18

10.7K 1.4K 272
                                    

|Binbir parçaya bölünmüş çocukluğu neredeydi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

|Binbir parçaya bölünmüş çocukluğu neredeydi?

Gençti, henüz çok toydu. İçinde yeşeren begonviller onun sayesinde ayaktaydı... Kim Taehyung sayesinde.

Ayağa kalkmak istemediği en zor zamanlarında bile bir babanın şefkatiyle kollarından tutmuş, bir sevgilinin aşkıyla sarılmıştı ona.

Elleri arasında bulunan bir bilet, kendisini evinden ayıran bir bilet.

Jungkook kayıptı, neredeydi? Ailesi kimdi? Annesi, babası kimdi? Binbir parçaya bölünmüş çocukluğu neredeydi? Kim çalmıştı onu?

"Gerçekten gidecek misin?"

Ölüm sessizliğinin üzerine titreyen bir kalp, terk edilmekten delicesine korkan minik bir kalp umutla seslendi.

"Gideceğim." Gözleri doldu, nefes alamadı. Jungkook gidiyordu, evi gidiyordu. Kalbi buralarda olmayacaktı.

Kim Taehyung'u öldürüp gidecekti.

"Z-zihnimde yer edinen düşünceler beni zehirliyor Taehyung. Ben dayanamıyorum, nefes alamıyorum. Sanki her gece biri boğazımı sıkıyor, öldürmeye çalışıyor beni. Düşüncelerim Taehyung, kayıp parçalarım bana zarar veriyor."

Kurumuş dudakları titredi, zihni şeytani bir avcının tuzağına düştü. Öfkesi kalbinde tohumlanarak şeytanını besledi, uyandırdı.

"Jungkook her şeyi b-beraber yapabiliriz. Çok daha farklı olabilir."

Gözleri acıyla dolmuştu, bir çocuk gibi saatlerce bacağına yapışıp gitmemesi için ağlamak istedi.

"Taehyung, olmaz, b-ben beni o darmadağınık hâlde görmeni istemiyorum. Hayatımı bulmama yardım edemezsin, olmaz. Bunu ben kendim yapmalıyım."

"Neden her seferinde yaralarını bana göstermekten kaçıyorsun? İncittim mi seni? Kaçma benden Jungkook, benden saklama hiçbir şeyi."

Esmer olan delirmiş bir şekilde ellerini şakaklarına ulaştırıp gözlerini kapattığında Jungkook içindeki kavurucu közle nazikçe yanağına minik bir buse hediye etti.

Yaklaşık iki hafta önce evlerine gelen bir kutu Jungkook'u darmadağınık etmişti. Kutudan çıkan minik bir bebek elbisesi ve mektuptu.

"Ailen yaşıyor Jeon, ailen seni unuttu."

O iki cümle gecelerini mahvetmişti. Düşünceler gittikçe zihninin kuytu köşelerinde oyunlar oynamaya başlamış ve zamanla zehrini akıtmaya devam etmişti.

Yarın, gitme vaktiydi. Mektupta nereye gitmesi gerektiği, her şey yazıyordu.

Taehyung ilk duyduğunda oldukça sinirlenmişti, Jungkook bunu nasıl yapardı? Ondan nasıl giderdi, Kim Taehyung onsuz nefes dahi alamazken akıllı bir tercih değildi. Her şeyi beraber yapmalıydılar, bu yolda beraber değiller miydi?

Günlerinde huzursuzluğun hüküm sürdüğü bu ev artık Taehyung'un nefes almasını zorluyordu.

"Jungkook öğreneceğin gerçekler seni yakmaktan başka bir şey yapmayacak."

Küçük olan kalbinde yer edinen ince sızıyla gözlerinin uzun sürecek olan hasretle dolduğunu hissetti.

"Peki ya şu an? Şu an yanmıyor muyum sanıyorsun Taehyung? Ben bu bilinmezliklerle hayatıma devam edemem."

Jungkook aylardır hastalıklı bir adamın son zamanlarını yaşadığı garip serzenişler içerisindeydi. Hissedemiyordu, Jungkook hiçbir yere ait hissedemiyordu.

Bunu söylemek, sevdiği adamla böyle bir şeyi paylaşmak çok zordu. Korkmuştu, dikenler üzerine kurulmuş zarif ve kırılgan sevgilerinin zarar görmesinden incinmesinden çok korktu.

"Canım yanıyor, canın yanıyor. Bize ne olacak?"

Korkuyordu, esmer. Öğrendiği gerçekleri belki de öğrenmekten pişman olursa nasıl toparlayacaktı Jungkook'u?

"B-böyle düşünme lütfen."

Esmer, koluna dokunan eli hızla iterek geriye doğru adımladı.

Fazlasıyla öfkeli hissediyordu.

"Jungkook yeter artık, hiç mi kendini düşünmüyorsun? Mahvolacaksın diyorum sana."

"B-ben... Taehyung böyle yaparak aklımı burada bırakma."

Küçük olan esmerin daha fazla sinirlenmemesi için ona sarılarak başını omzuna yasladı.

"Jungkook yaraların hâlâ taze ve ben seni iyileştirmek için çok çaba sarf ettim. Bile bile senin tekrardan parçalara ayrılmana nasıl izin verebilirim?"

"B-benim yaralarımı yeniden sarar mısın?"

Buğulu gözleri arasından gülümseyerek kurumuş dudaklarından birkaç incinin yere düşmesine izin verdi.

"Hayatta kaldığım sürece açılan tüm yaralarını saracağım, sevgimle ısıtacağım seni."

Taehyung hep beklerdi ve Jeongguk bunu bilerek o gece evinden, sevdiği adamdan ayrıldı.

Zira zihninde yer edinen kayıp parçaları bulmalıydı.

Jeongguk kayıptı.

Çocukluğunu bulmalıydı, onu değersiz bir çöp gibi sokağa atan ailesini bulmalı ve 'bakın ben ölmedim' demeliydi.

Hesap sormalıydı.

Mutluluğunu, sevgisini çalan o insanlardan hesap sormalıydı.

Jeongguk intikam almalıydı.

Ve bu intikam oyununun onu ve zihnini şeytanların ele geçireceğini bilmeliydi.

-

Uzun zaman oldu.

Sizi seviyorum, mavi kalın🎐💙

the pianist 'tk ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin