~BÖLÜM 15~

397 18 2
                                    

Daha öğrendiklerimin şokunu üzerimden atamadan üzerine bi de hamile olduğumu öğrenmiştim. Hastaneden çıkar çıkmaz babamın konağına gittim. Olanları anlatmak zorunda olduğumu biliyordum. Çünkü yarın aşiret toplanacaktı. Kapıdan girer girmez ablam koşup boynuma atladı. Cansu da hoşgeldin diyip kenara çekildi karnı iyice büyümüştü. Ev halkıyla selamlaştıktan sonra annemlerin bu durumdan haberleri olduğunu farkedip anlatmak zorunda kalmadığım için içim rahatladı. Hamile olduğumu Ayaz da dahil kimseye anlatmama kararı almıştım. Ayşe Teyze de bu konuda bana söz vermişti. Ben gelmeden önce annemlerin haberi olduğu için odamı hazırlatmışlardı. Aynanın karşisima geçip göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Ben ilk defa bi insanda aşkı bulduğumu sanarken şimdi yapayalnızdım. Tek başımaydım. Hele de Diyarbakır da bu durumu kaldıramazdım. Ama karnımda ki çocuk onundu. Ne yapmam gerektiği konusunda hiç bi fikrim yoktu. Aldırmak onu öldürürdü ama beni ölmeden mezara sokardı. İkimizinde kurtuluşu olacak bi yol bulmak zorundaydım. Bugün o kadar yorgundum ki bunları düşünmek yerine kendimi dışarı attım.

Yukarı avluya doğru yürüdüğüm de Cansu yu gördüm. Elinde bi bardak sürt ile oturuyodu. Yanına gidip oturdum. Hala abimin Cansu ile nasıl evlendiğinr şaşırıyordum. Ama belli ki mutlulardı. Cansu yüzüme bakıp " Olanlar için çok üzüldüm. Yarın aşiret toplantısına abin katılmayacakmış" dedi. Abim boşanma isteğime karşıydı. Çünkü o da gayet iyi biliyordu ki bu süreç hem beni hemde onları çok fazla hırpalayacaktı. "Haklı ona bişey diyemem. Ama bu boşanma olmak zorunda. Ben yapamam aynı çatıyı paylaşamam. Benim Ayaz ı başka biriyle düsündüğüm de bile nefesim kesiliyo düzenim bozuluyo ölecek gibi oluyorum. Bi bebeğin hayatıyla da oynayamam. Ben geri çekilmeyi kabul ettim. İnan bana boşanmak beni onlarla aynı evi paylaşmak zorunda olmak kadar yıpratmaz" dedim. Cümlemi bitirdiğimde farkettim ki benim dertlesecek bunları paylaşacak bi insana ihtiyacım varmış. Cansu elini bacağıma koyup "her ne kadar kötü bi başlangıç yapmış olsak da ben her zaman yanındayım" dedi. O zaman anladım ki ona bu olgunluğu vrren karnında ki bebeğiydi. "Bebek nasıl? Hamilelik nasıl gidiyo?" diye sordum cok zor tebessüm ederek. "Çok iyi gidiyo ama hala cinseyetini öğrenemedik. İnan bana her kadın bu duyguyu tatmalı. Benim o bütün saçma hareketlerimi o dizginledi" dedi. İçimde ki o yumru bu sözlerden sonra git gide büyümeye başladı. Hemen iyi geceler diyip odaya çıktım. Yatağa oturup dediklerini yaşadıklarımı hayallerimi geleceğimi düşündüm. Ayaz ile boşandıktan sonra Diyarbakır da bi daha evlenemezdim. Yani bi daha anneliği tadamayabilirdim. Ama bu çocuk öğrenilirse o evden ayrılamazdım. Kafam o kadar karışıktı ki keşke herşey bu kadar zor olmasaydı. Şimdilik bunları bi kenara bırakıp aşiret toplantısını düşünüp uykuya daldım.

Sabah uyandığımda herkes kahvaltıdaydı. Bende yavaş yavaş hazırlanıp kahvaltının bitmesini bekledim. Çünkü canım bişey yemek istemiyordu. Babamın masadan kalkmasıyla bende herkese selam verip arabaya dogru gittim. Babam bindikten sonra bende arka koltukta ki yerimi aldım. Babam hiç bişey demiyordu. Ama yüzünden üzüntüsü dertli hali apaçık ortadaydı. Konağa geldiğimizde bir süre arabadan inemedim. Ayaz ı belki de son kez bu evde görecektim. Onca yaşanan şeyden sonra. İlk birlikte bu kapıdan girdiğimiz an herşey dün gibiydi. Ağlamamak için zorlayarak arabadan indim. Konağa girdiğimizde Hatun Ana bizimle birlikte yürümeye başladı. Ortalarda kimseler yoktu. Babam içeri girince Hatun Ana beni kenara çekip "Hamile olduğunu biliyorum. İçeri girdiginde vazgeçtim diyeceksin. Yoksa ben onları vazgeçiririm. " dedi. Beni bu evde ezdiği yetmişti artık. "Ne diyosun ya sen ? Bu konu seni ilgilendirmez bence ilgilendirmesin çünkü bu evde birseyler saklayan sadece ben değilim. Bilmem anlatabildim mi?" dedim. Hatun Ana nın yüzündeki ifade paha biçilemezdi. Odaya girdiğimdr Ayaz ve Sıla yan yana karşida oturuyorlardı. Hemen kafamı çevirip kapının yanında ki koltuğa geçtim. O sırada Ahmet Aga "Gelin Ayaz Aga nın yanına geç" dedi. Kafamı kaldırıp itiraz edecektim. Ama yersiz olduğunu farkedip kafamı kaldırmadan yanına geçtim. İkimizinde kafası yerdeydi. Ahmet Aga konuşmaya başladı. "Evet aşiretin toplanmasını Ayaz ile Leyla istedi. Şimdi Ayaz kalk ayağa karınında kendinin de derdini anlat" dedi. Ayaz ağır ağır ayağa kalkarak "Leyla ve ben boşanmak istiyoruz. Çünkü Sıla hamile. Bu konağın yeni agası Sıla nın karnındadır" dedi. Kalbimin üstüne üstüne saplanan her bi bıçağın acısını kat ve kat hissettim. Buraya gelirken heo bi umut Ayaz ın herşey yalan yanlış anlaşılma demesini bekledim. Ama söyledikleri içimde yanan yangını söndürmek yerine daha da şiddetlendirdi. Şimdi boşanmayı iki kat daha fazla istiyordum. Sonra içimden eğer bunlar olmasaydı Ayaz a hamile olduğumu söylediğim anın hayalini kurdum. Ağaların seslerinin yükselmesiyle hayallerden sıyrılıp gerçeğe döndüm. Kafamı kaldırdığım da Hatun Ana gözlerini yere dikmiş ifadesizce duruyordu. Ahmet aga boğazını temizleyip lafa girdi. "Evet agalar bilirsiniz ki son söz bendedir. Yıllardır agalikda kuma olayları olmuştur. Ama bu durum diğerlerinden farklıdır. Sıla Ayaz ın amca kızıdır. Kuma olarak gelmesi söz konusu değildir. Bu durum da boşanmaları en doğru olanıdır." dedi. Her bir harf beni daha da karanlığa sürükledi. Herkes ayağa kalkınca zorda olsa ayağa kalktım. Karar verilmişti. Odadan ilk ben çıktım. Hızlı hızlı yürürken Ayaz arkadan "Leyla" diye seslendi. Aklım devam et derken yüreğim dur dinle dedi. Belki de dur dinle diyen yüreğimden ziyade benim bebeğimdi. Yavaşça arkamı döndüm. Ayaz ın gözleri kıpkırmızıydı ve göz bebekleri görünmeyecek kadar şişmişti. Hiç bişey demeden konuşmasını bekledim. "Leyla ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Yani ben sanki kayboldum. Bundan sonra seninle bi gelecek olmadigini anladim. Ben çocuğum yanında olucam. Onu birakamam. Ama Leyla... " sözünü tamamlamasına izin vermeden "Yeter Ayaz ben boşanma dilekçelerini imzalayıp yollarım. Gelecek kaygıların artık beni ilgilendirmez. Benim geleceğimde sen yoksun" diyip arkamı döndüm. O kadının çocuğunu sahiplenmişti bile. Zerre pişmanlık yoktu içinde. Nasıl dayanacaktım nerden başlayacaktım bilmiyordum. Tam kapıya yaklaşmısken Ayşe Teyze karşıma çıktı. "Kızım kendine de bebeğe de dikkat et. Beni de haberdar et olur mu durumundan. Ayaz a da kızma yaptı bi hata..." diye sözüne devam edecekti ama artık aynı şeyleri duymak istemiyordum.

"Yeter Ayşe Teyze. Kendi oğlunu bana savunma ve sakın karnımdakini de torunum diye sahiplenmeye kalkma. Yalancılık ve ihanet aileden geliyosa benim çocuğum sizin gibi olmayacak" dedim. Ayşe Teyze de Hatun Ana gibi oylece kalakalmisti.

BU BÖLÜM İÇİN LÜTFEN OKURKEN "KORAY AVCI-HEP SONRADAN" ŞARKISINI DİNLEYİN. KEYİFLİ OKUMALAR.

UNUTULMUŞ BİR MASALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin