8.Bölüm

490 27 26
                                    

"Onu da koruyamadın. " diye soğuk bir ses duymuştum. Kime ait olduğunu anlayamamıştım ama çok tanıdıktı. Gözlerimi açmadan konuşmanın devamını dinlemek istedim. İstesem de gözlerimi açamıyordum zaten.
"Burada olmaması gerekiyordu. Köyden ayrılmamalıydı. " diye cevap verdi... babam. Onun sesini tanımıştım. Onu her zaman tanırdım. Burada ne işi vardı?
"Bir aile istediğini söyledin Sasuke. Eğer istediğin aileyi koruyamayacaksan, biz bunu neden yaptık?" Diye cevap verdi. Bu sefer tanımıştım. Ses Karin-san'a aitti. Peki bahsettiği şey neydi? Neyi yapmışlardı?
Konuşmanın devamını duyamadan ses boğuklaşmaya başlamıştı. Kelimeleri artık ayırt edemiyordum. O buradaydı. Ancak zarar gördüğümüzde ailesi olduğunu hatırlıyordu.

~

Gözlerimi açtığımda Karin-san karşımdaydı. Güler yüzüyle bana bakarken "Ağrın var mı?" Diye sordu.
Konuşmak için dudaklarımı araladığım sırada çok susuz hissetmiştim. "Biraz. " diyerek Karin-san'a cevap verdim.
Doğrulmaya çalışıp baş ucumdaki masadan bardaktaki suyu aldım. Bir kaç yudumdan sonra yarı uyanık zamanım aklıma geldiği için "O, buraya geldi mi?" Diye sordum direkt Karin-san'ın gözlerine bakarak. Kim olduğunu sorma gereksinimi duymamıştı.
"Sasuke-kun'u soruyorsan eğer hayır gelmedi. " dedi aynı gülümsemenin eşliğinde. Ya çok iyi yalan söylüyordu ya da ben hayal görmüştüm.

"Bana ne oldu?" Diye sordum. "Darbe aldın ama neden özellikle seni hedeflediğini ben de çözemedim. Ve öldürmeyen bir darbeydi. Amaçlarını ben de merak ediyorum. " diyip gözlüklerini düzeltti.
"Onu iyi kullan Uchiha. " cümlesi beynimde yankılanırken kaburgamdaki sızı da olayı tekrar tekrar yaşamama sebep oluyordu.

"Shinki nerede?" Diye sordum. O da yaralanmış mıydı? Ama o anda işe yaramayan tek kişi bendim. Güçsüz olan tek kişi...
"Senin uyanmanı bekledi. Orochimaru ve Suigetsunun yanında şu an. " diyerek sorumu cevapladı.

~

Karin-san'ın verdiği ilaçlar sayesinde acı hissetmemem gerekirdi ama kaburgamdaki sızı asla hafiflememişti. Psikolojik olduğunu düşündüğüm için bundan bahsetme gereği duymadım. En kısa sürede köye geri dönmek istiyordum çünkü. Shinki ile gelişimize oranla daha yavaş olarak köye doğru ilerlemeye başladık.

"Piyon kazanmak istedikleri konusuna ikna oldun mu?" Diye sordum Shinki'ye.
"Sayılır ama piyonları nasıl seçtiklerini konusunda sorularım var. O yüzden tam ikna olamadım. " dedi soğuk sesiyle.
"Nefret, acı ve öfke ile güçlenecek kişileri seçiyorlar. Bu kanıya da sanırım ebeveynlerimizden yola çıkarak varıyorlar. Onların izlerinden gidebiliriz diye. " dedim aklımdakileri tartmadan söyleyip.

"Babam ve babanın ortak noktası bu. Ama öldürülen kişi annen. " diyerek dediğimdeki açığı ortaya çıkardı Shinki.

"Onu öldürmeye güçleri yetmiyordur belki. Annem ve Kazakage'nin her ne kadar güçlü olduğunu bilsem de Nanadaime ve o farklı bir boyutta. " dedim.

"Peki dediğini doğru kabul edersek sıradaki kişi kim? Acıdan beslenen ve çocuğu olan kim var?" Dedi aynı ses tonuyla.

"Konaha'nın yakın tarihi hakkında okuduğum kitaplarda Sai-san'ın eski anbu ve ailesiz olduğunu okumuştum. Bildiğim kadarıyla kazakage de annesini kaybetmişti. İkinci ortak nokta aileleri olmayan kişiler bence. Bunu doğru sayarsak Nanadaime-san da listeye girer. " dedim sesli düşünerek.

Köye yaklaşmıştık. Karin-san bizim yanlarında olduğumuzu bildirmişti. Bir günlük istirahatin ardından yeniden dönmüştük.

"İkinci bir kageyi hedef alacaklarını düşünmüyorum. Ama Sai hakkında dediklerin mantıklı duruyor. Ve Nanadaime bildiğim kadarıyla acıdan beslenen biri değil. Sai'nin geçmişi ise Sasuke ile babama uyuyor. " dedi.

Dedikleri doğru duruyordu ama doğru değilmiş gibi hissediyordum. "Yani yeni hedefin Sai-san veya İno-san olabileceği kanısına varıyoruz. Hinata-san da ihtimaller arasında tabii. " dedim.

