Ben,Saçmalık

378 16 0
                                    

MULTİMEDİA: DERİN

-          “İnşallah fark etmez… inşallah fark etmez fark ederse burada değil ama evde çok kızar..’

Hira’dan

Babam tabiî ki üstümdeki şalı merak etmişti kendimi hasta hissediyorum diyince beni eve getirmek istedi ve bu isteğini kabul etmek zorunda bıraktı. Ayağa kalktığım da şortumu gördüğü için yüzü düştü fakat beni şaşırtarak bir şey demedi, ta ki eve kadar;

-          Hira bu konuyu konuşmuştuk.

-          Baba gerçekten inadımdan giydim.

-          Kime inat, neye inat?

-          Bunun ne önemi var.

Diye atladı annem. Tabi ben de yukarı çıkıp üstümü değiştirdim saat yediydi ormana gitmek istiyordum ve bu isteğimi gerçekleştirecektim. Kimseye görünmemem gerekecekti, evin balkonu iyi fikirdi ama üst kattan nasıl atlayabilirdim. Merdivenleri indiğim de hemen kapıya koşup yavaşça açtım, gerçekten fark etmediler. Hava kararmak üzereydi. Sadece koşup geri gelecektim bu kadar. Ormana gittiğim koşmak yerine yürümeyi tercih ettim. Hepiniz başıma bir şey geleceğini düşünüyor değil mi? Tabi ki de gelmeyecek. Hava karardığın da evime  500 metre uzaklıktaydım, sanırım. 500 metre diyince gözünde bir uzunluk canlanmayan varsa aynı sülalenin evlatlarıyız. Kısacası eve 10 dakika kalmıştı. 500 metre ile 10 dakika ne kadar uyuşuyor bilmiyorum. Her neyse yürüdüğüm kaldırımın karşı kaldırımında tanıdık sesler duymuştum. Çok erkek vardı bakamadım ama tanıdıktı eminim…

Derin’den

Bu kız tam bir şizofren önce tuvalette bileğimi bükerek beni tehdit ediyor sonra hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Laf sokmalarımın hepsini hak eden biri. O, o tam bir saçmalık.

 Aslında bakarsanız saçmalık falan ama güzel kız. Benim aksime daha açık tenli ve sarışın gözlerimiz aynı renk, mavi. Sanırım o benden daha güzel. Bizde yalan yok. Fakat ben daha çekiciyim biliyorum.

Bu kızın beni gıcık eden bir yanı var. Acaba Kerim’e yakın oluşu olabilir mi? Bir dakika ben ne zamandan beri Kerim’i kıskanır oldum. Aslında ne zaman olduğunu biliyorum, Kerim müdür odasından çıktıktan sonra onu kolundan tutup kenara çekti ve gülüştüler işte tam bu zamandan beri o saçmalığı Kerim’den kıskanıyorum. Çok ahmağım.

 Bugün üzerime giyindiğim omzu açık hırkam ve çiçekli taytımla güzel olduğumu düşünüyordum ama Hira daha güzel olmuştu sanırım. Bu kıza gıcığım ama güzel olmuştu! Gerçekten gıcığım, tamam benzeyen yanlarımız var ama bu gıcık olduğum gerçeğini asla değiştirmez çünkü zıt noktalarımız da var! Her neyse o kız babasıyla gittikten sonra biz de birlikte  yürümeye başladık, ta ki babam beni arayana kadar, benim babam da biraz kıskançtı ama kıyafetlerime çok karışmazdı ya da evet çoğu zaman karışırdı;

-          Efendim baba.

-          Karşındayım.

Karşıya doğru baktım ve gülümseyip el sallarken kulağımdaki telefondan  “eve bırakmamı ister misin?” sorusuna arkadaşlarıma danıştıktan sonra cevap verdim “onların işi varmış ama beni bırakabilirsin.” Dedikten sonra, Kerim ve Mert ile vedalaşıp arabaya gittim. Sorgu başlıyor;

-          Onlar kim?

-          Okuldan arkadaşlarım. Beni gezdirmek istediler.

-          Kız arkadaşın yok mu? Bu sorudan sonra Hira’ya ne kadar dua ettiğimi bilse benimle arkadaş olmak için can atardı, ama bilmeyecek!

-          Vardı. Babası geldi ve birlikte gittiler.

-          Tamam.

Dedi ve sükûnetimizi koruyarak eve kadar geldik…

Hira’dan

-          Hira, nereden böyle?

-          Ormandan geliyorum.

-          Her zaman ki gibi.

Dedi Kerim..- Bu arada karşı kaldırımdakileri tanıyorum demiştim ya Mert ile Kerim’miş. Onlarda beni görünce yanıma geldiler falan selamlaştık işte öyle-

-          Evet, her zaman ki gibi.

-          O zaman seni eve bırakalım.

-          Buna hiç gerek yok.

Kerim’in telefonu çaldığın da;

-          Tamam anne geliyorum.

Dediğin de Mert sırıtmaya başladı. Erkekler arasında böyle bir şey vardı süt gibi davranırsan dalga konusu olursun. Ama anlayamadığım şey ‘tamam anne geliyorum’ da ki sütlük neredeydi?

-          Ben annemin yanına gidiyim, Mert sen de Hira’yı eve bırak.

-          Hiç gerek…

-          Hira!

Diye kızınca Kerim kabul ettim mecbur. ‘Mecburen’ evet aşıktım Mert’e ama bana bugün yaptığı şeyi değiştirmez. O kızı bana tercih etmişti. Tamam tercih etmemişti ama ona benzer bir şey yapmıştı sonuçta. Saçmalama Hira ne tercihinden bahsediyorsun. Neyin tribi bu?

-          Baban kızdı mı?

-          Düşündüğüm kadar değil, sadece bu konuyu konuşmuştuk dedi.

-          Tekrardan üzme babanı. Damardan girdin be zalımın evladı!

-          Özür dilerim. Büyüklük gösterdim, evet  ona gösterdiğim değer egomdan daha büyük. Ben tam bir twitter kolik oldum sanırım.

-          Neden?

-          Bugün kıyafetime gösterdiğin tepkiden dolayı sarf ettiğim cümlelerden.

-          ‘sen kimsin ki’ cümlesinden mi bahsediyorsun?

Hayır kırmızı elma gibi olmanın zamanı değil;

-          Şey.. evet.

-          Unuttum. Odunsun Mert, burada asıl ben özür dilerim demen gerekirdi!

-          Unuttuysan nereden hatırlıyorsun?

Diye saçmaladıktan sonra tip tip bana baktı. Farkındayım da ben baya saçmalayan birisiyim. Ben saçmalığım, evet evet benim adım ‘saçmalık’. Acaba saçmaladığımı fark eden başka biri var mıdır?

-          Eve geldik sanırım.

-          Sanma çünkü geldik. Sırf size saçmalığımı göstermek için saçmaladım gerçekten!

Ben gülerken bana boş boş bakıyordu. Bana öyle bakma, öldürecek misin beni? Her neyse ben gidiyim artık.

Dedim ve vedalaştık… Sen şimdi beni bırakıp o kızın oturduğu evin yanın da ki eve mi gideceksin? “Gitme, aklımdan sende kalır uyuyamam geceleri” şarkısını hatırlattı bu sahne bana…

TEBESSÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin