2

5.1K 259 18
                                    

Eve -Paradise-K'nın birlikte yaşadığı yere, o salak kızın tam yan tarafımda oturduğu evimize gelmiştik. Deli gibi yorgunduk. Bir çoğumuz odasına gidip aileleriyle konuştu ya da direk yatağa girip uyudu. Ben ise ... O salak kızın Korece'sini hazırlıyordum.

Klavyeyi İngilizce haline getir. Korece alfabesini, yazılış şeklini ve kurallarını, sayılarını, okunma ve konuşma tarzının hepsini yazmış, uykumun gelmesini bekliyordum. Toplam 25 sayfa kağıdım o kız için gitmişti.

Peki ya beğenmezse? Yani gösteriyi ... Nasıl olur da bir özel gösteriyi beğenmez ki? Bir hayranımıza özel gösteri yapsak kafayı yerdi. İşte onları bu yüzden çok seviyordum.

'' Artık uyusana. O kızın senin anlattığın kadar kaba ve salak olacağını sanmıyorum. Kısacası senin düşüncelerine zıttım! '' dedi yatakta telefonuyla oynayan HYO. Hyung.

'' Dün görseydin keşke. Bana katılırdın! '' dedim

'' Bana kızı anlat!'' derken yatakta oturmaya başladı HYO.

'' Uzun kahverengi saçları ve kahverengi gözleri var. Hyunshik Hyung boyunda, zayıf. Uzaktan bir Amerika vatandaşı fakat yakından bir Koreli. Sevimli ama aynı zamanda da aptal! '' biraz durdum. Dediklerimde haklıydım. Kısa ve aptaldı. Ama yanlış olan bir şey vardı.

'' İngilizce konuşuyor ve sürekli ama sürekli bana laf çarpıyor. '' dedim. Bir önceki sözlerimi düşündüğümde o kıza sevimli mi demiştim? O sevimliyse...

'' İngilizce konuşması problem değil. Hepimizin az çok İngilizce 'si var. Ayrıca herkes senin kadar sırık olacak değil. '' dedi HYO Hyung. Bana laf çarptı. Sırf onun hakkı olan eti yediğim için bana kızıyordu.

O eti yiyene kadar salonda HYO. Hyung beni 10 tur koşturmuştu. Asıl benim ona kızmam gerekti ama o sevimli çocuğa kızamıyordum.

'' Yat artık! '' dedi HYO. Başımla onaylayıp pencereyi kapatmaya gittim. Yan ev tamamıyla karanlıktan ibadetti. Hiçbir ışık ya da orada yaşayan bir insan belirtisi vardı. Sadece karanlık.!!

Sabaha zorlukla gözlerimi açtım. Ilık bir duş alıp saçlarımı özenle yaptım. Yine yakışıklıydım. Dans ederken giyeceklerimi giyip dün hazırladığım Korece dosyasını aldım. Tükenmez kalemimi masanın üstünden alıp dinlemesi ve izlemesi için Kore'ye ait müzikler, diziler ve filmler yazdım. HYO. Hyung erkenden gitmişti bile. Aslında evde sadece ben vardım. Uyuz uyuz yan evin kapısına doğru yürümeye başladım. Kapısına vurmaya başladım. Uyanmamış ya da duymamış gibi davranıyordu.

'' Sıska insan aç şu kapıyı! '' diye bağırdım. Cevap yoktu. Omuz silkip ramen dükkanına doğru yürümeye başladım. %100 oradadır. Bayan Min'den başka kimse ama kimse ile yakın bir iletişim kurmuyordu. Aslında kimse ile yakın iletişim kurmuyordu. Asosyal miydi?

Tahmin ettiğim gibi kız ramen dükkânındaydı ve daha adının ne olduğunu bilmediği malzemeleri doğruyordu. Kapıyı açıp içeri girdim.

'' Abla bunlar ne? '' diye sordu.

'' Onlar ramen malzemesi görmüyor musun? '' diye tüm konuşmanın içine girdim. Kafasını kaldırıp bana dik ve dik bakmaya başladı. Daha sonra da ismini bilmediği- bende bilmiyorum- malzemeleri doğramaya devam etti. Derin bir nefes alıp

'' Seni kısa insan. Dün söylediğim şey için özür dilerim! Bilmiyordum! '' dedim. Elindeki işi bırakıp bana baktı. Dün ağlamaktan gözleri hafif şişmişti fakat tam bir bebeğe benziyordu. Sevimli ve aptal.

'' Demek özür dilemeyi de biliyormuşsun. '' dedi. Ne sanıyordu bu beni. Tabi ki biliyordum

'' Evet tüm ciddiyetimi bozdun kısa insan. '' diye karşılık veridim. O sırada Bayan Jan Min 'in bizi izlemeye başlamıştı.

Famous Love ✔ | KaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin