'' HYO. Oppa ... Soğanları ben doğrarım. Küçük küçüktü değil mi? '' dedim masum bir içtenlikle. Başıyla onaylayıp Kran Oppa'nın yakmaya çalıştığı ateşin yanına gitti. Bir anne gibiydi adete, Hoon Oppa'nın yerini kapmıştı. Hoon Oppa ise sürekli bizi korkutacak, ıslatacak, yoracak işler buluyor ve not alıyordu. Herkes biliyordu eğlenmek istediğini ama fazla yoruyordu bizi.
Onun yüzünden buz gibi olan suya girdim. Denize... Hem de yüzme bilmeden... Bana sarılan Bae olmuştu- ve bu fazla güzeldi ama o suya az daha girseydim ya da dalgalar yüzünden Kran Oppa'nın bulunduğu yere kadar gitseydim belki şu an hastanede olabilir ya da
'' Ah! '' diye çığlık attım birden. İşaret ve orta parmağımı bıçak ile kesmiştim. Kanıyordu ve fazla canım yanıyordu.
'' April! '' diye yanımda biten Oppa'ların hiçbirine bakamadım. Salaklığımın acısını çekiyordum ve gerçekten derin bir kesim yapmıştım. Shin ve Cihoon Oppa'lar elimi tutup bir sandalyeye oturttular ve pansuman yapmaya başladılar. Çığlık atmamak için diğer elimle saçımı çok sert tutuyor bazense çekiyordum.
Hoon Oppa endişe ile yanımda duruyor ve benim yaraya bakmamamı sağlıyordu. Minki, Haniel Oppa ve Bae tam karşımdaydılar ve hiç olmadıklarından daha endişeliydiler. Özellikle de Bae! Onu kan tutmasına rağmen bana ve kesik, kanlar içinde olan parmaklarıma bakıyordu. Korkumu ve acımı azaltıyordu.
'' Sakar şey! '' diye azarlamaya başladı HYO. Oppa beni. Namkyu Oppa ise onun ağzını kapatıyor ama HYO. oppa onun elinden her zaman kurtuluyordu.
'' Bu kadar sakar, dalgın olduğunu bilseydi seni sadece telefondan tariflere bakman için işe alırdım. '' dedi ve Hoon Oppa'nın olduğu yere geldi.
'' Kötü kesmişsin! Sakar şey seni! Pazartesi günü okulun açılıyor ve sen elin sargılı gideceksin! Aferin sana!''
'' Oppa! '' dedim sızlanarak. Bu şekilde söylendiğim de bana kızamıyordu. Huyunu biliyordum oppamın.
'' Sakar şey! '' dedi ve bana sarıldı. - Söylemiştim! -
'' April! Elini kullanma ve yatmadan önce Shin sana yüzde yüz pansuman yapsın! Biraz daha derine gitseydin parmak diye bir şeyin olmayacaktı! '' dedi Cihoon Oppa! Minnettar olarak ona gülümsedim ve parmaklarıma bakınmaya başladım. Gerçekten kötü kesmiş olmalıyım ki kalın bir sargı bezi ile sarılıydı. Elim iğrenç görünüyordu ve ben kendime kızıp duruyordum.
Soğuk havayı fazla çekince beynim dondu her halde... Kim elinde bıçak ile bir şey doğrarken başka bir şey düşünür ki? Sadece ama sadece ben. Herkes kendi işine döndüğünde ben kenara fırlatılmış eski oyuncak ayı gibi duruyordum. Dolaşmak istiyordum ama tek başına sıkılmaktan korkuyorum.
En iyisi olarak telefonumu, kulaklığımı alıp kamp alanından ayrıldım. Kimse gittiğimin bile farkına varmamasını dileyerek ormanda dolaşmaya başladım.
Bu sefer Hoon Oppa'nın bana kızmamasını dileyerek koca ağaçların arasından geçip müziğin sesini açtım ...
Yine Paradise dinliyordum ... Ve Paradise sayesinde tekrar aşkı hatırlıyordum.
Bu kez fazla slow olmayan, biraz hareketli olan ama sözleri ile insanı allak bullak eden bir şarkı. Paradise'dan Lucky ...
- Aynı ülkede doğmuş olmak.
Aynı dili konuşuyor olmak.
Çok şanslıyız, çok rahatlatıcı.
Aynı ülkede doğmuş ve zorda olsa aynı dilde konuşuyorduk. Peki kendimi şanslı saymalı mıydım? Onu gerçekten seviyor muydum? Bunu bile bilmezken kendimi nasıl şanslı sayabilirim ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Famous Love ✔ | Kai
Roman d'amourSadece saklamam gereken bir sır ile yaşamam gerekirken hayatın zorluklarına bir adım daha atmıştım . Nereden çıktın seni sersem ? Neden beni buldun ve tanıştırdın hayatınla ? Sadece sakla sırrı .. Böylece güvende olursun .. @-xoxo-kk...