Annem artık hamile olmadığı için artık çalışıyor ve bu yüzden artık madencilik yapmak zorunda değilim!
Şu an ne yaptığımı soruyorsanız küçük kardeşim Mia'yı uyurken izliyorum.
Ama çok tatlı!
Bazen uyanıp ağlıyor ama daha bebek o ablası :3
Annem kapıyı açıp yatmamı işaret etti. Ben de odama gidip pijamalarımı da giyerek(prenses elbisesini asla unutamam) yattım.
Sabah normal bir şekilde kalktım. Bu sefer Doli bana günaydın dedi.
Ben de ona cevap verdim ve direk giyindim.
Doli iki gündür hiç uyumamıştı. Çünkü Mavis'in aldığı sözlüğü başını hiç kaldırmadan pür dikkatle okuyordu.
-Okula benimle gelecek misin?
"Mhm"
En sonunda kafasını kitaptan kaldırıp çantama atladı.
Aşağı inip kahvaltımı ettim.
Annem evde yoktu ama çalışması lazımdı.
Servisim korna sesiyle birlikte dışarıya çıkıp servise bindim.
Servisin en arkasında bir kız oturuyordu. Her yeri kapalıydı ve koyu kırmızı giyinmişti. Bir gözü adını unuttuğum bir şeyle kapatılmıştı ve öbür gözü kırmızıydı.
Kız 3,5 yaşlarındaydı.
Birinci sınıfa başlamıştı sanırım. Bana göre normal bir yaş :3
Hemen yanına oturup ona sorular sordum.
-Merhaba!
-Merhaba?
-Adın ne?
-Mina.
-Benim adım da Mina! İlkokula mı başlıyorsun?
-Kreş...
-Ben 5. sınıfım.
-Peki...
-Arkadaş olalım mı?
-Ar... ardaş?
-Arkadaş ne demek bilmiyor musun?
-Hayır.
-Bu garip...
-Babam genellikle böyle kelimeleri kullanmama izin vermez.
-Baban kim ki?
-Boşver
-Peki.. Arkadaş senin her zaman yanında olan, senin onunla konuşup dertlerini paylaşabileceğiniz kişidir.
-Değişik..
-Peki arkadaşım olmak ister misin?
-Şey aslında...
Tam cevap verirken servise Mavis geldi ve bana el salladı ama nedense yanıma oturmak yerine bir önüme oturdu.
-Yanıma gelsene kanka?
-Yok ben almıyım sağol.
Bu garipti. Mavis normalde her zaman yanıma otururdu.
Garip olan bir şey daha vardı: Mina Mavis'i görünce normal halinden daha garip bir hal aldı.
Ona iyi misin diye soracaktım ama Mina'dan bir cevap bekliyordum.
-Evet?
-Pek düşünmüyorum.
-Peki, görüşürüz!
Kalkıp Mavis'in yanına oturdum. Mavis sanki Mavis değil ablası Herobrina'ydı.(Taibe apla dövme pls :'3)
-Kanka iyi misin?
Beni bir anda önüne çekti ve bir şeyler fısıldadı.
"O kız babamın düşmanlarından birinin kızı"
"Nasıl yani?"
"Babamla onun babası küçükken arkadaşlarmış. Hatta babası babamla başka bir virüsün karışımı. Sonra ona ihanet etmiş!"
"Peki babası kim?"
"Siyah yaratık diye google amcada arat bulursun"
"Peki..."
Bu konuşmadan okula kadar sonra sessiz bi şekilde oturuk.
Okulda pek bir şey yapmadık zaten.
Bugün hep veli toplantıları olduğu için dersler hep kaynamıştı(keşke bizdede olsa qwq).
Okul bitince heyecanla servise koştum çünkü Mia'yı görmek için can atıyordum!
Serviste yine Mina vardı ve sağ elindeki eldivenin bir kısmının yırtık olduğunu fark ettim. Eldiveninin yırtık kısmından göründüğüne göre eli... siyahtı?!
Ama nasıl? Bir insanın eli siyah olamaz bu imka... Bir dakika ya Mavis'in anlattıklarını ne çabuk unuttum. O bir virüsüm kızı. Acaba hangi virüs?
Eve gidince Mia'yla oynadıktan sonra araştırırım.
Eve gelince Mia ile bir süre oynadıktan sonra google'da "Siyah yaratık" diye arama yaptım.
Simsiyah bir adam çıktı. Adı Null'muş. Fotoğrafları iyice karıştırırken bazı fotoğraflarda gözlerinin beyaz olduğunu gördüm.
Daha fazla araştırma yapmalıydım! Acaba bu Null denen adamın gözleri önceden beyazdı da mı sonra yok oldu yoksa hep mi siyahtı da sonradan gözleri oldu?
Bunun gibi aklımda binlerce soru vardı. İyice araştırınca bu adamın sırrını çözdüm.
Null'un sözlükteki anlamları: boş, geçersiz, yokluk...
Null Ağustos ayında bilinmeyen bir yılda ve bilinmeyen bir günde yanlışlıkla bir hacker tarafından yapışmış. Null'un ilk başta gözleri beyazmış ama sonradan gözlerini Alex'le verdiği bir savaşta kaybetmiş. Bir de Alex'ten iki yaş büyükmüş.İnanmıyorum! Alex dedi!
Alex!!! En büyük hayranlarındanım. Büyüyünce ben de onun gibi birilerini öldürüp Minecraft'ı kurtarmak istiyorum! Alex dışında Steve de var tabii ama Ale...-ÖHÖM!
Bu sesin kime ait olduğunu bilmiyordum ama çok korkunçtu ve korkudan çığlık atarak arkamı döndüm.
Bu Herobrina'ydı?
-N-e i-stiyorsun?!
-Kız kardeşimi rahat bırak!
-M-mavis mi? B-ben ona b-bir şey y-yapmadım k..
-Sadece onunla konuşma! YOKSA!
Bunu dedikten sonra bir demir kılıç çıkartıp bana doğru tuttu. Ben ise korkudan yutkunabildim sadece.
Herobrina benden 10 yaş büyüktü ve Mavis gibi iyi birisi değildi.
Mavis temiz kalpli, dürüst birisiyse Herobrina bir katil, bir yalancıydı!
Ben sadece ona bakarak evet anlamında kafamı sallayabildim.
Ben bunu yaptıktan sonra ışınlanarak gitti.Acaba neden bunu istiyordu?
Ben bunları düşünürken annem geldi ve sesler duyduğunu, iyi olup olmadığımı sordu.Tam bir daha araştırma yapmaya başlıyordum ki...
*Kadın Çığlığı*
-Devam Edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Entity 303'ün Kayıp Kızı : Psycho Girl
FanfictionBen dünyada hatta evrende tek olan yarı insan yarı virüsüm. Buna oyun hatası yani glitch(bug) deniyor. Hikayemi istersen okursun serbest :)