11

1.4K 188 111
                                    

Bölüm on bir - Rüya
Bölüm şarkısı: Beyonce- Crazy In Love

"Gözlerinin içine bakıp dalıyorum. Her seferinde sana daha fazla, daha fazla dokunuyorum."

Önümdeki test kitabına göz devirdim ve ağrıyan başımı elimle ovaladım. İlaçlar vücudumu tembelleştiriyordu ve normalde saatte 100 soru çözebilen biri olmama rağmen şuan sadece 40 soru çözebilmiştim. Tabiki yarısı da yanlıştı. Sanırım bu ilaçlar beynimi de tembelleştiriyordu.

Sandalyeden kalkıp bana verilen hiç de rahat olmayan yatağa doğru adımladım. Üstümde bana Jungkook'un son ziyaretinde getirdiği güzel pijama vardı. Aklıma Jungkook geldiğinde yüzüme buruk bir gülümseme yayıldı.

Benim minik bebeğim bir haftada beni üç kez ziyaret etmiş hiç yalnız bırakmamıştı.

İlaçlar beni çok fazla uyutuyordu. Jungkook geldiğinde de tam olarak cümle bile kuramıyordum genelde. Ama yine de onun yanımda olması beni çok fazla rahatlatıyordu.

Namjoon o günden sonra ziyaretime gelmemişti yada herhangi bir mesaj yoktu. Tedavi gördüğüm için çok fazla telefon kullanamıyordum. Ama ben de böyle bir tepki alsaydım sanırım ben de ulaşmaya çalışmazdım. Hele de benim için bir şey ifade etmiyorsa.

Derin bir nefes alıp yatakta diğer tarafa doğru döndüm. Cidden bir haftadır düşündüğüm sayılı şeylerden biriydi Namjoon çünkü genelde uyukluyordum.

Annem benim için minik bir miktarda endişelenmiş ve Jungkook'a nerede olduğumu sormuştu. Jungkook'ta okulumuzun iki haftalık kampında olduğumu falan zırvalamıştı. Annem üstünde çok durmadan nerede olduğumu sorgulamayı bırakmıştı. Her zamanki gibi.

Esnedim ve beynimin düşünmekten yorulduğunu hissettim. 24 saatin neredeyse 17 saati uyuyordum ve yine uyku vaktim gelmişti.

Yazar anlatımı ile

Genç adam güzel çocuğun camında duruyor ve az sonra ona ilaç verecek hemşireyi bekliyordu. Gece saat 2 de hemşire Seokjin'e ilaç vermeye geliyordu ve bunu Namjoon yedinci günün sonunda öğrenebilmişti. İlk gelişinde az kalsın yakalanacaktı.

Neyse ki gece olduğu için hemşireler çok da dikkatli değildi. Duyduğu kapı sesi ile içeri giren hemşireye takıldı gözleri. Seokjin'in ateşini kontrol edip serumunu kolundaki aparata bağladı ve Seokjin'in yanağına minik bir öpücük koyup odadan çıktı.

Namjoon kaslarını sertçe çattı. Az önceki öpücük de neydi öyle?

Sinirlerine hakim olup pencereden içeriye adımladı. Sarı pijamalar içinde gördüğü bedene gülümseyerek baktı. Onun gözünde Seokjin çok fazla yakışıklı biriydi. Ona güzel dediğine bakmayın onu asla zayıf veya kadınsı bulmamıştı.

Sadece hem yakışıklı hem de güzel kelimesinin ikisininde anlamının Seokjin olduğunu düşünüyordu. Tıpkı Seokjin'in Namjoon hakkında böyle düşünmesi gibi.

Yatağın yanına adımlayıp mışıl mışıl uyuyan bedeni süzdü.

Aralıksız yarım saat suratından çekmedi bakışlarını. Gözlerinden uyku aksa dahi her gece yapıyordu bunu. Onu çok özlemişti, gulen yüzünü, Namjoon-ah deyişini.

Genç adam Seokjin'in gülüşünü gözünün önüne getirirken yatakta yatan bedenin titrediğini hissetti. Ne olduğunu anlamak için ona dikkatlice baktı.

Ağlıyordu. Kabus görüyordu.
Yerinden zıpladı beden ve yalvardı kabusunun baş rolüne.

"N-nlur beni öldürmeyin. Nolur o-onu da öldürmeyin." Hıçkırıkları arasında kaybolmuştu kocaman beden. Namjoon daha fazla dayanamadı onun varlığını buraya geldiğini bilmesini umursamadan sarstı bedeni.

Narcotic || NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin