-BÖLÜM 20-

78 6 2
                                    

Ayaz hala öylece suratıma bakıp duruyordu. Diyeceklerimi kafamda toparlamaya çalışıyordum. Ama hemen devam etmem gerektiğini farkettim. "Ayaz karşına çıkamadım çünkü bildiklerimden emin olmam gerekirdi. Maraz olayı Sıla olayı bana çok ağır geliyordu. Tüm gerçekleri öğrenip tüm taşlar yerine oturduğunda ben hastaydım yani çok fazla şeyi düşünmek zorunda bırakılmıştım. İnan bunları her dk sana anlatmak istedim. Bir yıl boyunca karşına çıkıp Ayaz ben saklanmadm saklanmak zorunda bırakıldım demek istedim. Ben senin kadar ağır şeyler yaşamadım. Daha önce ölüm görmedim kaybetme korkusu yaşamadım ta ki seni sevene kadar. Ama bunları öğrenmen lazım. Ayaz gerçek annen Hatun Ana değil. Gerçek annen Ayşe Teyze babanda Ali Amca...." Daha fazla konuşmama müsaade etmemişti Ayaz bunu da kahkaha atarak yapmıştı. Şaşırmıştım ne olduğunu düşünüp idrak etmeye çalışıyordum. Büyük ihtimal kısa çaplı bir ok geçiriyordu. "Ayaz kendine gel. Yapma kurbanın olayım. Yarın bunların hepsini Maraz anlatacaktı. Her şeyi engelleyebiliriz yani aşiret olmadan aile arasında çözebiliriz her şeyi. Sana da Hatun Ana ya da zarar gelmesin yalvarırım. Ben bir yükü daha kaldıracak kadar güçlü değilim. İstersen bir daha suratıma bakma sakladı...." tam konuşurken beni susturup lafa girdi. "Sen nasıl bir kadınsın ya ? Acı çektin bir tehdit altında yaşayıp aylarca gizlendin sırf ben üzülmeyeyim diye saklandığın yerden hayatımı çözdün. Leyla sen bana ayrı hayatlarımıza dönelim diyorsun ama ben bu kadar şeyi nasıl kaldırıcam tek başıma bunu hiç düşünüyor musun? evet şu an çok kötü durumdayım ama anladım ki tek gerçek hayatımdaki senmişsin. Hayatıma Leyla olarak girdin hala aynı Leyla sın. Gitme nolur sende başını alıp gitme yardım et bana" Ayaz ı son aşiret tolantısından beri ilk defa bu kadar yıkık perişan görüyordum. Yapamazdım. Gidemezdim. Öylece yapayalnız sorunlarıyla tek başına bırakamazdım. Hayat Ayaz a ok fazla sorumluluk yüklemişti. Son kez yardım için elimi uzatacaktım. "İstersen Maraz ı bulmakla başlayalım işe. Ya da aşiret toplantısını durdurmakla." Ayaz yüzüme baktı. Gözleri kıpkırmızı dolu doluydu. Ağlamak istiyor gibiydi ama ağlayamıyordu. Ellerimi uzatıp ellerini tuttum. Başını göğsüme yaslayıp saçlarını okşadım. Ağla Ayaz ağla dedim aslında. O da sözümü dinleyip akmasına izin verdi belkide bir yıldır hapsettiği gözyaşlarının.

Ne kadar süre o şekilde durduk bilmiyorum. Ayaz ın telefonun sesiyle irkildik ikimizde. Ayaz arabaya geçip telefonunu açtı. Bende kendimi toparlayıp arabaya bindim. Ayaz telaşlanmıştı. ne ben soru sordum ne de o bir şey söyledi arabayı sürmeye başladı. Ayazların konağın önüne gelmiştik. Kendi indikten sonra kafasını uzatıp "gel benimle" dedi. Sözünü dinleyip arabadan indim. O önden gidiyordu bende arkadan pış pış takip ediyordum. Konağa girdiğim anda tüm yaşadıklarım gözümün önünden geçti. Başıma bir ağrı saplandı. Genelde geçmişe dair bir şeyler hatırladığımda bu ağrı aksediyordu. Avluya yaklaştıkça Maraz ın bağırışlarını duyuyordum. Kıyamet çoktan kopmuştu bile. Saate gözüm çarptığında 23:00 dı. Ayaz dahada hızlandı bende dikkatimi toplayıp hızlandım. Avluya geldiğimizde iki tane adam Maraz ı kollarından tutmuş oraya buraya saldırmasına engel olmaya çalışıyordu. Hatun Ana ve Ahmet Baba koltukta başları önde oturuyordu. Ayşe Teyze ve Ali amca da yere oturmuş ağlıyorlardı. Daha sonra Sıla nın ve bebeğin ortalarda olmayışı dikkatimi çekti. Maraz hayatımı çaldınız diye bağırıp duruyordu. belli ki zil zurna sarhoş olup aşiret toplantısını bekleyememişti. Ayaz en sonunda "YETER! KES SESİNİ. BU AKŞAM HERKES HAYATINA KAVUŞACAK MERAK ETME DEDİ." Herkes sakinleştikten sonra hepimizz bir yerlere oturmuş birinin konuşmasını bekliyorduk. Sessizliği Ayaz bozdu.

"Nerden başlasam bilmiyorum. İçimde kaç tane ihanet kaç tane acı var sayamıyorum. Ama hepiniz susun beni dinleyin sonra çözelim istiyorum her şeyi. Ben Ayşe Teyze nin ve Ali Amcanın oğluyum Maraz kardeşim. Ana çocuğun olmadı değil mi? beni evlatlık alıp kumadan kurtuldun. Eyvallah kendince çözüm buldun. Baba ya sen bunu gururuna nasıl yedirdin. Her şeyi bir kenara bıraktım. Ana Kübra yı bile bile ölüme sürdün. Leyla yı aylarca saklanmaya mecbur ettin. Senin oğul sevgin bu muydu? Sen kendin daha aşirete bi çocuk veremezken benim çocuğum için kaç tane insanın canını yaktın. Ben bu saatten sonra aşiretten aşağı inemem. Benim ve geri de kalan herkesin sonu olur.Maraz bu evde kalmaya başlayacak kimse bilmesede benim kardeşim muamelesi görecek bu evde gerçek anamla babamda çalışmayı bırakıp eve söz sahibi olaccaklar. Bugünden sonra da bu konuyu konuşanın canını yakarım." diyip ayağa kalktı o sırada söze tekrar başlayıp "Ha şunu da bilin ki gerçek anam babamı atalarım kabul ettim bu saatten sonra. Her ne kadar bu yaşa gelene kadar sizin çocuğunuz olduğumu düşünsemde ben sizin kadar gaddar değilim" dedi. Bende ayağa kalkıp Ayaz ı takip etyim. Hatun Ana dışında herkes karardan memnundu. Bende dahil. Ama Sıla hala ortada yoktu. Ayaz ı takip ederken eski odanın önüne geldiğimizi farkettim. Ayaz durdu. Dönüp "senden sonra kimse girmedi bu odaya" dedi. Yani Sıla bu odada kalmamıştı. İçim rahat bir şekilde kapıyı açıp içeri girdim. anılar yine kafamda canlandı. Ama bu sefer çok ağırdı. Baş ağrım dahda arttı. Bir kaç dk kapıda bekledikten sonra etrafa bakındım. Her şey aynıydı. Makyaj malzemelerim bile aynı yerlerindeydi. Ayaz bana bakıp "sen otur ben Sıla yı karşı köye yollayıp geliyorum" dedi gülümseyerek. Koltuğa oturdum. Ayaz ın bir defa daha gülümsemesini o kadar istiyordum ki. Gözüm masanın üstündeki düğün fotoğrafımıza takıldı. Ayaz ı özledim. Biz olmayı özledim. sesini gülüşünü dudaklarını......

Bir yarım saat beklendikten sonra Ayaz kapıyı açtı. Hiç bir şey söylemeden yanıma gelip dizime yattı. elimi tutup saçlarının arasına koydu. O a anladım benim çektiğim acı şimdi her şey ortaya çıktığı an bitmişti. Ama Ayaz ın şimdi şu anda başlıyordu. Yavaş yavaş saçlarıyla oynadım. Oynarken geçmiş sürekli gözümün önünde yenilendi.

Gözlerimi açtığımda üzerimde bir battaniye vardı. Kafamın altında da bir yastık. Büyük ihtimal gece uyuyakalmıştım. Banyodan sus sesi geliyordu. Bir yıl önceki sabahlarımız aklıma geldi. Ayaz banyodan çıkmış bana bakıyordu. Hemen dalgınlığımı bozup "Günaydın" dedim gülümseyerek. "Günaydın" dedi. Biraz daha iyi gibiydi sesi. "Nasılsın?" diye soruverdim. "daha iyiyim ama ne kadar iyi olunursa işte" dedi.

"ayaz her şey daha güzel olacak"

"Mesela sen geri gelcek misin? Eski huzurumuzu verecek misin?"

"Bunları şimdi konuşmayalım."

"Sonra konuşacak mıyız"

"Ayaz yapma beni zor duruma sokma seni bu kadar özlemişken dayanamam"

"Niye zorluyorsun o zaman yetmez mi Leyla sen de bende çok yıprandık yetmez mi sevdiğim" sevdiğim lafını duyunca tüm tüylerim diken diken olmuştu. Ayaz bana doğru bir adım attı. Nefesi daha yakındı. Şampuanı hala aynıydı. Kokusu buram buram onu hatırlatıyordu bana. Özlemimi arttırıyordu. Ayaz belimden tutup kendine çekti beni. gözleri gözlerimin içinde öylece duruyordu. İlk hamleyi ben yapıp dudaklarına yapıştım. Nerede ne halde olduğumuz umurumda bile değildi. Herkes hayatını yaşarken biz acı çekmiştik. Şimdi hayatını yaşama sırası bizdeydi. Özellikle de Ayaz daydı. Ayaz ın öpüşünden özlemini hissedebiliyordum. Tek bir hamleyle Ayaz kucağına aldı beni. Çok fazla kilo vermiştim bu yüzden hiç zorlanmadan kollarında tutabildi beni. Yatağın üzerine yattığımızda kısa bir süre durup bir birimize baktık. Ayaz o an ilk defa ban "seni seviyorum beni bırakma" dedi. Gözlerimden süzülen yaşlara engel olmadan Ayaz ın tişörtümü çıkarmasına izin verdim. Vücudu çok sıcaktı. Sıcaklığı bana huzur veriyordu. Ellerim vücudunda izinsizce dolaşıyordu. Onun da elleri ve sıcaklığı tüm vücudumu sardığında tamamen biz olmuştuk. Artık Leyla ve Ayaz tekrar biz konumuna yükselmişti.

İkimizde anadan üryan yan yana yatıyorduk. Ayaz ın yüzüne baktığımda gözlerini bana dikip öylece baktığını farkettim. Utandığımı belli etmek istercesine yorganın altına girdim. Bir süre yatağın içinde bir o yana bir bu yana debelenip durduk. Daha sonra önce ben daha sonrada o duşa girdi. Çıktığı zaman kapı tıklandı. İkimizde önce afalladık daha sonra Ayaz kapıya yönelip açtı. Gelen hizmetlilerden biriydi "Ağam aşiret toplandı sizi beklerler" dedi. Tabi ya! Tamamen unutmuştuk. Ayaz kendinden emindi sanki bugün için özel bir düşüncesi varmış her şeyi planlamış gibiydi.

İkimizde odadan çıktık önce Ayaz daha sonra da ben girdim salona. Babam abilerim herkes oradaydı. Kimse neden burada olunduğunu bilmiyordu. Açıkcası bende bilmiyordum. Çünkü bugün Maraz gerçekleri açıklayacağı için toplanılacaktı ama şimdi öyle bir sorun yoktu. Ayaz ne diyecekti hepimiz merak ediyorduk. Ayağa kalkıp Ayaz önce herkesi süzdü daha sonra da yanıma gelip "Biz Leyla ile tekrar evlenmeye karar verdik" dedi. Şaşkınlığımı gizleyemedim. Ama karşımda Sıla vardı onu girince farketmemiştim. Normalde kazaya dair hiç bir şey hatırlamıyordum. Ama bi anda başımın zonklaması tuttu ve kendimi Ayaz ın ücudunun sıcaklığından çıkıp buz gibi betonun üzerinde buldum.

LEYLA YA NE OLUYOR?

SILA NEDEN HALA KONAKTA?

AŞİRET EVLİLİĞE İKİNCİ KEZ İZİN VERECEK Mİ?

UNUTULMUŞ BİR MASALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin