Çağla..
Bu kız her şeyi berbat etmek zorunda mıydı?
En olmadık zamanlarda karşıma çıkıyordu ve bütün anı bozuyordu.
Tıpkı dün akşam yaptığı gibi.
Birden karşımıza çıkmıştı ve Doruk'la aramızdaki büyüyü altüst etmişti.
Partide onunla karşılaştıktan sonra yalnız kalamamıştık.
Çağla'yı orada gördükten sonra eve dönmek istemiştim ama onu Doruk'la yalnız bırakmak istemediğim için bunu yapamamıştım.
Bu yüzden geceye Çağla'yla devam etmiştik.
Dinlediğim şarkı bittiğinde otomatik olarak diğerine geçmiştim.
Şarkı dinlemek iyi geliyordu. En azından daha az sinirleniyordum.
"Günce."
Birinin seslendiğini duyduğumda kulaklığımı çıkarıp arkama baktım.
Seslenen kişi Efe'ydi.
"Naber güzellik?" diye sordu saçlarını kaldırırken.
"Günaydın Efe."
"Hızlı yürüyelimde bir an önce aşkımı göreyim."
"Yesinler senin aşkını. Ne zaman ayrılacaksınız lan siz?" diye sordum.
"Tövbe de kız." diye cevap verince istemsiz olarak güldüm.
"Tövbe."
"Hah şöyle. Esas siz ne zaman çıkacaksınız?"
"Bu gidişle asla çıkamayız."
"Umutsuz vaka."
Başımla onaylayıp tekrar kulaklığımı taktım. Yol boyunca bir daha hiç konuşmadık.
Okula girdiğimizde Efe zaman kaybetmeden Melis'in yanına gitti.
Saate baktığımda zilin çalmasına 20 dakika olduğunu gördüm.
Sınıfa gitmeyip arka bahçeye doğru yürüdüm. Kimsenin olmadığını gördüğümde cebimden telefonu çıkarıp mesaj yazdım ve Akın'a gönderdim.
"Arka bahçeye gel."
Telefonu tekrar cebime koyduktan sonra Akın'ı beklemeye başladım.
Çok geçmeden geldi zaten Akın'da.
"Ne oldu?" diye sordu merak eder bir şekilde.
Doruk'a söz vermiştim Akın'la konuşmayacağım hakkında.
Ama böyle duramazdım, o mesajın hesabını soracaktım.
"Ne mi oldu? Bir de soruyor musun?"
"Uğraştırma beni Günce lütfen. Neden çağırdığını söyle."
"Neydi o attığın mesaj?"
"Ne varmış mesajda?" diye ukala bir şekilde sordu. O kadar alaycıydı ki..
"Amacın neydi söylesene. Ne kadar çirkin bir yakıştırma yaptığının farkında mısın?"
"Doruk'un sana yaptığı yakıştırmalardan alışıksındır diye düşündüm."
Doruk, Akın'a telefonda bizim yattığımızı ima etmişti. Evet bunu hatırlıyorum. Ve Doruk bunu söylediğinde ona da kızmıştım. Fazlasıyla. Hatta bir süre konuşmamıştık.
Ama sonuçta o Doruk'tu.
"Ne diyorsun sen ya?" diye sordum sesimi iyice yükseltip.
"Ne yapacaktım Günce? Sessizce durup beni terkedişini mi kabullenecektim?"