İyi okumalar bebişler
Umarım fazla hatam yoktur ve seversiniz bölümü
( Taehyung şeytan bakın unutmayın)
Haydi görüşürüz dlaldlsşdlsşds
Şey dilenci değilim...
Yorum yaparsanız...
Gaza geliyorum da yorumla çalışıyorum ben..."Seni özlemişim. Çok özlemişim hem de." kalçamı sıkarken söylediği şeyle midem bulandı. Hayır bu kadar kötü olamazdı değil mi? O kadar da yapmazdı. Yapamazdı değil mi...
"Ah meleğim neden çırpınmaya devam ediyorsun? Böyle giderse bu gece oldukça yorulacaksın."
Gözümden bir damla yaş düştüğünde kırmızı irislerinin parladığını gördüm. İşte o zaman Kim Taehyung'un şeytanın ta kendisi olduğunu bir daha hatırladım.
"Buradan ayrılmamız lazım." dedikten sonra gözlerimi kapatıp açmamla kendimi hiç beklemediğim bir yerde buldum. Taehyung beni dünyadayken yaşadığı eve getirmişti.
Ellerini üzerimden çekince sinirlenip onu ittirdim."Sen ne bok yediğini sanıyorsun? Sen ne yapıyorsun ya?" üzerine doğru gidip ellerimle var gücümle onu itiyordum. Birkaç adım sendeliyor ama gözlerini benden çekmiyor ve o aptal surat ifadesini bozmuyordu.
"Jeongguk, sakinleş ve konuşalım." dediğinde kahkaha attım. Hatta bir tane ile de kalmadı kahkaham. Defalarca sesli kahkaha attım. Sinirim bozuluyordu. Bu şerefsiz ne konuşmasından bahsediyordu?
"Benim seninle konuşacak hiçbir şeyim yok. Senin de yok. Senin ve benim konuşacak hiçbir şeyimiz yok."
"Bak , bizim konuşmamız lazım böyle yapma." dişlerini sıka sıka söylediği şeyle sırıttım yine.
"Bak şimdi, sana bir şey daha söyleyeceğim Kim Taehyung. Biz diye bir şey de yok." dediğimde gözlerindeki o kırmızılık içimde bir şeyleri kıpırdattı.
Ne yani böyle dedim diye sinirleniyor muydu? Ne hakkı vardı ki sinirlenmeye?"Jeongguk, son kez söylüyorum. Otur ve konuşalım. Zor kullandırtma bana." derin bir nefes alıp verdim. Sakinleşmeye çalışıyordum ama asla olmuyordu. Ki saçma bir çabaydı benimki. Niye sakinleşecektim ki?
"Bana bak şeytan bozuntusu. Zaten buraya zorla geldim. Cennet'e nasıl girdin hiçbir fikrim yok ama ben yuvama geri gidiyorum." deyip kanatlacağım sırada bedenimde yoğun bir ağrı hissettim. Gözlerinin kırmızılığı parlıyordu odada. Beni enerjisiyle bu hale getiriyordu. Sayısız küfürler ederken olduğum yere çöktüm. Kanatlarım bile acıyordu. Gözümden istemsiz bir yaş aktığında sırıttım. Bu ilk değildi.
Kim Taehyung beni yine ağlatıyordu.
Taehyung yanıma gelip beni kucağına aldığında kıpırdayamıyordum. İçinde bulunduğum durumdan hiç hoşnut değildim. "Benim en güçlü şeytan olduğumu unutuyorsun. Seni uyarmıştım meleğim." kulağıma fısıldadığı o kelimeyle gözlerimden akan yaşlar çoğaldı. Sinirimden ağlıyordum acımı da unutmuştum. Ne kıpırdayabiliyordum ne konuşabiliyordum.
Beni yatağına yatırdığında yutkundum. Ödüm patlıyordu. Bana bir şey yapmazdı ama benim güvenimi o kadar kırmıştı ki ondan her şeyi bekliyordum. Buradan ölü bile çıkabilirdim. Belki kanatlarımın her bir parçasını tek tek yolardı. Belki derimi yüzerdi. Tüm bunlara ihtimal vermeme izin vererek beni zaten paramparça etmişti bile. Bunu bu durumda daha çok hatırlayıp buna maruz kalmak, canımı bedenime verdiği acıdan daha çok yakıyordu.
"Nefret ediyorum senden. Anladın mı nefret ediyorum. Ne yaparsan yap. Ne dersen de. Senden nefret etmeye devam edeceğim ben anladın mı? Boşa uğraşıyorsun." zar zor konuşabildiğim halde içimdeki kini kusmak beni rahatlatmıştı. Suratındaki o ifadeyi görmek beni keyiflendirmişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love with the devil // taekook
FanfictionCennetten yaptığı bir hata sonucu insan bedeninde dünyaya sürgün edilen melek Jeongguk ve cehennemden ceza alıp dünyaya gönderilen şeytan Taehyung. "Senin melek olduğunu anlamayacağım mı sandın?"