Parmaklarımın arasındaki kalemi masaya çarpıp geri kaldırırken çıkan sesi duymuyordum. Sadece sınıfın uğultusu arka planda çalıyordu. Fakat bu benim için bu şekildeydi. Arka sırada en son uyuduğunu düşündüğüm Sude, Fatma'ya, "arkadaş şu sesi çıkarmasa," dediğinde, gözlerimi kırpıştırdım. Daldığım yerden uzaklaştım. Net görüntü ve bilincim tekrardan beni buldu. Fatma, çözdüğü fasikülden başını kaldırdı ve Sude'ye döndü. "Test çözen ben rahatsız olmadım, sen mi oldun," dediğinde gözlerimi irileştirdi.
Sude'ye döndüm. "Kusura bakma, dalmışım," dedim ama beni umursamadı. İki yana dağılmış saçları ve mahmur gözlerini kısarak Fatma'ya bakıyordu. "Sadece test çözünlere mi rahatsızlık hakkı doğmuş?"
Fatma, hafifçe gülümsedi. "Kısmen öyle oldu, canım."
Sude, gülerek baş parmağı ve işaret parmağıyla gözlerini sıvazladı. "Hala aynı insan olmak sıkıcı gelmiyor mu?" dedi, hafifçe başını kaldırarak. Fatma, cık sesi çıkarttı ve tekrardan önüne döndü. Sude, kollarını masaya koyarak başını kollarına yasladı. Ben de sırada sürünerek Fatma'nın yanına iliştim. "Niye öyle diyorsun, haklı kız," diye konuştum kısık sesle.
Gelişigüzel topladığı saçlarından önden çıkan tutamları tek eliyle arkaya itti. "Çok rahatsız oluyorsa evinde uyusun, bir de bilmiş bilmiş konuşuyor," diyerek omuz silkti. "Umrumda değil, senin de olmasın."
Hafifçe koluna vurarak yanından uzaklaştım. Fasiküle tekrardan odaklanacakken önümüzdeki sırada beliren Buse'yle, başını kaldırarak ayakta bekleyen Ecem'e baktı. Buse, açık bıraktığı uzun sarı saçlarının önündeki birkaç tutamını kulaklarının arkasına götürdü ardından iki kolunu masaya, Fatma'nın önünde koydu. "Selam," dedi gülümseyerek. "Hoşgeldin Fatma. Bir aydır yok gibiydin."
Ecem, üstten bir bakışla, "abartma," diye mırıldandı. Buse, hafifçe başını Ecem'e çevirdi. Gözleriyle diyaloğa girdiler, kısa bir süre sonra bize döndü. "Geçmiş olsun bu arada. Baban nasıl?"
Fatma, Ecem'e olan sert başının ardından yumuşadı. "İyi, sağ ol." dedi. Ecem araya girdi: "Ne güzel iyiymiş, kalk hadi."
Buse, gözlerini devirdi. "Ecem," diyerek gözlerini büyüttü.
Fatma, "bazı arkadaşlar bizim seviyemizde zorlanıyor, istersen ona yardımcı ol," dediğinde, Ecem kollarını göğsünde birleştirdi. Kaşlarını havaya kaldırarak, "sen misin seviyeli?" dedi.
"Of, Ecem gerçekten seninle uğraşamam. Sus ya da git."
"Buse, hadi!" diyen Ecem'le Buse bana bakış attı. Yapacak bir şey yok dercesine başımı iki yana salladım. Buse ayaklandı. "Görüşürüz," dedi. Ecem, arkasına dönerek sırasına doğru gitti. Buse de peşinden gitti.
"Sen herkesle mi sorunlusun?" diyen sesle arkamıza döndük. Sude, bu sefer az önceki konuşmadan dolayı olsa gerek uyanmıştı. Fatma, kaşlarını çattı. "Sorunlu olanlarla sorunluyum."
"Sorun bence sensin ama," diyerek yatmak için serdiği siyah montunu alarak astı. Sırtını duvara yasladı. O sırada sıra arkadaşı Melih geldi ve sırasına oturdu. Sude'ye bakındı. "Ne oldu?" diyerek, Fatma'ya baktı. Fatma'nın gergin ifadesini anlamış olacak ki, "Fatma, sorun mu var?" diye sordu.
Sude, gülümsedi. "İçinde var," diyerek, Melih'i yanıtladı. Fatma gözlerini devirdi, ağzını aralamıştı ki, "Fatma, bana logaritma anlat," dedim. Fatma, bana döndü. "Logaritma mı?" dedi, hayretle. "Cidden onu mu anlatayım sana?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2630. Sokak
Ficção AdolescenteDört duvara sıkışmış hislerinin arasında kalan Nida, sokakların tozu ona değdiğinde kendisini hiç beklemediği bir durumun içinde bulur. Bu toz sadece ona bulaşmamıştır: Bir taraftan sarsıntıya uğrayan dostluğu ve yeni tanıştığı hisleriyle girdiği mü...