21

870 84 46
                                    

Bölüm 21- Aklımı başımdan al
Bölüm şarkısı: Louis Tomlinson - Two us

"Onların seni aldığı gün, aldıkları kişinin ben olmasını isterdim."

--

"Onu buldum." Dedi genç kız elini saçlarına atarken karşısındaki bedene.
"Senin kardeşini, benimde aşık olduğum adamı öldüren serefsizlerden birini buldum."

--

Elimi Namjoon'un saçlarında gezdirmeye devam ederken kafamı güneşli gök yüzüne çevirip konuştum.

"O adam seni intikam için hep takip edecek. Böyle tetikte mi yaşayacağız?" Elim hala onun yumuşak saçlarında daire çiziyordu. Çimenlerin üzerindeki kilimimizin üstünde sağa dönüp bakışlarını bana cevirdi cümlemden sonra.

"O gün hazırlıksız yakalanmıştım. Bir tehdit olduğunu sezseydim elim boş gitmezdim ama bende kafa mı bıraktın?" İstemsizce güldüm. O anki korkum aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyordu aslında. Onu kaybetme düşüncesi iliklerime kadar üşümeme sebep oluyordu.

"Beni çok korkuttun." Namjoon bir anda ciddileşen suratımı güzel gözleri ile süzüp elini çeneme uzattı ve ona bakmayan bakışlarını kendisine döndürdü.

"Onunla konuşup anlatacağım. Beni sevmiyordu Seokjin. Adımı bile bilmiyordu sadece bağımlılığın son evresindeydi. Ona yardım etmek isterdim ama kız kardeşimin kötü bir zamanıydı. Seçim yapmak zorunda kaldım. Onun kurtulma şansı çok azdı. Çünkü her gün kullanırdı. Alkol tüketimi de çok fazlaydı. Buna rağmen bir arkadaşımı onunla ilgilenmesi için başına diktim. Sorduğuma göre intihar etmemiş. Yine zevkine içerken altın vuruş yapmış, aptal." Başımı salladım. Çenemin üstündeki eline doğru uzattım saçlarında olmayan elimi.

"Biliyorum, senin kalbin öyle güzel ki ona isteyerek bunu yapmayacağını biliyorum." Namjoon gülümsedi.

"Seni doğduğum ve büyüdüğüm eve götürmemi ister misin? Hem zamanımızda var." Hevesle onayladım onu.

2 hafta geçmişti olayın üstünden. Yaraları iyileşmeye başlamıştı bile. İyiydi yürüyor, koşuyor hatta beni deli gibi gıdıklayabiliyordu. Ha-dong ile bu konuyu konuşup adamı iyice araştırmasını istemiştik. Gözü boyanmıştı ve bizi dinlemiyordu. O gün orada amacı cidden Namjoon'u öldürmekti. Saf bir nefret vardı içinde. Evet belki acısı vardı ama kimseye aynı acıyı yaşatmaya da hakkı yoktu. Hakkında polis raporu bile tutulmuştu ama onu ortalıkta gören veya bulan olmamıştı. Diken üstündeydim.

Her an bir yerden çıkıp tekrar Namjoon'u öldürmeye çalışacak diye ödüm kopuyordu.

Namjoon koluma dokunup beni düşüncelerimden ayırana kadar yere gökyüzüne bakıyor ve onu kaybedersem nasıl bir boşluğa düşeceğimi düşünüp delirmekle meşguldüm.

"Hadi buraları toparlayalım ve yola çıkalım yarım saatlik bir mesafede." Onaylayıp kalktım yerimden. Güneşli bir havada birlikte piknik yapmak için evden çıkma kararı almıştık. Bu dağ evinin biraz alt tarafında göl kenarında oturup bir şeyler yemiş ve saatlerce konuşmuştuk. Hatta belki de biraz öpüşmüş olabilirdik.

Birlikte eşyalarımızı topladıktan sonra arabaya doğru ilerledik.

Aklımda kalan bir şarkıyı mırıldanıp kafamı daha çok dağıtmaya çalışıyordum. Aklım çok dağınıktı bu aralar. Her şeyi halletsekte şu rüya ve not tesadüfü beni çıkmaza sokuyordu.
Üstünden haftalar geçmişti ama ben hala neden olabileceğim şeyleri düşünüyordum.

Narcotic || NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin