Elimdeki kunaiyi incelerken ramenin suyunun ısınmasını bekliyordum. Yemek yemek gibi temel ihtiyaçlarımı artık hazır besinlerle karşılıyordum. Çünkü diğer türlüsü gereksiz zahmet vericiydi.
Kunaiyi eşya çantama geri koyduktan sonra ramen kutusunu elime aldım. Yalnızlık alıştığım bir olgu değildi fakat bu değişime ayak uyduruyordum.
Rameni yerken telefonun çalması ile yavaş hareketlerle oraya yöneldim.ChoCho'nun heyecanlı ve ürkmüş sesini işitince kaşlarım otomatikman çatılmıştı.
"Sarada haberi duydun mu? Bana Shikadai söyledi halka açıklamamışlar ama o babasından öğrenmiş. Kazakage'yi öldürmüşler. Shikadai cenaze töreni için annesi ile kum köyüne gidiyormuş. Babasının dediğine göre ard arda iki üst shinobi ölümü çok şüphe çekiciymiş. "
Nefes nefese söylediği cümleleri idrak etmem bir kaç saniyemi almıştı. Gözlerim irileşirken aklıma Kazakage'nin güçlü görüntüsü ve ardından Shinki gelmişti. Onun tek istediğini babasına yakışır bir shinobi olmaktı. Onu en iyi anlayanın kendim olduğunu hissediyordum fakat keşke onu anlamak durumunda kalmasaydım. Keşke başına böyle bir şey gelmeseydi.
"Kim yapabilmiş böyle bir şeyi? Kazakageden bahsediyoruz. Kum köyünün en üst düzey shinobisi. " Diye cevap verebilmiştim sadece. Kim bunu yapabilirdi ki? Aklıma annem hakkında söylenenler gelince güçlü shinobilerin de öldürülebileceği gerçeği yeniden tokat gibi çarpmıştı.
"Kimse bilmiyor. Sadece Shinki'nin gördüğünü söyledi Shikadai. Ama o da konuşmuyormuş. "
Shinki görmüş müydü? O da en değer verdiği insanın ölümünü gözleriyle görmüştü. Bu çok... acı vericiydi. Onun yanına gitmek istiyordum. Keşke kum köyünden ayrılmamış olsaydık."Ben de cenazeye katılmak istiyorum. " dedim bir anda.
"Anlıyorum Sarada. Kendini yakın hissediyorsun ama izin vereceklerini sanmıyorum. "
Köyün üst yetkilileri benim ayrılmama izin vermezlerdi fakat nanadaime beni anlardı. O izin verebilirdi.
"Çok teşekkürler ChoCho. Bana haber verdiğin için. " diyip telefonu kapattım ve hızla evden çıktım. İki cinayet. İki üst seviye shinobi. İkisi de çocuklarının gözleri önünde öldü. Bunlar sadece tesadüf olamazdı. Bu plan dahilindeydi. Bu plana ikimiz de dahil edilmiştik.
Hızla Uzumaki evine doğru ilerlerken Nanadaime'nin orada olmasını umuyordum. Saat çok geçti, evinde olması gerekirdi.
Kapıya hızla vurduğumda yorgun ve şaşkın bir çift mavi gözle karşılaştım.
"Sarada... senin burada ne işin var?" Diye sordu hokage pelerini giymiş çıkmaya hazırlandığını belli eden bir halde. Kum köyüne gidecekti.
"Ben de sizinle gelmek istiyorum. Lütfen bu isteğimi kabul edin. Orada olmam gerek. " Diyip başımı önüme eğdim ricamın ciddiyetini göstermek için.
"Sen ne olduğunu biliyorsun demek. " dedikten sonra başımı kaldırdım. Ensesini kaşırken merdivenlerden inen uyku mahmuru Boruto'yu görmüştüm.
"Sarada? " diyip bir bana bir de babasına baktı.
"Bizim biraz işimiz var. Sen odana dön Boruto. " diyip onu geri gönderdi Hokage sama. Boruto cevap verecekken babasının net talimatını anlamıştı ve bozulmuş bir halde odasına geri döndü.Hokage evden çıkıp ardından kapısını kapattı ve ay ışığının aydınlattığı sokakta bana döndü.
"Gelmek istemeni anlıyorum. Bunun bir tesadüf olmadığını düşünüyorsun. Ben de öyle düşünüyorum ve bu yüzden köyde kalman en güvenlisi Sarada. " dedi şefkatli bir ses tonuyla.
"O değil. Yani gelmek istememin sebebi sadece o değil. Ben... ben Shinki'yi görmek istiyorum. Onu anlayabilecek tek kişi benim. Onunla konuşabilecek tek kişiyim. Bu da olayın çözülmesinde çok büyük bir katkı sağlamaz mı?" Diyerek gelme isteğimi yeniledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devrim
Fanfiction•Sarada ve Boruto'nun birbirinin dipsiz yalnızlığındaki yıldızı olma hikayesi.• |"Birinin gerçek gücünü görmek istiyorsanız ona en büyük acıyı çektirmelisiniz. Acılar bizi güçlü kılar. "| |12.06.2017|