Okula her zamankinden erken gelmiştim. İlk dersin başlamasına nerdeyse kırk dakika vardı.
Şimdi siz "Oha mal mısın? O kadar erken gelinir mi?" diyeceksiniz. Ama benim yerimde olsaydınız emin olun böyle düşünmezdiniz.
Evden çıkmadan önce Doruk'a mesaj atıp okula erken gelmesini söylemiştim. Tabiki de mesajıma cevap vermemişti ama beklemeye değer.
Okulda hocalar ve görevlilerden başka kimse yoktu. Mantıklı olanda bu zaten. Kim kırk dakika erkenden gelir ki! Cevap veriyorum: Doruk'a söylemesi gereken bir şeyi olan, bir adet Günce.
Dün eve gittikten sonra kendimi yatağa atıp uzun bir süre düşünmüştüm.
Acaba söylemeli miyim? Söylememeli miyim?
Doruk'tan bir şey saklamak istemiyordum ve bunu başkasından öğrenmemeliydi. O zaman daha çok kızardı bana. Bu yüzden söylemeye karar vermiştim.
Aslında arayıp söyleyebilirdim. "Eski sevgilimle akşam yemek yiyeceğim, ailem Akın'ı çok sevdi. Sürekli zaman geçirmemizi istiyorlar bu yüzden onunla daha sık görüşeceğim."
Sonra da Doruk o telefonu Akın'a yedirirdi. Akşam yemeği olarak.
Acaba mesaj mı atsaydım.
"Slm cnm nbr? Bn iiym. Akşm bnm eski svgilm glck. Snra grşrz. Ok bb "
Nasıl böyle saçmalayabiliyorsun Günce? Anlatsana biraz.
Bir kere ben asla sesli harfleri kullanmadan mesaj yazmam ki.
Her neyse. Sonuç olarak en iyi çözüm yüz yüze söylemek.
"Uykumu yarıda böldüğüne göre umarım mantıklı bir sebebin vardır."
Başımı sesin geldiği yöne çevirip, onun karşıma oturuşunu izledim.
Açıkçası gelmesi beni şaşırtmıştı. Mesajima cevap verme zahmetinde bile bulunmadığını düşünürken, o uykusunu yarıda kesip okula gelmişti. Hemde ben istediğim için.
"Günaydın." dedim uykulu gözlerine bakarken. Uykulu olmaları bir şey değiştirmiyordu, hâlâ mavinin en güzel tonuydu.
"Günaydın mı? Daha horozlar bile uyanmamıştır. Okul zaten yeterince erken başlıyor, bu yetmezmiş gibi bir de sen daha erken çağırıyorsun."
'Doruk Hakkında Bilgiler' listeme yeni bir madde daha ekliyorum.
* Uykusu bölündüğünde sinirli oluyor.
"Üzgünüm." diye mırıldandım sadece. Sanırım bu sefer haklıydı. Kim okula erken gelmek isterdi ki? Gerçi eğer Doruk beni çağırmış olsaydı ben heyecandan uyuyamazdım bile.
"Her neyse, neden çağırdın?"
Bunu birden söyleyemezdim. Vereceği tepkiden korkuyordum. Eğer birden söylecek olsaydım neden bu kadar erken çağırayım ki?
"Zaman geçiririz diye düşünmüştüm."
Ellerini saçlarının arasından geçirip nefesini sesli bir şekilde dışarı üfledi.
"Zaman geçiririz öyle mi?" diye sordu. Başımla onayladım.
"Çok az takılıyoruz diyen sendin." diyerek savundum kendimi.
"Evet." dedi. "Bendim. Seninle daha fazla zaman geçirmek istediğimi söylemiştim." Biraz durdu ve kaşlarını çatarak başka bir soru yöneltti. "Söylesene Günce, neden bunu okulda yapıyoruz?"
Upss!
Ben cevap vermeden o konuşmaya devam etti. "Eğer birlikte zaman geçireceksek, bu yer okul olmamalı. Okulda yeterince görüşüyoruz zaten."