Bölüm 7.

2.9K 204 109
                                    


--------------------------------------------
*3 Gün sonra*


Bu sabah berbat alarmın sesine uyandım dersem yalan olur . telefonuma gelen arama sesine uyandım doğrusu. Arayan lukaydı... Tamam arkadaşım falan ama çok sıkıyor be dostum ben tek başımayken dahamı rahattım ne ? Neyse .. Nankörlüğün luzmü yok değilmi?

* Der ve telefonu açar bir müddet konuşmadan sonra...*

Luka; saat akşam 20:15 geçe seni alırım 15 dkkda varırız herhalde?

Mari; uzak değilse tabikide varırız. Ama şimdi kapatmam lazım okula gitmem gerek..

Luka; tmm o zaman.

Mari; tamam bay.

Aslında bu gala olayı bayağı iyi oldu en azındn lukanın dediği gibi kafam dağılmış olur çok özenmiyeceğim sonuçta kendimi birine beğendirmek için uğraşmıyorum burada değilmi? Neyse şimdi psikoloğa gitmem gerekiyor ama allahtan devletin verdiği süre bu hafta içerisinde bitiyor bu hafta boyunca çok iyi gözükürsem okulu aksatmazsam biticek bu psikolog macerası .. Yoksa 6 ay dahada uzatılacak amman amman benden uzak allaha yakın (mdjcjdksjekwlpwşs) ..Ama şimdi okula yetişmeliyim..

*Der ve üzerine bir kot tulum içine beyaz sade t-shirt ve beyaz hafif dolgulu ayakkabılarını giyer. Saçını topuz yapar. Evinden çıkar okulun yolunu tutar.*

*Okulda*

Bayan bustier gine bir şeyler anlatıyor bense dinlemiyordum özüme döndüm sanırım:) geçen dersi dinlemem şu anda dersi dinliceğim anlamına gelmez değilmi?

Okul sonunda bitmiş, rahat bir nefes alabilmiştim.
Her zamanki gibi kulaklığı takıp favori şarkımı dinlemeye başladım... ve Sen nehrine doğru yol aldım..

Yolda yürürken aklıma bir an annemle babam geldi ve o anda olduğum yerde durdum... onları ne kadar özlediğimi önceden her gün onların yanına gittiğimi ama bir kaç gündür bunu yap(a)madığımı farkettim. Sen nehrinede az kalmıştı oysaki hatta gelmiştim bile orada oturup herhangi bir dersin defterini çıkartıp bir kaç çizim yapacaktım eğer çizimlerim eskisi gibi ise bir şeyler ile uğraşmak adına eşsiz defterimi yanımda taşıyıp bir kaç şey karalamayı düşünüyordum. Zaten moda tasarımcısı olma hayallerim battı .. Okulumla aramdaki bağı kopartıp attım ama... Her neyse annem ile babama karşı olan özlemim ağır bastığından yolumu direkt olarak mezarlığa çevirdim en baş yürüyüp mezarlığın yolunu tuttum...

* bi zaman sonra*

Mezarlığa gelmiştim. Mezarlık içi full sessizlik hakimdi.. mezarlığın içine girdim yanlarındaydım artık o kadar çok özlemişim ki bir anda ağlamaya başladım iki mezar ın ortasına çökerek...

Bir süre sonra kafamı kaldırdığımda akşam olduğunu farkettim. Saate bakmak için telefonumu aldım ve galaya tam tamına 1 saat kaldığını görünce direk ayaklandım hızlı adımlarla yürümeye başladım ...

Yürüdüm...

Yürüdümm....

*O sırada Adrien*

Bu gün şirketin 20.ci yılını kutlarken ayrı zamanda anneminde doğum günüydü... Bu gün hiç yanına gidemedim.. İşlerin yükünden dolayı hemen hemen bile değil hiç gidemiyordum ziyarete.. Yılda 1 kez gidip görebiliyordum.. Galaya son 2 saat kalımı evden çıktım.. arabama binip mezarlığın yolunu tuttum.. Ve işte gelmiştim.. "Le Pere Lachaise " mezarlığı... (Okunuşu Lö Per Laşez) az ötede arabayı sağa çekip bıraktım ve yürümeye başladım..

