İletişim: melekkas
Keyifli okumalar.❤️
Gecenin karanlığı aydınlığa karıştığında, yeniden doğmuş gibi sıcak yatağımın içinden çıktım. Başım yukarıda dolabıma yürüyüp giymeyi sevdiğim yazlık mavi elbisemi askıdan alıp üzerime geçirdim. Dışarıda kopan fırtınaya inat ruhum yaz mevsimindeydi bu sabah. Günlerce, haftalarca, aylarca kendime eziyet edip kutunun içine hapsediyordum bedenimi. Dışarı çıkıp özgürce sokaklarda dolaşmıyordum. Neden? On sekiz yaşımı kirleten insan olmayacak, herhangi bir sıfata uymayacak biri için. Ben sustukça üstüme geldiler, ben ağladıkça canımı daha çok yaktılar. Ailem yaşadığım olayı duymasın diye tek başıma çektiğim acı, dipsiz bir kuyunun içine çekmişti beni. Dün akşamdan sonra batmayacaktım o dibe, dün geceden sonra ne istiyorsam o olacaktı. Beni anlamayanlara karşı inatla güçlü olacaktım. Yatağında gerilen ablama yenilmeyecektim. Okula gitmiyorum dediysem gitmeyecektim. Onlardan biraz zaman istedikçe her gün üzerime daha fazla geldiler. Artık ağlamaktan, güçsüz durmaktan yorulmuştum. Eskisi gibi ayaklarımın üzerine sağlam basacaktım, bugünden itibaren. Saçlarımı taradıktan sonra tarağı yerine bırakıp odadan çıktım. Her sabah erken kalkmaya alışık olan annemin yanına mutfağa girdim.
"Günaydın anne."
"Günaydın kızım."
O yumurtayı çırparken dolaptan domates, salatalık çıkarıp çeşmenin altında yıkadım. Beyaz dolaptan aldığım kahvaltı tabağına domatesleri doğrarken anneme bakmayı da ihmal etmiyordum. Dün akşam aldığım kararı bu sabah söyleyecektim. Çırptığı yumurtayı tavaya dökünce elimdeki bıçağı tezgâhın üzerine bırakıp derin nefes aldım.
"Anne, beni isteyen adamla evlenmek istiyorum."
Hiçbir şey düşünmeden söyledim. Annemin eli durdu, gözlerini ağır ağır üzerime çevirdi. Sanırım şok geçiriyordu.
"İyi misin sen?"
"İyiyim anne. Babamla konuş lütfen, pazar günü gelsinler tanışmak istiyorum beni isteyen adamla."
Annem gözlerini kısıp ocağın altını kapadı. Gözleri mutfak kapısının önüne kayınca ben de bakışlarımı oraya çevirdim. Ablamla babam şaşkın hâlde bana bakıyorlardı. Gözlerimi kaçırmadan gözlerine baktım. Yine saçmalama Azra, sen okula gideceksin, küçüksün diyeceklerdi.
"Azra gel bakayım salona."
Ve işte başlıyorduk. Islak ellerimi elbeziyle silip babamın arkasından salona yürüdüm. Ablam kısık sesle bir şeyler söylüyordu, açıkçası ona odaklanmadığım için ne dediğini anlamıyordum. Babamın karşısındaki koltuğa oturduğumda mutfaktaki cesaretim kaçıp gitti. Yüzüne ne zaman baksam içimde tarifi olmayan bir acı oluşuyordu. Onun hiçbir zaman üzülmesini istemediğim için ezilip büzülüyordum karşısında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZ & ASKERİN YARİ (RAFLARDA)
Ficción históricaBirbirine yabancı iki yara vardı. Sadece iki tane asla kabuk tutmayan kabuk tutsa dahi sürekli bir yerlere takılıp, her seferinde yeniden kanayan iki yara... Merhem yoktu, ilaç yoktu, bir tedavisi ya da doktoru yoktu! Birbirine panzehir iki yaraydı...