1.

807 65 70
                                    

Merhabalarrr
Bu benim ilk taekook hikayem olacak o yüzden çok heyecanlıyım djasksldls
Yani umarım sevilen ve okunan bir hikaye olur 🤧
İyi okumalar hepinize❤️
Hatalarım varsa falan özür dilerim şimdiden 💌





Gözlerimi söylene söylene açarken uyuşuk hareketlerde yataktan kalktım. Bugün dünyada 327. günümdü. Çoktan alışmıştım her şeye sadece sabahları okul denilen şey için uyanmak benim için hâlâ  zordu.

"Jeongguk, uyandın mı?" yerine geçtiğim insan bedeninin annesi seslendiğinde ofladım. Onlara da alışmıştım biraz. Bana  çok fazla sorun çıkardıkları zamanlar oluyordu ama hallediyordum.

"Uyandım." dedim ve kalkıp banyoya gittim. Duş alıp dişlerimi fırçaladıktan sonra odaya geçip okul formalarını giyindim. Cennetteki o güzelim kıyafetlere göre bunlar berbat ötesiydi ama yapacak bir şey yoktu.

"Kahvaltı hazır Jeongguk. Haydi sofraya gel." ofladım kesinlikle kahvaltı denen şeyden hoşlanmamıştım. Ama anne olan kişi yapmak istemediğim zaman aşırı sorun çıkarıyordu ve tartışıyorduk. İşin kötü tarafı ilk geldiğim zamanlar kafayı yiyecektim. Yerine geçtiğim beden benim tam tersim davranışları gösteriyor olduğundan  zorlanmıştım bayağı.

Masaya oturup önüme koyulan tabağa baktım. Yumurta... Üstelik haşlanmış. "Anne, yumurta yemesem olur mu?" dediğimde baba ofladı. "Jeongguk, bir senedir yumurta yemiyorsun. Önceden çok severdin, belki yersin diye  haşlamıştım." yutkundum. Bugün tartışma havamda değildim o yüzden uyum sağladım. Yumurtayı ağzıma atıp peşinden hemen ekmek koparıp onu da ağzıma attım. Hızlı hızlı yedikten sonra meyve suyunu bir dikişte içtim. Ardından gidip tekrar dişlerimi fırçaladım ve evden çıktım.

Okula geldiğimde insanlar fısır fısır bir şeyler konuşuyordu. Aslında hep böyle konuşuyorlardı fakat bugün biraz fazlaydı bu. Sanırım okula yeni biri falan gelmişti. Sınıfa girdiğimde en arka sıraya oturdum. Bir senedir burada oturuyor ve tüm derslerde uyuyordum. Ama notlarım da tam tersine çok yüksekti. Çünkü okulda uyusam da eve gittiğimde sıkıntıdan derslere sarıyordum.

İlk zamanlarda sınıfta da çok zorlanmıştım. Çocuğun hiç arkadaşı yoktu ve aşırı çalışkan bir tipti. Bunu öğretmenlerin ben en arka sıraya oturup dersi dinlemediğimde beni köşeye çekip 'Sen eskiden böyle değildin.' cümlesiyle başlayıp nasıl olduğumu defalarca kez anlatmalarından biliyordum. Neyseki yazılılardan sonra peşimi bırakmışlardı.

Sıraya kafamı koyup uyuma pozisyonuna geçmiştim. Gece video izleyeceğim diye  geç uyumuştum. O yüzden aşırı uykum vardı. Gözlerimi hemen kapattım. Birkaç dakikaya kalmaz uykuya dalardım fakat  sınıfta hissettiğim  bir kötü enerji beni rahatsız etmiş ve kafamı endişeyle kaldırmama sebep olmuştu.

Bir şeytan...

Tanrı aşkına! Burada ne arıyordu?

Gözlerim fal taşı gibi açılırken kafasını buraya çevirdiği anda gözlerimi başka tarafa çevirdim. Kesinlikle onunla göz göze gelmemem lazımdı. Yoksa baskıladığım enerjim hiçbir işe yaramaz ve gözlerime baktığı anda melek olduğumu anlardı. Bu da benim felaketim olurdu!

Enerjisi bana doğru yaklaşmıştı. Kalbim hızlanırken  sesini duymuştum.
"Hey, yanın boş mu?" bana yönelttiği soruyu sıraya bakarak cevaplamıştım.
"Dolu." dediğimde yalan söylemiştim. Hadi ama sınıftan kimse bir şey demezse gidecekti yanımdan! Yanıma asla ama asla oturmamalıydı.

"Yoo, boş orası kimse oturmuyor." Minho konuştuğunda gözlerimi ona diktim. Sert bir nefes verip güldüm sahtece. Elim ensemi kaşırken konuştum."Ah, boş diyecektim." dedikten sonra duvara doğru kaymıştım.

love with the devil // taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin