbat günlerini bana yaşatan adam şimdi benim yönettiğim toplandı da çalıştığım şirketin peşinde koşacaktı .
Koltuğuma astığım ceketimi giyerek küçük bilgisayarı elime alıp odadan çıkmıştım . Onun acı çekmesini isteyen kalbim en kolayından başlayarak acı çektirecekti . Aptaldım . Evet aptaldım fakat işin içine duygularımı katınca aptaldım . Ben artık duygularımla hareket etmeyecektim . Belki de benim duygu kaynağımı aldığı için onunla hareket edemeyecektim ve bundan sonra atacağım bir adım bile onun zararına olacaktı .
Alt kata indiğimde direk olarak Hyung Sik'in odasına ilerlemiştim . Çaldığım kapıdan sonra onaylan ses geldiğinde hızlıca içeri girmiştim . Toplantıya az bir zaman kalmıştı . Hazırlanmalıydık .
" Heyecanlı mısın ? " dediğinde gülümseyerek kafamı evet anlamında sallamıştım . Halime güldüğünde omuz silkmiştim ve kravatlarının olduğu dolaba ilerledim . Üstündeki takım elbiseye uygun bir kravat alarak elimde salladığımda onaylamış ve almak için elini uzatmıştı .
" Hey , bugünün müdürü benim . Ben takacağım . " bir şey demeyerek gömleğinin yakalarını yukarı kaldırmış ve koltuğun kenarına oturmuştu . ( bu sahneyi 4 o clock ile yazdım bana bir feels geldi aman tanrım ) Boylarımız eşitlendiğinde ayarladığım kravatı kafasından geçirmiştim . Bütün ilgimi kravata vermeye çalışıyordum . Evet ne kadar birbirimizi arkadaş olarak görsek de aynı evde yaşıyorduk , aynı şirketteydik ve o bir erkeğe göre acaip yakışıklıydı . Şuan kalbim nefretle doluyken ona bu mutlulukla bakarsam nefretimin geçmesinden korkuyordum .
Ne kadar Jeon Jungkook'dan nefret etsemde ondan vazgeçmekten ölesiye korkuyordum . Sanki her saniye aldığım nefes oymuş gibi hissediyordum fakat aynı zamanda benim çektiğim acıyı o da çeksin istiyordum .
Ben araftaydım . Ya ona acı çektirecek ve onu kendimden uzaklaştıracaktım ya da kafamı kaldırıp Hyung Sik'e bakınca bütün olayları unutacaktım .
Fakat unutmak bana göre değildi . Ben unutmazdım . Her küçük bir olayda aklıma gelirlerdi . Bütün saniyelerimi dakikalarımı bazenleriyse saatlerimi ele geçirirlerdi .
Kafamı kaldırdım . Aramızdaki yakınlık içimde bir şeyleri hareket ettirsede Unutamayacağımı biliyordum . Ben seçeneğimi seçmiştim . Ne kadar Jungkook'u sevsemde ona acı çektirecektim . Belki sonunda beni sevmeyecekti - zaten şimdi de seviyor mu sevmiyor mu bilmiyorum - ama bana tek taraflı aşkım yeterdi . İkimizde ayrı kişilerle evliydik . İkimizinde yolları farklıydı artık zaten . Hyung Sik ile kesişen bakışlarım kapının açılması ile sonlanmıştı .
" Ah , özür dilerim efendim . Kapı tam kapalı olmayınca direk olarak girdim efendim çok özür dilerim . "
Hyung Sik'den uzaklaşarak sekrete gülümsediğimde Hyung Sik kızla konuşmuştu .
" Ne oldu SeYoung ? "
" Efendim toplantı için şirketler odada toplandı . "
" Tamam SeYoung biz geliyoruz şimdi . "
Eğilerek odadan ayrılan kızdan sonra Hyung Sik takım elbisesinin ceketini giyerek elini bana doğru uzatmıştı . Uzattığı elini tuttuğumda sıcak bir gülümseme almıştım onun tarafından . El ele ilerlediğimiz yol toplantı odasına gelince bitmemişti . Elimi güven vermek ister gibi sıktığında kapıyı açmıştım ve el ele bir şekilde odanın ortasına ilerlemiştik .
*****************************
Bölüm
Hiç
İçime
Sinmedi
Hatta
Berbat
Olmuş
Gibi
Hissediyorum
Sizi seviyorum
Yorumlarınızı bekliyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE END ( MARRY ME ? 2 . KİTABI)
RandomBu yaptığın her şeyin sonuydu Jeon Jungkook BTS Serisi 1.Kitap 2.Sezon 'a hoşgeldiniz