---------------------------------------------
Yaklaşık 1 saat kalmıştım mezarlıkta genelde çok sert biriyimdir öyle hemen hemen duygulanmam ama işe anne baba AİLE karışınca olaylar değişiyor... Galaya tam tamına 1 saat kalmıştı mezarlıktan çıktım arabama doğru yürümeye başladım...

(* Emilie Agreste mezarlığın Arka tarafında yatıyor, Sabine ve Tom Dupaing Cheng ise ön kısımda yatıyorlar ve mezarlığı orta göbekmiş gibi düşünün yani yuvarlak oluyor demektir. Değilmi? Yani sen mezarlığın dışında rahatlıkla dönerek bir tur atarsın bu şekil hayal edin ... Umarım anlatabilmişimdir burası önemli çünkü!*)

*Mariye geri dönelim *

Kafam eğik bir şekilde kulaklık takılı müzik dinler bir vaziyette yolda yürürken bi anda birisi ile çarpıştım!

"Noluyor be ! "diye içimdn söylendim..

Allahtan yere düşücekken ani bir refleksle olsaki beni belimden tutmuştu.. Ona doğru döndüm..

Gözlerimi açtığımda ise ...

*Adrienin ağzından*

Yolda usul usul kafam hafif eğik. yürürken bi an birisi ile çarpıştım tam düşücekken ani bir refleks ile belinden tutum ve baktığımda ise o kızdı adı neydi neydii ... Ha evt marinette di değimi? bana döndü gözlerini açtığında gözleri bir an olsun büyümüştü tam tamına 2 dakika boyunca böyle kaldıktan sonra marinette konuşmaya başladı;

Mari: E-evet tamamm teşekkür ederim ama artık beni bırakabilirmisn?

Konuşunca bir an kendime geldim ve ..

Adrien; T-tabi özür dilerim

* mariyi bırakır mari üzerini düzeltir *

Mari: sorun yok *der ve hafif tebessüm eder*

* ve marinette yoluna devam eder aynı şekilde adriende*

Sanki okyanus gibi olan maviş maviş gözlerinde kendimi kaybettim... Neydi bu böyle bu duyguda neyin nesiydi...
" aaa hayır böle bir şey katiyen olamaz " diye mırıldanıp devam ettim düşündüğüm şey olamazdı değilmi? Yok yok olamaz kızı bir iki defa gördüm sonuçta ve bir daha ne zaman görürüm belli bile değil. Aşk gibi bir şey benim gibi bir adama yakışmaz dedim ve az ilerledikten sonra arabama binip evin yolunu tuttum..

* o sırada marinette*

"Bu kadarda TESADÜF de olmaz canım . " diye mırıldanarak eve yaklaşmıştım 40 dakika sonra luka gelip beni alıcaktı. Eve vardığımda hemen bir duş alıp üzerimi giyinmek için dolabımın önüne geçtim ama fazla abartmıycaktım.. Abartıdan nefret ederim..

Dizlere gelen pembe bir elbise önünde göğüs dekoltesi yok* sıfır kol, altına topuklu pembe bir ayakkabı giyip saçlarımı açık bıraktım ve minik bir el çantası alıp beklemeye başladım zaten 2 dakika sürmedi luka aradı;

Luka; hazırmısın?

Mari; evet sen nerdesin?

Luka; kapının önündeyim

Mari; tamam geliyorum

Aşağı indim kapıyı açtım.. Luka simsiyah bir araba ile gelmişti üzerinde klasik erkek kombini olan siyah takım elbise giymiş beni bekliyordu.

Beni görünce baştan aşağı süzdü ve " Ç-çok güzel olmuşsun marinette" dedi bende gülerek "teşekkür ederim " dedim arabaya binip yola koyulduk...

hakikathen de 15 dakikada gelmiştik dediği gibi cidden yakınmış demek ki ...

içeri girdiğimde kimin galası olduğunu anlamam çok sürmedi....

849 word❤ ve her zamanki gibi " Muazzör bir söz " köşemizde bu gün;

İnsanlar boş bir tuval olarak başlar hayata.. her gelen ufak bir çizik atar veya büyük renkler katarlar. Sonunda sen mezarınla çerçevelersin o tuvali o yüzden üzerini silmeye çalışmayın leke kalır.sayfa değiştirmeye çalışmayın bastırarak yazdıklarınız bi arka sayfaya yapışır. O.U.❤vmjfjfjf

Tesadüf Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin