Vurulduğum anın etkisini yavaş yavaş üzerimden atmıştım. Dikislerimde alınmıştı. Artık daha rahattım. Cemil Efendi de çoktan hapse girmişti. Olayın üzerinden iki hafta geçmişti. Ayaz la artık daha iyiydik. En azından geceleri birbirimize sırtımızı dönmüyorduk.
Yine her sabah yaptığımız gibi işe gitmeye hazırlandık. Ama bugün farklıydı. Bugün benim doğum günümdü. Ayaz ın bilmemesi çok doğaldı. Bende onunkini bilmiyordum. Kutlama felan da benim pek tarzım değildi. O yüzden çok önemsemiyordum.
Tam odadan cikacakken telefonum çaldı. Arayan ablamdi. Ayaz kapıda beni bekliyordu ben de telefonla konuşa konuşa yanına dogru ilerledim. Ablam " Canım kardesim 23. yaş günün kutlu olsun. İlk kutlayan her zaman ki gibi ben olmak istedim. Uyandırmadım di mi?" dedi. Sesi çok neşeliydi. Bende neşeli olmaya çalışarak "Hayır abla uyanmistik zaten. Evet yine ilk kutlayan sensin teşekkür ederim.Yaslaniyorum" diyip güldüm. Ayaz hala yanımda konuşmayı bitirmemi bekliyordu. Sırayla annem babam ve abilerimle konuşup en sonunda telefonu kapatabilmistim.
Ayaz merakla yüzüme bakıyordu. Belli ki açıklama bekliyordu. Ben de "Annemler dogumgunumu kutladilar. Hadi geç kalicaz" dedim. Aşağı doğru yönelirken kolumdan tutup "Bir dakika madem doğum günün niye bana soyledmedin. Birseyler yapardık" dedi. "Gerek yok Ayaz. Sevmem ben öyle şeyleri"
"Saçmalama birlikte gecirecegimiz ilk özel günümüz.Ben akşama kadar biseyler ayarlarim. Ayaz Ağa ayarlıyor hayır deme gibi bi şansın yok" diyip göz kırptı. Bende kabullenmek zorunda kaldım.
Şirkete geldiğimiz de Ayaz odasına bende revire gittim. Iki saat sonra Ayaz dan mesaj geldi.
Öğle yemeğinde arabanın orda ol. Ne yapacağımızı buldum.
Merak etmiyo değildim. Ama aksine Ayaz ın bu tavırlarına sasiriyordum. Hastanede ki konusmamizdan sonra bi kere bile Kübra lafı geçmemişti aramızda.
Ayaz ın söylediği vakitte çantamı alıp arabanın orda beklemeye başladım.Onu beklerken karşıdan gelen sekreterini farkettim.Bana doğru geliyordu.Suratında kendine fazla güvenen egoist bi ifade vardı. Allah tan bugün guzel giyinip makyajımı da her ne kadar Ayaz dan bi ton laf isitsem de güzel yapmıştım. Yanıma iyice yaklaşınca çarpık bi gülümseme ile "Merhaba Leyla Hanım" dedi. Bu konuşma hic iyi olmayacak gibi bi his vardı içimde.
"Merhaba Cansu"
"Geçmiş olsun diyemedim size hiç vaktim olmadı Ayaz beni çok yoruyo"
"Ayaz Bey!" demistim vurgulayarak. Ama kızın yüzünde ki ifade yüzünden saçlarına yapismamak için çok zor tutuyordum kendimi.
"Kusura bakmayın Leyla Hanim Ayaz böyle istedi. İki günlük hanimaga ayakları bana sökmez. Kübra giderken Ayaz ı alamadiysa sende alamayacaksin" sesi ciddilesmisti ve beni bariz tehdit etmişti. Iki günlük hanimaga haa.
"Kendine gel Cansu sen benim kocam için çalışıyorsun. Onun ayak işlerini yapıyor olman ona bey dememeni gerektirmiyo.Beni tehdit etme iki günlük hanimaga olabilirim ama yapacaklarimi 1 asırlık hanimaga ogretemez sana. İşini seviyorsan karşıma bi daha sakın boyle gelme" dememle kız ağlamaya başladı. Daha demin ki cirkef sirret kız gitmiş. Yerine süt dökmüş kedi gibi bi kız gelmişti. Bunun sebebini Ayaz ın elini belimde hissedince anladım. Ayaz kızdan özür dileyip gitmesini söyledi. Ne diye o kızdan özür diliyordu.Ön kapıyı açıp binmemi bekledi. Gözlerinden ateş fışkırıyordu. Arabaya binince "Naptigini sanıyorsun sen Leyla" diye bağırdı. Inanmiyorum suçlu ben olmuştum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMUŞ BİR MASAL
RomanceHerkesi herşeyi yıkmayı başaran bir töre yanlış insanları esir almış adetler. İnsanların gizli kalmış yüzleri içerisinde alevlenmeye çalışan sade bir aşk. Gerçek dünyaya açılan bir töre kitabı. Keyifli okumalar.