14

1.3K 185 80
                                    

Bölüm on dört- İtiraf

Bölüm şarkısı: Killing Me- İkon

"Bir yabancıymışsın gibi sana sırtımı çevirdim. Ama neden yapayalnızım?
Ayrılık konusunda umursamaz davranacağımı düşünmüştüm. Ama senin gibi benim de kötü bir huyum var ki. Yaşananları arkamızda bırakamıyoruz. Çok saçma, bu hisler. Pişmanlık duygusu veren şeyi sürdürüyor içimde. Senin gibi iyi şeyler yapan birine tamamen ters. Yarı ölüyüm ben."

İnsanlar vicdan azabını hayatının her anında çekerdi pişman olurdu.
Birine kaba davranırdı ve onu kırdığı için pişman olurdu.

Sınavdan düşük alırdı ve çalışmadığı için pişman olurdu.
Grip olurdu, sıkı giyinmediği için pişman olurdu.
Yağmura tutulurdu, şemsiye almadığı için pişman olurdu.

Ama bir cinayete engel olmadığı için pişman olan kişi sayısı bir elin on parmağını geçmezdi. Çünkü insanlar kolay kolay bir cinayete tanık olmazdı. Tanık olduğunda da kayıtsız kalmazdı.

İnsanlar hayvan haklarına sahip çıkar, küçük yaşta evlendirilmeye karşı çıkardı. Yanlış olan her olaya tepki gösterirdi.

Peki benim bir insanın canının alınmasına tepki gösteremem normal miydi?

Belki de tek sözüm ile her şeyi değiştirebilirdim. Süper bir güç gibi o gün ben "Durun!" Diyebilseydim ve Jimin'i kurtardığımda olduğu gibi en azından polisi arayabilseydim şuan Namjoon'un kız kardeşi konuşuyor olabilirdi. O çocuk yaşıyor ve Namjoon'un kız kardeşi ile güzel bir yaşam sürüyor olabilirdi.

Ben uyuşturucuya hiç başlamamış olabilirdim.
Bütün gece yelkovan akrebi kovaladı, saatlerce ve benim gözüme gram uyku girmedi. Namjoon'un uyumam için verdiği rahat yatakta dönüp durdum.
Düşündüm. Sebep olduğum şeyleri.
Bir çocuğun ölmesine engel olmuştum ve bir çocuğun arkasından ağlayan insalanlar bırakmıştım. Konuşma yetisini kaybeden genç bir kız bırakmıştım.

Throwback

Bakışlarım Namjoon'un cümlesi ile donarken vücudumun titremeye başlaması beni daha da korkutmuştu.

Bu korkmuş halimi süzdü Namjoon ve konuştu.

"Korkma aradan neredeyse 6 ay geçti. Kız kardeşim iyi sadece şey-" derin bir nefes aldığını duydum. Meraklı bakışlarımı döndürdüm ona.

Devam etti.

"Sadece psikolojik olarak konuşamıyor."

Throwback sonu

Namjoon'un kardeşinin yüzü geldi gözümün önüne. Gülümseyen yüzü. Belki de şimdi gülmüyordu. Gözümden damlayan göz yaşının sıcaklığını suratımın her yerinde hissettim.
Bir dilek hakkım olsaydı onu 6 ay öncesine dönmek için kullanırdım. Vücudumu titreten suçluluk duygusu nefes almamı engellerken daha fazla dayanamadım ve yataktan doğruldum.
Yanımdaki gece lambasının düğmesine bastığımda saatin sabah 6'yı gösterdiğini gördüm. İkinci defa kimseyi uyandırmadan evden çıkmam gerekti. Namjoon annesi ve kız kardeşinin üst katta uyuduğunu söylemişti. Ama o hemen dış kapının yanındaki oturma odasında uyuyordu. Gitmeden önce çok uykusunun olduğunu üst kata çıkmadığını söylemişti.

Üstüme çıkardığım siyah montu giyip kapıyı yavaş bir şekilde araladım. Ve odadan çıktım.
Duvarda gördüğüm tablo gözlerimin tekrar dolmasına neden olurken tablodaki çocuğun yüzü yavaş yavaş kanlı bir hale geldi.

Beynimin bana küçük oyunuydu belki de vicdanımın bir oyunuydu, bilmiyorum.

Gözümden akan yaşlara engel olmadım. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum aslında. Tabloya biraz daha bakınca gözümün önünde beliren kanlı surattan irkilip önüme döndüm ve döner dönmez çarptığım sehpa yere düşerken çıkan ses beni daha da ağlatmaya başlamıştı.

Burnumu çekerken kimsenin uyanmamış olmasını diledim. Ama Tanrı dualarımı bir kere daha kabul etmemişti ve Namjoon uykulu suratı ile karşımda belirmişti. Başta suratında anlamaz bir ifade vardı ama ağladığımı gördüğünde hızlıca yanıma gelip omuzlarımı tuttu.

"İyi misin Seokjin. Sorun yok ağlama tamam. Sana mı bir şey oldu." Bağırmak istedim suratına suratına.

"Neden?!" Demek istedim ona "Neden beni düşünüyorsun salak! Ben senin kardeşinin konuşamasına neden oldum!" Ama diyemedim. Sadece ağladım. Hıçkırıklarıma yeni hıçkırıklar eklendi.

Merdivenlerden gelen ayak sesleri ile ikimizin de bakışları o tarafa döndü. Siyah saçlı çok güzel bir kız uykulu gözlerle bize bakıyordu. Hırsız falan girdiğini sanmış olmalıydı. Güzel yüzünü ve saf saf abisi ile bana bakan bakışlarını gördüğümde ellerimi yüzüme kapattım.

"Bu kadarı fazla. Kaldıramıyorum. Tanrım bu kadarı fazla." Kendi kendime tanrıya sitem ederken Namjoon yüzüme kapattığım ellerimi tutup ona bakmamı sağladı.

"Sorun yok Seokjin. Jeong san zaten genelde erken kalkar. Hey ağlanacak ne var bunda?" Sitemle sorduğu soru beni korkuturken o an bir cesarete kapıldım ve çoğu şeyi söyleme kararı verdim. Bu yükle bir gün bile nefes alamazdım. Bu yükle Namjoon'un yüzüne bakamazdım.

"Ben-" ağlamaktan çatallaşmış sesimi düzeltmek adına öksürdüm.
Namjoon devam etmemi istermiş gibi baktı suratıma.

Jeong San'da merdivenin son basamağında durmuş bize bakmaya devam ediyordu. Ona baktığımda yeni biten gözyaşlarıma yenisi ekleniyordu ki kendime hakim oldum ve başımı dikleştirip baktım Namjoon'un suratına.

"Ben 6 ay önce. O caddede gördüm o çocuğu vurduklarını. Yemin ederim engel olmak istedim Namjoon yemin ederim durun demek istedim ama çok korkmuştum. Çok fazla korktum. Yapamadım Namjoon onu kurtaramadım." Hıçkırıklarım yine ortaya çıkınca bana şaşkınca bakan bedene döndüm. Bir de merdivenin son basaamağında ağlayan Jeong San'a.

"Korkak biri olduğum için de uyuşturucu içmeye karar verdim bir an olsun unutmak ve güzel hissetmek istedim." Ben onların beni anlaması biraz da birazcık da olsa suçlu hissettiğimi görmelerini isteyerek konuşuyordum. Ama iki bedenin de bir puttan farkı yoktu. Namjoon'un bakışları donuklaşmış ve az önce bana şefkatle bakan gözleri yok olmuştu.

Burnumu çektim ve evden dışarıya adım atmadan önce son kez konuştum.

"Senden cidden hoşlanıyordum Rm. Ama hak etmiyorum. Bu korkak beden ne senin sevgini hak ediyor ne de güzel olan bir şeyi. Özür dilerim." Bakışlarımı Namjoon'dan çekip gözleri ağlamaktan kızarmış kıza döndüm ve konuştum.

"Çok özür dilerim Jeong San. Sevgilin kadar cesaretli biri olamadığım için."

Arkamda iki tane şaşkınlıktan donmuş bir bırakarak çıktım dışarı. Üşüyen bedenim sabah soğuğu ile daha titrerken titrek bir nefes verdim dışarı.

Sır kalmamıştı. Namjoon benim korkak yüzümü görmüştü.

Ben Kim Seokjin, hayatımda ilk defa bir erkeğe bu denli aşık olmuştum ama o erkek benden deli gibi nefret ediyordu.

Kısa olduğunu biliyorum ama kesmek için güzel bir yerdi ;)

Not: Arkadaşlar sık bölüm attığım için okunmalar ve yorumlar çok az oluyor. Elinizden geldiğince çok yorum yazmaya çalışın lütfen sizi seviyorum 💓

Narcotic || NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin