15: Diğer Yüzler (Sude)

62 17 1
                                    

Sude

İlk defa gerçek bir hüznü babama yaptığım çiçek resmini verdiğimde babamın halsizlikten alamayıp yere düşmesiyle hissetmiştim. O zamanlar babamın hastalığı konusunda kimsenin bir fikri yoktu. Annem bizden gizli sabahları babamla çıkar gece geç gelirlerdi. Abim de bana hiçbir şey söylemezdi.

Kendim bildim bileli bu sokakta beş katlı bir akraba binasının en üst katında yaşardık. Amcam ve halamlarla örülü binadan kaçmak için her zaman kendi sokağımda yaşamayan çocuklarla arkadaşlık ederdim. Annem her ne kadar bu durumdan rahatsız olsa da bana sesini çıkarmazdı. Bir abim vardı. Araz. Benden bir yaş büyük olmasına rağmen benden aldığı tüm sorumluluklarla aramızdaki yaşı arttırmıştı.

Bir yaz akşamı evin balkonunda otururken babamın elinden düşen çay bardağını ve o bardağın parçalarının nasıl etrafa saçıldığını çok iyi hatırlıyordum. O an öyle bir an olacaktı ki 17 yaşıma geldiğimde de rüyalarımda yer edinecekti. Babasım sandalyeden düşüp kafasını sert bir şekilde çarpışının sesi hala kulaklarımda büyük korkulara gebe oluyordu. O gün giydiği yeşil tişörtü de ben eve getirip yıkamıştım.

Sokağı saran kırmızı mavi ışığı binanın giriş kapısında çömelirken izlemiştim. Kendimi öylesine bir kutuya koymuştum ki yanaklarımdaki yaştan habersizdim. Abimin gelip omuzlarımdan tuttuğunu hatırlıyorum. Yanaklarımı silip, "Sude, iyi misin?" Diye sorduğu sesindeki güçlü kalmaya çalışan çocuk korkusunu hala tanırım. "Halamla kal. Ben geleceğim tamam mı?"

Tepkisiz kalmıştım. O gece ambulans uzaklaşırken halamın beni kucağına alıp eve götürüşünü hatırlıyordum. Banyoya götürüp yüzümü yıkamıştı. Su verdiğinde bardağı tutarken elimin titrediğini fark etmiştim. O gece uyuduğum yastık o zamana kadar hiç bu kadar göz yaşı görmemişti.

8 yaşında bir kız çocuğunun tüm renkli dünyası bir gece sönmüştü. Sabah olmasını istememiştim. Yorganın altında kalıp hiç çıkmadım gün boyu. Ta ki bir el yorganı tutup, "Sude," diye seslenene kadar. Abim baş ucuma çökmüş bir şekilde bana bakıyordu. Gözleri kızarmıştı. Göz altları mordu. Uykusuzdu. "Hadi kalk, bir şey ye."

Konuşmadım. Arkamı dönüp ona yüz çevirdim. "Sude, hadi abiciğim. Annem de gelir şimdi. Seni böyle görmesin."

Konuşmadım yine. Gözlerimi kapattım. Bu durumun gerçekliğinde durmak istemiyordum. Abim tepkisizliğimi görünce, "uyu, tamam. Yine geleceğim ama," dedi ve çıktı.

Uykuda olduğumun farkında olduğum karanlık bir alanda abim ve annemin sesi gelip geçiyordu.

"Araz!" diye seslenen sinirli anneme karşılık abim de sinirliydi. "Ne var? Ben çalışacağım!"

"Sen bu yaşta nerede, nasıl çalışacaksın? Kendine gel."

"Ben hallederim. Sadece çalışan çocuk ben değilim."

"İzin vermiyorum!"

Annemin sesi daha da yükseldiğinde titreyip korktum. Kalktığımda üzerime sinen stres bir anda gözlerime girdi. Yüksek sesle ağlamaya başladığımda birkaç saniye içinde abim ve annem odaya girdi. Annem, "Sude," diyerek yanıma oturdu ve başımdan tutup başımı göğsüne yasladı. Eliyle başımı okşarken daha da sokulup ağlamaya devam ettim. Abim o sırada kapının önünde bizi izliyordu. Buğulu gözlerim abimin bedenini seçebiliyordu.

"Çıkıyorum ben," diyen abimin sesini duydum. Annem tepki verip ayaklanmak istese de beni bırakmadı. En son duyduğum şey kapının kapanma sesiydi.

2630. SokakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin