-10-

57.8K 3.4K 246
                                    

Muhteşem bir gündü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Muhteşem bir gündü. Hale bu kadar çok gülmeyi, bu kadar çok eğlenmeyi beklemiyordu. Nihal teyzeyle Bekir amcayı kesinlikle çok sevmişti. Sevmemesi imkânsızdı çünkü her ikisi el ele verip Akın'ın bütün kirli çamaşırlarını ortaya dökmüşler, bunu yaparken de aşırı eğlenmişlerdi. Akın'ın küçüklüğünde doktorlardan korktuğu için hastalandığında kendisini odasına kilitlediğini, bir sabah bir kutu kahvaltılık çikolatayı bitirip gün boyu karın ağrısı çektiği için uzun zaman çikolata yemediğini ve bunun gibi bir sürü komik hikâyeyi Hale'ye anlatırken genç adama en ufak bir merhamet dahi göstermemişlerdi doğrusu. Bu da Hale'nin çok hoşuna gitmişti.

Hoşuna giden bir diğer şey ise Akın'ı tanımaya başlamasıydı. Saatler içinde ona dair o kadar fazla ayrıntı öğrenmişti ki buna inanamıyordu. Üstelik bunları Akın'ı oğulları yerine koymuş bu çiftten öğrenmek de harikaydı. Çünkü daha samimiydi. Daha sıcaktı.

Hale uzun zamandır atmadığı kadar çok kahkaha atmış ve her kahkahasının sonunda gözleri Akın'ın karalarıyla birleşmişti. Her göz göze gelişlerinde Hale, genç adamın dudağındaki küçük tebessüme biraz daha vuruluyordu. Gamzesine, biraz daha. Asla unutamayacağı bir gün kazınmıştı anılarına. Asla unutamayacağı bakışlar, asla yâdından silemeyeceği gülüşler, asla aklından çıkmayacak bir heyecan...

Akın her geçen saniye daha fazla siniyordu hayatına. Bütün hayaller yelkenlerini çevirmiş, Akın'a yönelmişti. Aklının pusulaları sadece Akın'ı gösterir olmuştu bu kısacık zamanda. Yüreği göğüs kafesine yaptığı her baskıda Akın'ı anıyordu. Gözlerini kapattığında zihni ona hediye edilen gülümseyişleri, bakışları sunuyordu defalarca, tekrar tekrar. Bu adam gittikçe benliğine kazınıyor ve Hale'nin yüreğine kök salıyordu. Genç kadın bunu durdurmak için çok geç kalmıştı, zaten durdurmak da istemiyordu. Yaşadığı en güzel şeydi bu. Onun bir bakışıyla bulutların üzerine çıkmak, tek bir sözüyle pembe hayallere dalmak hayatı boyunca hayalini bile kuramadığı yeni bir dünyanın kapılarını aralamak gibiydi.

Hızlıydı. Her şey çok hızlıydı ve Hale'ye göre tek sorun buydu. Korkuyordu ister istemez. Hızla gelen şeyler hızlı yitip giderdi insanın elinden, biliyordu. Ama bunu, içine bir zehir gibi yayılan bu duyguyu yavaşlatmak mümkün müydü sahiden? Onun bakışlarıyla heyecanlanmamak ve gülüşleriyle ona daha da tutulmamak Hale'nin elinde miydi ? Ha deyince onu görmezden gelebilir miydi?

Hayır, yapamazdı. Denemiş ve yapamamıştı. Bu saatten sonra da olacağını zannetmiyordu. Daha yanından ayrılmadan Akın'ı bir daha ne zaman göreceğini düşünmeye başlamıştı. Şimdi Akın'dan uzak kalmak sadece canını acıtır, onu o efsanelerdeki âşıkların hallerini anlamaya sevk ederdi. Bir anda Ferhat olup dağları delmezdi belki ama dağın eteğine oturup hüngür hüngür ağlamak isteyebilirdi.

Aklına dolan bu düşünceleri def etmek istercesine iki yana salladı başını. Bu sırada iyice dağılmış olan sarı saçları dalgalandı. Sonra dudaklarından Akın'ın dikkatini çeken bir iç çekiş döküldü.

Mor BulutlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin