Bölüm 18.

2.3K 158 107
                                    

Bu bölümde ağladım bildiğin ve çok çok hızlı bitti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bu bölümde ağladım bildiğin ve çok çok hızlı bitti. Adrian senin ben amk tamam mı ? Pislik ya. Ya bide halen "She's just a friend "diyor. Senin ben o kurduğun cümlenin her harfini o alfabeye koyanın bütttün sülalesini istanbul üzerinden geçsin inşalllahhh. Yada bu cümleyi adriana öğretenin ben amk. Bozulmuş plak gibi aq sürekli aynı şeyleri söylüyor pislik.

Birde bazıları mariye kızmış demiş işte luka nedir mari böle seçimmi olur? Olur karşim. Marinette sonuna kadar haklı ve en şansızıda marinette. Adrian ise en şanslı olanı bu konuda. Marinette onu maskesiz seviyor ve başkasına dahi bakmıyor. Adrian aslında kara kedi iken u.b. yani mariyi bin kere deniyor sınıyor sadece farkında değiller kimliklerini bilmedikleri için. Marinette ise sevdiği kişi tarafından seviliyor ama maskeli. Onun gerçekte kim olduğu bilinmeden seviliyor marinette. Yazık kıza yemin ediyorum. Adrian ise halen arkadaş olarak görüyorya delircem. Ama bi gün senden vazgeçecek marinette, adrian. O zaman görcen ebenin xdjjddk ay sinirlendim jfkdnc. Neyse umarım dendiği gibi 3s.17ep. Da umarım sewgili olurlar yoksa deliririm. Ha bide dedikleri tarih de vermiyorlar ya bölümleri deliresim geliyor...

Neyse konuya dönelim.

Adrian'nın Ağzından:

Başım fena, belim desen ayrı bir ağrı içinde. İkide bir "adrian uyan " diyen kişinin kim olduğunu anlamaya çalışıyorum üstelik . Sesleri seçemiyordum. O derece yorgundum. 'Bi rahat yok!' diyip gözlerimi araladığımda bana kızgın kızgın bakan ninoyu gördüm.

"Ne var nino!" diyip başımı ondn çevirdim. Başıma gelen su ile kafamı kaldırmam bir oldu.

"Ya napıyorsun?"

"Adrian bak dövdürtme bana kendini aşağıda toplantı var ve sen uyuyorsun!" diyip sesini yükselten ninoya boş boş bakıp sonra jeton düşünce hemen ayağa kalktım.

"Ne! toplantımı?" dedim elimi başıma götürerek.

"Ya toplantı! Çabuk üzerini başını düzelt ve gel adrian." diyip kapıya yürüyen ninoya boş boş bakıp arkamı döndüğümde konuşmaya başladı. "Bunu sonra konuşucaz." diyip çıktı. Hemen üzerimi başımı düzeltip aşağı indim. Ayrıca ne konuşacaktık ya?! Herneyse bunu düşünmenin bir anlamı yok. Diyip aşağı indim.

Marinette'nin Ağzından:

"Nino gelmedimi halen? " dedim sitemli bir şekilde. Arkasını dönüp baktığında kimse yoktu.

"Beklemenin manası yok." diyip eliyle kapıyı gösterdi. Beraber toplantıya girmiştik. Bu toplantıda alyada vardı. Alya bana adrian nerede noluyor? Gözlerle bakıyordu. Omuz silkip yerime oturdum. Herzaman yapmam gerekeni yapıp, toplantıyı dinlemeye başladım. Böyle bi 5 dakika sonra adrian içeri girdi. Özür dilemek anlamında bi kaç kelime edip yerine oturdu. Toplantı sorunsuz geçti. Yani en azındn öyle gözüküyordu. Adamlar nino ve adrian ile el sıkışıp "sizinle çalışmak bir onur." diyip gülümsüyorlardı. İyi yani herşey sorunsuz geçti . herkesin çıkmasını bekliyordum doğal olarak. 1 saat sonra paydos'du. Onun verdiği mutluluk ile dosyaları toplayıp çıkmayı planlıyordum. Notlarımı düzeltip, dosyaları elime aldım. Kafamı kaldırdığımda adrianın çıkmadığını gördüm. Umrumdamı? Değil. Zaten yorgunum. Ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldiğimde kısık bir sesle bana seslenen adriana döndüm. Efendim anlamında başımı salladığımda "ağrı kesicin varmı?" diye sordu. Derin bir nefes alıp "maalesef ofisimde. " diyip arkamı döndüm. Sonra dayanamayıp " istersen gidip getireyim?"dedim soğuk sesimle. "Lütfen" diyip elini başına koydu. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp ofisime gitmeye karar verdim. Lakin aklımdan 'ofise gidip gelene kadar ölmeyecek adam ölür. ' Diyip çay ocağından almaya karar verdim. Zaten 1.kattaydık aşağı inip gelmem uzun sürmedi...

Tesadüf Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin