Her şey yolunda gidiyor bir süredir. Doruk'la bir sorunumuz yok. Melis ve Efe mutlular. Arkadaşlarımla aram iyi.
Bu normal mi? Her şeyin bu kadar yolunda gitmesi..bilmiyorum buna alışık değilim. Ve bu durum endişelenmeme sebep oluyor.
Sanki biri çıkacakmış ve her şey bozulacakmış gibi. Ve o anın gelmesini beklemek kötü hissettiriyor.
Belki de bu konuyu psikoloğumla konuşmalıyım. En azından iyi hissetmemi sağlayabilir.
Telefonum titrediğinde cebimden çıkarıp baktım. Aptal tanıtım mesajlarından biriydi. Çok sinir bozucu bir şey bence. Mesaj geliyor,heyecanlanıyorsun, acaba sevdiğim çocuktan mı geldi diyorsun bir bakıyorsun tanıtım mesajı. Sonrasında mesajı gönderene küfürler falan filan.
''Ne tür bir mesaj yine?''
Geldiğini farketmediğim için sesi beni ürkütmüştü.
''Sadece tanıtım mesajı.''
''Pekala, sana inanıyorum. Bu yüzden mesaja bakmayacağım.''
Bana inanıyor.Bu iyi bir şey. İlerleme var. Kesinlikle.
"Tek başına oturup ne yapıyorsun böyle?" diye sordu gelip yanıma otururken.
"Hava alıyorum." dedim. Ve endişeleniyorum diye geçirdim içimden.
"Bir sorun yok değil mi?" diye sorduğunda 'Acaba var mı?' diye düşünmeden edemedim.
"Hayır."
"O zaman neden üzgün görünüyorsun?"
"Üzgün değilim." dedim bakışlarımı ondan ayırırken.
"Günce, benden asla bir şey saklama."
"Saklamıyorum."
"Günce." dedi e harfini biraz uzatarak. Bu sefer ona baktım ve "Hiçbir şey saklamıyorum Doruk." dedim.
Yerimden kalkıp "Sınıfa gidiyorum ben." dedikten sonra yürümeye başladım.
Arkamdan geldiğini biliyordum. Adımlarını hızlandırıp yanıma gelmiyordu, arkadan yürüyordu.
Çok geçmeden "Kıvırtmadan yürü." dedi otoriter bir sesle.
"Kıvırtmıyorum zaten." diye karşılık verdim durup ona döndükten sonra.
"O zaman neden o kalçaların bir sağa bir sola gidiyor?" Söylediği cümle utanmama neden olurken "Sen benim kalçalarıma mı bakıyorsun?" diye sordum.
"Evet." dedi gayet sakin bir şekilde. "Ve başkalarının bakmaması için kıvırtma."
Bir şey söylemeden arkamı döndüm ve sırf Doruk'a gıcıklık olsun diye kıvırtarak yürüdüm.
Bu sefer arkadan yürümek yerine yanıma geldi ve belimi kavrayıp kendine çekti.
"Sözümü dinlesen ölür müsün?" diye sordu.
"Emir vermesen ölür müsün?" diye sordum bende ona.
Cevap vermedi tabiki.
Merdivenlerden çıkmaya başladığımızda "Soluma geç." dedi.
"Ha?" diye sordum istemsiz bir şekilde.
"Orda erkekler var, sol tarafa geç."
Bütün erkeklerin de gözü bendeydi sanki.
Nefesimi dışarı üfledikten sonra dediğini yapıp sol tarafa geçtim.
Sınıflarımızın bulunduğu kata geldiğimizde "Sonra görüşürüz." deyip kendi sınıfıma doğru yürümeye başlayacaktım ki Doruk bileğimi kavrayıp "Görüşelim o zaman." dedi ve çekiştirmeye başladı.