-16-

54K 3.1K 204
                                    

Yanağında hissettiği tatlı öpücükle göz kapaklarını hayatının en mutlu sabahlarından birine araladı Hale

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yanağında hissettiği tatlı öpücükle göz kapaklarını hayatının en mutlu sabahlarından birine araladı Hale. Bütün bir günü ve geceyi, Akın'ın varlığının inanılmaz büyüsü altında geçirmiş olmasının sarhoşluğunu yaşıyordu her bir zerresiyle. Bütün bu olanlar bir rüyaymış gibi hissettiriyordu. Yaşanması mümkün olmayan bir masalı, düşlere aksettirip yaşadığını sanmaktan ibaretti sanki. Öylesine güzel ve öylesine Akın doluydu ki hiç bitmesin istiyordu. Akın'la beraber bu güzel anlara sıkışıp kalmak, buradan hiç ayrılmamak ve bu büyüyü baki kılmak istiyordu. Keşke bunu yapmaya yetecek gücü olsaydı.

Burada bütün dünyadan sıyrılmış gibiydiler. Birbirlerinin sıcaklığına sığınıp da yaptıkları tatlı sohbetlerden çok azı genç kadının hafızasında yer etmişti. Ama teninin tenine değdiği her bir anı, her öpücüğü, her bakışı asla unutmamak üzere hafızasının en değerleri köşesine yerleştirmişti Hale. Yüzük parmağında takılı duran muhteşem yüzük, kendisinden milyonlarca defa daha güzel anılara sebep olmuştu zihninde. Akın'la dolu saatler geçirmişti Hale. Üstelik gülüşlerinin ve iç çekişlerinin fatihi olan bu adam, ona ömrünün geri kalanını bu şekilde geçirebileceğini söylüyordu. Hale'nin sahip olmak için yanıp tutuştuğu o şeyi, aşk dolu bir hayatı sunuyordu önüne altın bir tepsi içerisinde. Böyle bir mutluluğu tasvir edemezdi genç kadın. Heybesinde kalbinden geçenleri dillendirmeye yetecek kadar güzel sözler yoktu çünkü. Böylesi bir mutluluk ancak yaşanabilirdi. Hakkıyla anlatılması mümkün değildi.

"Günaydın müstakbel karıcığım."

Sevdalısı olduğu güzel, erkeksi sesin kulaklarına dolması yüzündeki gülümsemeyi daha da genişletirken, kendisine yakıştırılan sıfat kalp atışlarını hızlandırdı. Tembel bir tavırla göz kapaklarını aralarken "Günaydın müstakbel kocacığım," diye mırıldandı. Yeni uyanmış olmanın verdiği mahmurluk, tatlı bir boğukluk olarak sesine yansımıştı. Dikkatli dinleyen biri o seste mutluluğun gizli melodilerini duyabilirdi.

"Demek uyandığında böyle görünüyormuşsun..."diye mırıldandı Akın. Sesi kendi kendine konuşuyormuş gibi kısık ve dalgın çıkmıştı. Kara gözleri büyük bir dikkatle Hale'nin güzel yüzünde geziniyor, bu güzelliği zihnine nakşediyordu.

Hale mayışmış bir şekilde gülümsemeyi sürdürürken "Nasıl görünüyormuşum?" diye sordu.

"Hmm..." Akın derin bir nefes alıp gördüğü mükemmel simayı tarif etmeye başladı. "Saçların dağılmış ve birbirine dolanmış. Gözlerin biraz şişmiş, dudaklarında öyle. Hiç makyajın yok. Sesin de biraz boğuk çıkıyor."

Hale dudaklarından dökülen bir iniltiyle sırtını Akın'a dönüp yüzünü yastığa gömdü. Boğuk ve yapmacık bir ağlama sesinin ardından "İğrenç görünüyorum yani," dedi. "Teşekkürler bu ayrıntılı tasvir için."

Akın keyifli bir kahkaha attı. Sonra uzanıp Hale'nin saçlarının arasına bir öpücük bıraktı. "Hayır," derken sesi alçak ve kıvamlı çıkıyordu. "Her sabah görmekten bıkmayacağım bir manzara gibi görünüyorsun. Muhteşemsin."

Mor BulutlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin