10

221 41 13
                                    

Merhabaa
Umarım çok fazla hatam yoktur.
Ah, bir de lütfen oy verin ya bir belirti gösterin okuduğunuza dair.
Yoksa ben de sınır koyacağım artık.

Neyse iyi okumalar ve iyi bayramlar şimdiden ❤️





Cama baktığımda onun bana el salladığını görmeyi hiç mi hiç istemiyordum ama maalesef ki gözlerimin gördüğü şey tam olarak buydu. Aptal şeytan camıma taş atıp beni korkutmuştu. Pencereyi açıp seslendim ona.

"Ne yapıyorsun? Defol buradan!" dediğimde kahkaha attı.

"Sence gitmek istesem burada olur muyum?" gözlerimi devirdim. O ise tüm dişlerini göstere göstere gülüyordu. Sonrasında suratı bir anda ciddileşti ve konuştu tekrar.

"Engelimi kaldırman için illa böyle şeyler mi yapmam gerekiyor? Güzellikle halletsek ya artık?" az önceki ses tonuna göre daha ciddiydi sesi. Sanki bu duruma sinirleniyor gibi bir hali vardı. Hoş, benim işime gelirdi onun sinirlenmesi.

Aptal şeytan.

"Seninle daha fazla iletişimde olmak istemediğimi daha nasıl belirtebilirim?" tam bana cevap vereceği sırada anne aşağı kattan Taehyung ve bana bakıp konuştu.

"Aa oğlum içeri gelin öyle konuşun. Hadi oğlum gel bakalım." deyip Taehyung'u eliyle içeri davet ettiğinde kafayı sıyırmak üzereydim. Odama falan gelemezdi! Hayır! Cüzdanımı ve hırkamı alıp aşağı fırladım. İndiğimde Taehyung kapıdaydı ve anne ile  tanışıyordu.

"Ah, anne biz de çıkıyorduk. Haydi gidelim Taehyung." deyip anneme fırsat vermeden kolundan tutup onunla beraber yürümeye başladım.

"Ah Jeongguk canımı yakıyorsun! Ah, ne yapacağım seninle ah! Komşular beni kaçırıyor bu -" elimle ağzını kapattığımda sinirden çıldırıyordum bu yüzden ağzına tokat atmış gibi olmuştum ve Taehyung'un gözleri kocaman açılmıştı.

"Sus artık yeter!" dişlerimin arasından söylediğim şeye omuzlarını silkerek cevap verdi. Elimi çektiğimde  eliyle ağzına dokundu.

"Dudaklarımı başka türlü acıtmanı tercih ederim. Ama bu da hoşuma gitmedi değil tabi." dediğinde gözlerimi devirdim. Sanırım bugün gözlerimi çokca devirmek zorunda kalacaktım.

"Midemin bulanmasını istemiyorum." dediğimde bakışları sertleşti.  Eh, biraz yalandan bir şey olmazdı sanırım. "Ne? Ne bekliyordun ki senden iğrenmem kadar normal bir şey yok." dediğimde gözlerini dikti gözlerime.

"Gerçekten miden bulandı mı?" ciddi ciddi sorduğunda şaşırmıştım. Normalde bunu alaycı bir ifadeyle söylemesi gerekirdi. Kaşlarım çatıldı ve ifadem sertleşti. Sinirlenmiştim açıkçası. Böyle bir soruyu ciddi ciddi sorması beni germişti.

"Ne diyorsun sen tabi ki bulandı!" diye çıkıştığımda kaşları daha da çatıldı. Sonrasında bir şey demeden yürümeye devam etti. Ben de peşinden yürüyordum.

"Hey, yoksa seninki bulanmadı mı?" sinirimi aksine alaycı çıkmıştı sesim. Bir hışımla bana dönüp yakamdan tutup kendine çekti. Bu hamlesiyle dengemi zar zor sağladım. Burnumun dibindeydi ve solukları yüzüme çarpıyordu. Çok sinirli bakıyordu gözlerime. Sımsıkı tutuyordu yakamı ve resmen burnundan soluyordu. Onu ilk defa böyle görüyordum.

Şeytan yönünü daha fazla görecektim anlaşılan.

"Öyle bir durum söz konusu dahi olamaz. Şakasını dahi yapamazsın! Duydun mu beni melek bozuntusu!" sessizdi ama resmen bağırmıştı. Söylediklerinden sonra öfkem artmıştı ve kendimi ondan kurtarmıştım. Lanet olsun ki benim midem bulanmamıştı ve bu şeytan öyle bir sinirle midesinin bulamadığını söylemişti ki gururum incinmişti. İşte şu an midem bulanmaya başlamıştı ve sinirimden ağlamak istiyordum.

love with the devil // taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin