Bay Choi bir saç bakım firması ile anlaşmış. Ürün kutuları, reklam filmleri, afişleri, logoları, her şeyleri yenilenecekmiş. Tüm bunların anlatıldığı toplantıda anladığım şey yorucu günlerin yaklaşıyor olmasıydı. Elbette ekibim vardı fakat bana göre hepsi işe yaramazdı. Benim isteklerimi yerine getiremiyorlardı ve benim isteklerimi yerine getirememek, Bay Choi'nin isteklerini yerine getirememek demekti. Jeabum yaratıcı biriydi ancak çok uçuk fikirleri vardı ve sürekli heyecanlı gezdiği için sinir stresimi bozuyordu. Ayrıca çizgi roman ve bilim kurgu hayranı oluşu onu dövmem için yeterli sebeplerdi. Neyse ki şiddeti sevmiyordum.
Mark biraz daha sakin biriydi ancak onunla anlaşamazdık. Ben çoğu insanla anlaşamazdım, ona özel bir şey değildi bu. Jeabum'un arkasını toplardı ve mesai boyunca bilgisayarın başından mecbur kalmadıkça kalkmazdı. Bu benim işime geliyordu, şikayetçi değildim ama yine de ondan haz etmiyorumdum.
Bu iki gerzek yetmezmiş gibi Bay Choi yanıma bir stajyer vermişti. Kız tüm gün dibine dolaşıyor, fikir beyan ediyor ve soru soruyordu. Onu Mark'a yönlendirmeme rağmen peşimden ayrılmıyordu. Ağzımdan çıkan her şeyi yanından ayırmadığı not defterine yazıyor ve saç diplerimin kaçınmasına neden oluyordu. Tanrım, oysa ben daha adını bile aklımda tutamamıştım.
"Bay Jeon, şu saç bakım firması için yeni bir fikrim var!" İşte yine başlıyorduk. Tek başıma çalışabileceğim bir meslek neden seçmemiştim ki?
"Şu an olmaz." Kıza bakmamıştım bile bunu söylerken. Oysa o yüzsüz gibi gelip masamın önünde dikilmişti. Mark'ı öldürecektim.
"Ama Bay Jeon, çok yerinde bir fikir. Hak verirsiniz ki ürünler kadınlar üzerine ve ben de bir anket düzenledim ve kadınların bir saç bakım ürününde aradığı özellikleri-"
"Tamam!" Sinirle bağırdığımda bakışlarımı ona çıkardım. Tanrım, tüm bu yeni iş anlaşması beni zaten geriyordu. Daha bir ay öncesinde işim tehlikedeydi ve Bay Choi son kez bana şans verdiğini söylemişti. Üstüne üstlük barın logosonu da hâlâ yapmamıştım. Geveze bir stajyer isteyeceğim son şeyken neden beni rahat bırakmıyordu?
"Tamam, gidip Mark veya Jeabum ile konuş. Ben meşgulüm." Kız defterini göğsüne yaslamış, biraz daha zorlasa yuvasından çıkacak olan gözleri ile bakıyordu. Anında önümde eğildiğinde yine konuşmaya başladı.
"Çok teşekkürler, Bay Jeon. Eminim çok memnun kalacaksınız. Teşekkürler." Kız eğile eğile, arkasına doğru adımlayarak çıktı odamdan. Gerçekten onu sevmemiştim, gerçekten adını hatırlamıyordum ve şu an gerçekten de eve gitmem gerekiyordu.
Neden böyle olduğumu bilmiyorum. Hoseok huylarım, asosyalliğim ve huysuzluğum için önceden benimle çok tartışırdı ve o tartışmalardan sonra epey bir düşünürdüm. Kendimi bildim bileli soğuktum. Küçükken oldukça mutlu bir çocukluk geçirmiştim. Annem başka şehirdeydi şu an ama hâlâ benimle irtibattaydı, ondan hiç uzaklaşmadım. Ama diğer insanlara gelince işler değişiyordu ister istemez. Titizdim, düzenliydim. Kurallarım vardı ve başkalarının benim standartlarım dışında yaşadığını görünce onlara uyuz oluyordum. Bu çizgiyi bir tek Hoseok aşabilmişti. Onda farklı olan neydi bilmiyorum ama bana katlanıyordu. Hoseok'u sevmediğimi ise söyleyemezdim.
Bilgisayar başında oturmuş dinozorların tarihini araştırdığımda neden bunlar beynimde dolaşıyordu, emin değildim. Muhtemelen yılışık Kim Taehyung'ın geçen gün sarf ettiği sözlerle alakalıydı. Ben çoğu şeye aldırış etmezdim, onun sözlerini se önemsemedim. Beni ve hayatımı bilmeyen birinin boş cümleleriydi sadece. Ah, Kim Taehyung kendine bakmadan bana laf atıyordu işte!
Ama gece ile ilgili söylediği sözler, çıkmıyordu aklımdan
Değişik bir tipti ve ben normal insanlara bile katlanamazken ona sempati duymam imkansızdı. Fakat bu değişikliğin altında böyle ince düşünceler barındırdığını düşünmezdim hiç. Yıldızlar, ay, gece. Sanırım bunları kullanmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fly til månen
Hayran KurguDEVAM ETMEYECEK 🌒 "Ay çocuğu... Sen aydan da parlaksın." @Helaryaa Jungkook, iş ve ev hayatında titiz olan biridir. Ona iş teklifi yapan Taehyung ile birlikte hayatı karışır, dağılır, tepetaklak olur. stranger to lovers, obsessive jungkook