Loş ışık altında kalan dağınık siyah saçlarından alnında gölgesi yansıyan Araz'a bakarken, parlayan koyu renk gözlerinin merakla parladığını gördüm. Benim gibi ikinci sesin merakıyla gözleri arkama doğru kaysa da bir şey göremiyor gibiydi. Gerginlik vücudumu ısısıyla ele geçirirken arkamdaki cama baktım. Annem camı açmıştı fakat seslenirken beyaz ve opak olmayan perdeyi yukarı kaldırmaya çalışıyordu. Annemin Araz'ı görmeme gerceğiyle rahatlamakla birlikte tez bir şekilde Araz'ı, siyah tişörtüne sarılı karnına bastırarak binamızın yanındaki boşluğa ittim.
Araz, afallayarak elini duvara yasladı. "Anne, kapıyı aç hemen. Çok soğuk," diye seslendiğimde, anlamış olacak ki kaşları havalandı. Sağ elini kaldırdı. Dört parmağını avuç içine katlayıp baş parmağını havada bırakarak onay işareti yaptı. Ayrıldığım kapının önüne geldiğimde dış kapı açılmıştı ve camın önünde kimse yoktu. Rahatlayarak nefesimi verirken kapıyı omzumla açtım. Kapıyı iterken gözlerim bir yandan duvar arasındaydı ama onu görüş açımdan dolayı göremiyordum.
Eve girdiğimde annem kollarını göğsünde birleştirmişti ve omzunu kadının pervazına yaslamıştı. Gerginlikten yüzümün kızardığını ve kızarıklığın yüzümü kırmızı renge boyadığını hissediyordum.
Kadının önünde durduğumda, "kiminle konuşuyordun?"diye sordu, kısık bir sesle. Gerginliğim sorusuyla katlandı. İşaret parmağımla dış kapıyı gösterdim. "Yeni biri taşınmış, marketleri soruyordu."
"Yeni biri mi taşınmış..." kafasını sağa sola salladı. "Geç," dedi, ifade belirtmeyen bir sesle. Gözlerindeki ifade net bir şekilde yalan söylediğimi bildiğini belli ediyordu. Ayakkabıları topuklarına bastırarak ayakta çıkardım ve içeri girdim. Omzuma attığım montu kapının yanındaki askılığa astım. Annem başına örttüğü mavi renk yazmayı çıkardı. Kapıyı örterken, "yeni biri gelmiş sokağa ve ben bilmiyorum, ha?'" dedi.
Omuz silktim. "Yeni gelmişlerdir. Ne bileyim ben?"
Gözlerini kıstı. "Neden yalan söylüyorsun? Gayet de Nida dedi, adını duydum."
Dudaklarım aralandı. Pes ederek, "peki, okuldan biri seslendi bana," dedim, tek nefesle.
Kaşları çakıldı. Kızgın ve kısık bir sesle konuştu. "Bunun için mi yalan söylüyorsun?" dedi.
Omuzlarımı indirdim. "Bunun için değil, erkek olduğu için yalan söyledim," dedim, sesim biraz yükselmişti.
Annem gözlerini irileştirdi. Yatak odasına göz attı ardından omzuma hafifçe vurdu. "Az kısık konuş, yoksa ben de biliyorum bağırmayı."
"Bağır o zaman ikimiz de rahatlayalım," dediğimde, yüzündeki siniri görmüştüm. "Geç odana. Orada konuşacağız."
Hızla odaya girdiğimde peşimden girerek kapıyı kapattı. "Ne bu haller, Nida?" İki elini beline koydu. "Ne bu yalanlar?"
Hayretle, "sokakta bir erkekle konuştuğumu görsen ortalığı koparıp beni rezil edecek biriyken, ne bu yalanlar mı, gerçekten mi anne?" diye konuştuğum.
"Kalkıp sınıf arkadaşına ne diye kızayım ben," dedi, gözlerini kısarken.
"Artık neye kızıp neye kızmayacağını kestiremiyorum anne, bilmiyorum haberin var mı?"
Annem, duraksadı. Bir şey söylemek için aldığı nefesi içeride kaldı. Yüzü durgunlaşırken, "yorgunum, yatmak istiyorum," diyerek yatağıma oturdum.
Annem, bir şey demeden kapıyı açtı ve odadan çıktı. Ben ise sinirle avcumdaki telefonu sıktığımı telefonun titremesiyle fark ettim. Fatma'nın aradığını gördüm ve hızla açtım. Telefonun rüzgar almış soğuk ekranı kulaklarıma değdi. Ani bir sinirle, "ne oldu?" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2630. Sokak
Teen FictionDört duvara sıkışmış hislerinin arasında kalan Nida, sokakların tozu ona değdiğinde kendisini hiç beklemediği bir durumun içinde bulur. Bu toz sadece ona bulaşmamıştır: Bir taraftan sarsıntıya uğrayan dostluğu ve yeni tanıştığı hisleriyle girdiği mü...