15

12.9K 1.7K 975
                                    

|Bazıları vardır ki çok az şeye sahiptirler ve hepsini verirler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

|Bazıları vardır ki çok az şeye sahiptirler ve hepsini verirler.

Taehyung'un kendisine karşı olan duygularını kabulleneli henüz bir kaç hafta geçmişti.

Kolay değildi, Jungkook bir anda onunla iki aşık prensin sonsuz masalında yer alamazdı. Öğrenmeliydi, sevmeyi bilmeliydi.

Taehyung biliyordu, ona olan aşkı gün geçecek ve daha doyumsuz olacaktı.

Farklı yerdeydiler, Taehyung küçük olanın aşkıyla yanarken Jungkook aşkı, sevgiyi öğrenmekle meşguldü.

İnsan her zaman akılsız bir varlıktı. Karşılık bulmayacağı kapıları ziyaret eder, bulduklarına yüz çeviridi. Peki Kim Taehyung hangi kapıdaydı?

"Aslında yazmak, bir anlamda, zihnimi sürekli meşgul eden, içimde sancılı bir huzursuzluğa neden olan bir olayla sonunda hesaplaşmak, onun üzerine sünger çekmek, onu yerli yerine oturtmak, benden önde tutmak ve her açıdan kapatmak için giriştiğim bir çabaydı."

"Keşke ben de yazabilseydim, böylece daha iyi hissederdim öyle değil mi?"

Jungkook başını yasladığı omuzdan kaldırdığında Taehyung elindeki kitabı koltuğun üzerine bırakarak küçüğe dönüp ellerini kenetlemişti.

"Kimse adım atmadan koşmayı, notları bilmeden eşsiz bir şekilde piyano çalmayı bilemez çiçeğim. Sabır, insana birçok şey öğretir. Ancak öğrettiği en kıymetli şey nedir biliyor musun? Umut etmek. Henüz harfleri bile öğrenmeye yeni başladık, önce yürümeyi sonra koşmayı öğrenmeliyiz huh?"

"Hyung, ben ileride yazar olabilir miyim?"

Bir kaç saniye de ellerinin terlediğini ve boğazından çıkan bir yumrunun tüm vücudunu incitmesiyle dolu gözleriyle sevdiği adama yaklaşarak kendine nazaran minik olan avuç içlerinden birer birer öptü, yanağına koydu.

Ömrü boyunca onun sıcak avuçları yanağında, yer edinse yaptığı iyilikleri sorgulardı.

"Olursun tabii, neler dökülür o minik ellerinden, öpülesi altın kalbinden sen bile şaşırsın. Sen her şeyden önce öğretmen olmalısın. Yanında o kadar yanlış hissediyorum ki bana en baştan öğretmelisin dünyayı."

Jungkook parlak gözlerini avuçlarının arasındaki büyüğüne çevirdiğinde minik kalbinin cehennemdeki tüm şeytanların meleğe, meleklerin ise insanlara dönüştüğünü hayal ettiği gibi yandı. Taehyung melekti, Bayan Watson'un okuduğu romanlardaki yazarları düşündü. İlla ki Tanrı'ya olan inkârları aklına geldi. En çok acı çeken insanlar soğur diye düşündü Tanrı'dan. Çünkü iyiliklerin ve güzelliklerin yer aldığı bu evrende kötülüğün onları bulmasının şans eseri olmadığını düşünürlerdi. Belki de kötülük kelimesinin yanına Tanrıyı yakıştıramazlardı. Kendisi inanırdı, eğer kötülük olmasaydı nasıl en iyiler ortaya çıkardı? Melek diye düşündü. Ona gönderilen bu melek şeytanların ve dahi kötülüklerinin  arasından sıyrılıp gelmişti yanına.

the pianist 'tk ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin