•5.Bölüm《Part 1》•

8.3K 369 42
                                    

--JONGİN--

Mesaji aldıktan sonra biraz eğlenmek adına bizim çeteyle birlikte spor salonuna gitmeye başlamıştım,spor odasının olduğu koridordan dönerken  Chen konuşmaya başlamıştı.Zaten bu kadar susmuş olması bile bir mucizeydi.

+Vay,çocuğu burada sıkıştıracaklarmış demek, iyi fikirmiş!"Demiştibeğeni dolu bir sesle.Diğerleri de onu onaylar tarzda  mırıltılar çıkarmışlardı.Bense onların sohbetine katılmadan ve ne konuştuklarını umursamadan önlerinden hızlı adımlarla yürümeye devam ediyordum.
Koridordan döndüğümüzde etrafta kimseyi göremeyen Suho "Eee hani nerde bu çocuk?"Deyip etrafına bakmaya başlamıştı,diğerleri onun bu haline gülüp ona bir şeyler söylerken ben yine onların ettiği muhabbeti umursamadan çocuğun sesleri duyup gerisin geri içeri  kaçtığını tahmin ettiğim spor odasına yöneldim.

Arkamı dönüp beni takip eden bizimkilere "Kyungsoo içerde olmalı,önce ben içeri girip onu biraz korkutacağım,sonra sizi çağırırım."
Dedim ve onların cevap vermesini beklemeden direk odanın kapısına yöneldim,onun o halini bir an önce görmek istiyordum.

Kapıyı açıp içeri girdikten sonra ayağımla arkaya doğru ittirip kapatmıştım, kapı sesini duyan Kyungsoo ise yerinde donup kalmıştı korkudan.Öylece hareketsiz ve tedirgin bir biçimde bana arkası dönük şekilde önümde dikiliyordu.

Önümdeki çocuğun bedenini inceleme dürtüme engel olamamıştım.Bembeyaz sırtından aşağıya doğru damlalar süzülüyordu,altındaki havluysa şekilli ve dolgun kalçalarını fazlasıyla belli ediyordu.Odaya ferah bir koku hakimdi,muhtemelen kullandığı şampuan ve duş jelinin kokusuydu.
Henüz bana yüzünü dönmeyen ve önümde hareketsizce öylece dikilen bu küçük çocuk beni sertleştirmeyi başarmıştı.Diğerlerinin türlü yollarla zorla sertleştirdiği beni.Önümde yarı çıplak şekilde sadece ayakta durarak sertleştirmişti ve bu duruma şaşırmaktan kendimi alamamıştım.

Sabırla hareketsiz bir şekilde onun arkasında durarak bana doğru dönmesini bekliyordum,kısa bir süre  sonra  yavaşça bana doğru yüzünü döndürmeye başlamıştı.Hareketleri tutuk ve fazlasıyla yavaştı,çok korkuyor olmalıydı.Bedeni korkusunu her hareketiyle daha fazla gözler önüne seriyordu.Sonunda yüzünü bana dönüp benimle göz göze geldiğinde istemsiz olarak korkudan daha da büyüttüğü gözleri ve yine istemsiz olarak kemirdiği alt dudağıyla bana korku ve şaşkınlıkla bakmaya başlamıştı,bense onun üzerine atlamamak için kendimi tutuyordum o anlarda.

Arkasını dönüp karşısında beni gördüğünde korkudan yerinde daha çok titremeye başlamış ve büyük olan gözleri daha büyümüştü.Bu haliyle tam bir baykuşa benziyordu.Ama yinede beni hala etkileyebiliyordu nedenini anlamadığım bir şekilde.
Nasıl bu çocuğun her hareketi beni tahrik edebilirdi,bunu nasıl başarıyordu?

Odaya girerken içeriye biraz sonra onları çağıracağımı söylemiştim ya bizim çocuklara,sanırım bunu yapmayacaktım.Çünkü benden başkasının onu bu şekilde görmesini istemiyordum tuhaf bir şekilde.Ama bana bellide olmazdı.Fazlasıyla gel gitlere sahip bir insandım.Genellikle bir dediğim bir dediğimi tutmaz,aniden karar değiştiriverirdim.

Kyungsoo sonunda beni karşısında görmesinin şokundan çıkıp birazda olsa kendine geldiğinde kısık ve kekeleyerekte olsa konuşmaya ve bana sorular sormaya başlamıştı.
"Sen burda ne yapıyorsun ,yoksa kıyafetlerim sen de mi?"

Ona cevap vermek yerine  bir süre sadece onu izlemeye ve sessizce olduğum yerde beklemeye devam etmiştim.Aynı zamanda içimden de "Umarım seni bu odadan becermeden buradan çıkabilirim Baykuş." diye geçirmeden edememiştim.

"Kıyafetlerin bende değil Kyungsoo.Yoksa kıyafetlerini mi kaybettin? Yazık sana!"
Deyip ona doğru adımlamaya başlamıştım.Ben ona doğru adımladıkça o da geriye doğru adımlıyordu,zavallı bir şekilde benden kaçmaya çalışıyordu.
Bu sonu baştan belli olan kaçış oyunumuzda nihayetinde sırtı duvara çarpınca durdu ve duvarla benim aramda sıkışıp kaldı.Arkasında duvar,önünde ben vardım yani artık  kaçabileceği hiçbir yer yoktu.

Önümde korkuyla titreyen çocuğun bedenine yaklaşıp kulağına nefesimi vererek konuşmaya başladığımda hareketim karşısında karşımdaki  çocuk korkuyla daha fazla geriye gitmeye çalışmış ama duvar engeliyle tekrar karşılaştığında sadece olduğu yerde daha büzüşmekle kalmıştı.

"Kyungsoo söylesene bana çarptığın için pişman mısın?"
Diye ilk sorumu yöneltmiştim karşımdaki küçük bedene.

Kyungsoo sorumu kafasını hızla olumlu anlamda aşağı yukarı sallayarak cevaplamıştı.Karşımdaki çocuk bana ilk cevabını verdiğinde sorularıma kaldığım yerden devam etmiştim eğlenen bir ses tonuyla.

"Peki şimdi sana kıyafet getirmemi  ister misin? Çünkü seninkiler büyük ihtimalle çöpte."

Bu sözlerim üzerine Kyungsoo gözlerinde şaşkınlık ve umut karışımı duygularla bana bakmaya başlamış ve olumlu anlamda kafasını tekrar aşağı yukarı sallamıştı.Bu çocuk ya çok saftı ya da benim gibi birine inanacak kadar çaresiz.Muhtemelen ikincisiydi.

Onun onaylaması karşısında  sözlerime "Bunun bir karşılığı var ama!" diye devam etmiştim.
Kyungsoo bana gözlerinde soru işaretleri ve korku parıltılarıyla bakarken daha fazla dayanamamış ve tadını merak ettiğim kalp dudaklara dudaklarımı kapatarak onu hırsla öpmeye başlamıştım.Kyungsoo ne hareket ediyordu ne de bana karşılık veriyordu.Bana karşılık verip vermemesi umrumda da değildi zaten.Onu ensesinden tutup kendime daha çok çekip ağzını zorla da olsa aralayarak öpücüğü daha da ateşli bir hale getirmiştim.Sıcak mağarasını dilimle talan ederken zevkle inlemekten de kendimi alıkoyamamıştım.
Kyungsoo ise yaşadığı şoktan sonunda çıkıp beni ittirmeye,kollarımın arasından kurtulmaya çalışıyordu ama benim karşımda onun küçük ve çelimsiz bedeninin hiç şansı yoktu.

Tutku/KaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin