''Peki şimdi ne yapacağım?''
Başını elindeki kağıtlardan kaldırıp bana baktı. Bakışları aynen şunu söylüyordu: Ne kadar sorunlu bir kızsın sen böyle.
Üzgünüm 'sorunlu' olmak konusunda yapabileceğim bir şey yok. Ben de istemiyorum bunları yaşamayı ama hayat hepimizin önüne engeller koyuyor.
''Hmm doğru mu anlamışım bir bakalım. Doruk ailene ilişkinizden bahsetmek istiyor ama sen, ailen buna karşı çıkar diye istemiyorsun. Doruk'ta sen söylemezsen ben söylerim diyor öyle mi?''
''Aynen öyle.'' diyerek onayladım psikoloğumun söylediklerini.
''Bence ailen bunu senden duymalı Doruk'tan değil." dediğinde ona hak verdim.
Ardından sözlerine devam etti.
"Peki sen neden söylemekten bu kadar çekiniyorsun Günce?''
Hadi ama, cidden mi?
"Ne diyeceğim ki onlara? Anne, baba ben hala Doruk'a aşığım ve biz takılıyoruz. O benim sevgilim değil ama bazen öpüş-"
Son anda kendimi durdurdum. Ve söylediğim son kelimeden dolayı utandığımı farkettim. Daha sonra bozuntuya vermeden devam ettim.
"Yani demek istediğim şu ki sevgili bile değiliz. Gerçi sevgili olsak belki daha büyük sorun çıkardı. Çünkü babam Doruk'u hiç sevmiyor."
"Sence neden sevmiyor?"
"Bilmiyorum..sanırım Doruk'un beni üzeceğini falan düşünüyor olmalı."
Dirselerini dizlerinin üstüne koyup bana doğru eğildi.
"Ailenden bunu sonsuza kadar saklayamazsın, biliyorsun değil mi?"
diye sordu. Bende oturuşumu onunki gibi yaparak "Aslında saklayabilirim." dedim. Söylediklerime tebessüm ederken arkasına yaslandı.
"İstersen ailenle ben konuşabilirim."
"Hayır hayır.. yani gerek yok. Ben doğru zamanı bulduğumda onlara söyleyeceğim."
"Tamam, bu konuda sana ısrar etmeyeceğim."
Ayağa kalkıp pencereden dışarı baktı. Bende bu sırada çantamdaki 'acil durum aynası'nı çıkarıp kendimi incelemeye başladım.
Kendini beğenmiş biri değilim ama çirkin olduğumu düşünmüyorum.
Peki ya Doruk? Acaba o beni beğeniyor mudur? Ona göre güzel miyim acaba?
"Benimle paylaşmak istediğin başka bir şey var mi Günce?"
Sorusunun üzerine bakışlarımı aynadan alıp Eray'a yönlendirdim.
"Olmaz olur mu hiç. Tabiki var."
O pencereden uzaklaşıp yerine otururken bende tekrar aynadaki yansımama baktım.
Gözlerimi inceledim bir süre. Yeşil olmaları hoşuma gidiyordu.
Doruk'un gözleri de maviydi zaten. Yani bu demek oluyor ki ilerde bir mucize olurda biz evlenirsek ve çocuğumuz olursa renkli gözlere sahip olacaktı.
Tamam kahverengi de bir renk ama benim renkli derken kasteddiğim şey mavi ya da yeşil olması.
Her neyse, beni anladığınızı umuyorum.
"Dinliyorum."
Aynamı çantamın içine fırlatırken " Akın." dedim.
"Sorunum Akın'la ilgili."