Koltuğa oturmuş, kucağımdaki bilgisayardan ajansın sitesini yeniliyordum. Normalde Jeabum'un işiydi bu, ben yapmak istemiştim. Kafam biraz meşgul olmalıydı. Ufak tefek şeyler de olsa boş durmak istemiyordum.
"Kahve mi içersin yoksa sert bir şeyler mi?" Taehyung kapının oradan başını uzatıp da seslendiğinde ona döndüm. Koyu yeşil şortu, beyaz tişörtü ve birbirine karışmış saçları ile pasaklı görünüyordu. Bu harika bir pasaklılıktı ama, her daim iyi görünmeyi biliyordu. Tüm bu serserilikler, ona çok yakışıyordu.
"Kahve olur." Baş parmağı ile beni onaylayıp mutfağa döndü. Hala onu evimde bir yerlerdr görünce kendime şaşıyorum. Mutfağı karıştırıp bir şeyler yapıyor, benim yatağımda yatıyor ve ben tek kelime bile etmiyordum. Beni öyle bir değiştirmişti ki bu bazen garip hissettiriyordu.
Biraz sonra elindeki kupalarla gelip yanıma oturdu. Terminalden geldiğimizde duş almıştı, ferah kokusu burnuma doldu. Eğilip omzuma yattı ve benimle birlikte ekrana bakmaya başladı. İşim neredeyse bitmişti. Onunla ilgilenmek istiyordum.
"N'apıyorsun?"
"Siteyi yeniliyorum."
"Jungkook, böyle bilgisayar başında ciddi şeyler yapınca çok seksi oluyorsun." Ani itirafı beni afallatmıştı. Zaten enseme değen saçları ve bana bu kadar yakın oluşu beni serseme çevirmişti, konuşması da işleri iyice rayından çıkarıyordu. Ona cevap vermedim. Son kontrollerimi de yapıp Jeabum'a mail attım. Kontrol etse iyi olurdu.
"Bitti mi?" Bilgisayarı kapatıp yan tarafa attım ve tamamen ona döndüm.
"Bitti." Elindeki bardağı yere bırakıp göğsüme yattı. Anında belime dolanan ellerine tutundum. Derin nefes alıyordu. O nefes aldıkça benim göğüs kafesim çiçek bahçelerine açılıyordu.
"Bence beni sevmek sana çok yakıştı." Başını hafifçe hareketlendirip boynuma yerleşti. Orada oyalandıkça içimde alevler yükseliyordu. Beni deli ediyordu. Bana nasıl davranması gerektiğini çok iyi biliyordu.
"Gözlerin üzerimdeyken öyle bir hal alıyor ki bunu çok seviyorum." Kısık ve derin çıkan sesi beni iyice mahvetmişti. Nefesi boynumu yalıyor, konuştukça dudakları yakıyordu tenimi. Oradan çekildi ve yüzlerimizi hizaladı. Göz bebekleri büyümüş, yanakları hafif bir kırmızılığın esiri olmuştu. Uzun parmakları ile yüzümü sevdi.
"Keşke seni sana gösterebilsem, anlatabilsem." Yüzümdeki eline uzandım ve avuç içini öptüm. Onu her şekilde, her duyguyla öpmek istiyordum.
"Bence gösterebilirsin." Tahminimden de derin çıkan sesim hoşuna gitmiş olacak ki oturduğu yere daha çok yerleşti ve beni yan bir şekilde kucağına aldı. Bu, böyle olmamalıydı oysa. Söylemek istediğim bu değildi. Söylemek istediğim neydi, ondan da emin değildim. İstediğim tek şey Kim Taehyung'tı.
"Sen nasıl istersen."
"Taehyung?" Kıcağına daha da iyi yerleştiğimde uzanıp dudaklarımın kenarında gezdirdi dudaklarını. Çoktan yummuş olduğum gözlerim ile ona teslim olduğum öyle belliydi ki artık akışına bırakmaya karar verdim.
"Daha önce bir erkekle birlikteliğin oldu mu?"
"Hayır." Beni kaldırıp kucağına tam şekilde oturttu. Şimdi bacaklarım onun iki yanında, kollarım omzundaydı.
"Hoşlandığın erkekler oldu mu?"
"Hı-hm." Konuşmak istemediği o kadar belliydi ki bu halim onu kızdırmış olmalıydı. Fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Ellerim ensesindeydi fakat tutmuyordu. Vücudum çok başka bir tepkimedeydi şu an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fly til månen
FanfictionDEVAM ETMEYECEK 🌒 "Ay çocuğu... Sen aydan da parlaksın." @Helaryaa Jungkook, iş ve ev hayatında titiz olan biridir. Ona iş teklifi yapan Taehyung ile birlikte hayatı karışır, dağılır, tepetaklak olur. stranger to lovers, obsessive jungkook