"Sasuke'yi yenmeyi göze alamayanlar Nanadaime'ye de saldırmayacaktır ve Boruto onların istediği tipte biri değil. " dedi Shinki.

~

Boruto

Sarada yine gitmişti. Takımı hiç umursamadan hareket ediyordu. Annesi yüzünden yaşadıklarının farkındaydım ama Mitsuki ve ben göreve gidemiyorduk. Shinki'nin olayının ardından tamamen ona yoğunlaşmıştı zaten. Shinki'yle köyün dışına çıkmışlardı. Babamdan ancak bu kadarını öğrenebilmiştim.

Elimdeki oyun cdsini cebine koyduktan sonra eve doğru ilerlemeye başladım. Güneşin sarı olması gereken ışığı çok koyu bir turuncuydu bugün. İnsana yorgunluk hissi veriyordu nedense. Güneşin normalden büyük olan görüntüsü önünde iki siyah karartı belirince yorgunluğun yerini tedirginlik almıştı. Kum köyüne olanlardan sonra ihtimaller beynimde dolaşmaya başlamıştı bile.

Hızlı hareketlerle eve doğru ilerlerken köyü de tedirginliğin sardığını farketmiştim. Shinobiler meydana çıkıyor diğerleri ise evlerine yöneliyorlardı. Koyu turuncu ortamsa gittikçe boğuklaşıyordu. Sanki koyulaşan sadece ışık değildi. Hava da ağırlaşmıştı.

Eve geldiğim anda annem byakuganını aktifleştirmiş bir şekilde dışarıya çıkmıştı. "Boruto içeriye gidip kardeşini koru. Ne olursa olsun kardeşinin yanından ayrılma. " demişti beni gördüğü anda. Elleri ile omzumu tutup benim boyuma gelmek için eğildi.
"Seni çok sevdiğimi de asla unutma. " diyip bana sıkıca sarıldığında "Ne demek bu? Neden veda eder gibi konuşuyorsun? " dedim.

Koyu turuncu ışınların yerini parlak turuncu ışık alınca babamın geldiğini anlamıştım. Neden burada diye düşünecekken iki karartının sahibi belirmişti karşımda. Annem benden ayrılıp "Eve gir Boruto!" Diye bağırınca iki kişinin babamı bilerek buraya getirdiğini anlamıştım.

"Bunlar onlar. Kum köyüne saldıran ikili. " dedi babam sert sesiyle. Eve girmem gerekiyordu ama burada da yardımcı olabilirdim. Momoshikiye karşı etkili olan bendim. Annem hızlı hareketiyle siyahlılardan birine saldırmıştı.
Babam da diğerine saldıracağı vakit adam yukarı doğru yükselmiş ve ellerini iki yana açmıştı. Sanırım köyü yok eden kişi bu adamdı. Diğeri ise ortamı hazırlıyordu.
Babamın hızlı atağını kolayca savuşturduktan sonra yardım etmek için hamle yapmayı denediğimde yere çivilendiğimi anlamıştım. İkinci kişi hareket yeteneklerimizi yok ediyordu.

Annem hareket kısıtlayan kişinin etkisi altına girmemişti. Ya da o annemi etkisi altına almamıştı. Babamı ise alamadığını düşünüyordum. Babam ve annemin kısa süren bakışmasından sonra annem ellerinde beliren chakrası ile hareket kısıtlayıcı adama yöneldiğinde babam da diğerine rasenganı ile yönelmişti lakin saniye süren olay hiç beklemediğim gibi olmuştu. Gerçek manada dona kalmıştım ve ikisi de art arda etkisizleşmişlerdi. Ben yaşadığımı kabullenemediğim için dona kalmıştım.

Annem karşısındaki adama değil babamın karşısındaki adama tüm gücüyle saldırmıştı. Babam da ona saldırdığı için adam etkisiz olurken, diğer adam annemin bedeninin parçalanmasını sağlamıştı. Adamın gücü hareketsiz hale getirmek değildi, görünmeyen chakrası ile hareketi engelliyordu. Fakat tüm gücünü saldırı için kullandığında fazla basınç bedeni parçalamıştı. Annemin bedeni gözlerimin önünde parçalanmıştı. Babam ise hiç şaşırmadan ona saldırmıştı. Ağır yaralandığı belli olan ikili sanki hiç var olmamışlar gibi anında yok olmuşlardı.

O kadar hızlı gerçekleşmiştiki her şey, gerçeği kavrayamıyordum. Babam annemin parçalara ayrılan bedeni önünde dizleri üzerine çökerken işte o zaman gerçekliği anlamıştım. O kısacık bakışmada annem intihar saldırısı yapacağını demişti babama. O kısacık bakışmada annem son kez bakmıştı babama. Annem gerçekten veda etmişti. Babam ise annemi değil köyü seçmişti.

Selammm, sonunda ana konuya girmek için bir adım attım. Boruto ikilinin ismini bilmediğinden son olayı tasvir etmekte çok zorlandım. Umarım anlaşılır olmuştur. Şimdi gerçekten hikaye başlıyor. Boruto, Sarada ve Shinki'nin hikayesi.

DevrimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin