16: İkilem

43 13 0
                                    

Wattpad erişim yasağı okuma ve yazma özgürlüğe yapılan darbeden başka bir şey değildir. Umarım eskisi gibi özgür bir şekilde girebiliriz.

Yağmurun sokağı bastırdığı bir saatte fırından çıkmak için yağmurun dinmesini bekliyordum. Kapşonumu başıma geçirip parmak uçlarımda sallandım. Gözlerim yağmur damlarlarının rüzgarla yüzüme sıçramasından dolayı kısılmıştı. Elimdeki ekmek poşetini sallayarak, "bit artık, dondum," diye söylendim. Fırının tabelasından kafamı çektim ve yola baktım. O sırada yanımdaki ağacın yapraklarından süzülen yağmur damlası alnıma nokta atışı vurdu. "Of," diyerek geri çekildim.

Yağmur damlası alnımdan süzülüp dudağıma geldiğinde hırkamın kolunu uzatarak avcumda sıktım ve dudağımı sildim. "Annem kızmasa seninle eve giderdim, biliyorsun beni değil mi?" diye söylendim. Birkaç dakika sonra yağmur yavaştan dinmeye başladı. Hava açılıp güneş belirince hızla eve koştum. Eve geldiğimde annem kapıyı açarak,"niye bu kadar geç geldin," diye sordu. Nefes nefese haldeyken kapşonu başındam attım. "Yağmur yağdı. Islak gelsem kızacaktın."

"Bugün pazar da var. Acele etmem lazım."

İç çekerek ayakkabımı çıkarttım. "Tamam bir dahakine ıslanıp gelirim."

Ekmek poşetini masaya koydum. Annem sandalyeye oturdu ve çaylarımızı doldurdu. "Hoş, beni dinlediğin zamanlarda hep ters zamanlar," diye söylendi. Masaya oturdum ve çay bardağımı alarak yavaşça bir yudum aldım. "Emin ol anne, şu an sana açıklama yapamam."

Annem, alayla güldü. "Bana açıklama yaptığın vakitler mi varmış?" diyerek üst demliği yerine koydu. Çatalı aldım ve küp kesilmiş kaşarlardan birine batırdım. "Neden bana tavırlısın anne?" diye sordum gözlerimi kısarak ve kaşarı ağzıma attım. Annem, başını salladı. "Tabii, tavır yapıyorum ben. Senin yaşıtınım ya konuş benimle böyle."

"Anne..." dedim ve sustum. Konu nasıl buraya gelmişti?

Bir süre kahvaltı yaptık. Annemin bana olan bakışları beni tedirgin etmişti eminim bir şeylere kızacaktı.
Annem, boynuna attığı yazmasını aldı ve sandalyenin başına aştı. Bana baktı. "Bir haftadır teyzene gittiğini söylemeni bekliyorum," dediğinde hızla lokmamı yuttum. Bir yudum çaydan alarak, "ne alaka? Teyzeme uğradım ne var bunda?" dedim.

"Benden habersiz?"

"Anne abartma. Teyzeme uğradım, nereye gittim sanki?"

"Neden gittin oraya?"

Omuzlarımı indirdim. "Bir olay olmuş galiba teyzemin dükkanında o yüzden."

Annem, sinirle gözlerini kıstı. "Ben sana bu konulara ilişme dedim mi demedim mi? Yaşın mı senin? Git dersine bak. Kim bilir ne hallerdesin denemelerde?" Afalladım. Bu kadar sert bir tepki beklemediğimden cümlelerim boğazımda ağır bir yükle tıkandı. Zorla yutkundum. "Teyzem zor bir dönemde gibi. O yüzden gitmiştim," diye mırıldandım ağır hareket eden kelimelerle.

"Heh, teyzen zor dönemde. Ama onu sen iyi edemezsin! Dersine bak diyorum, ha bi' şey beklediğimden değil, en azından okul görmüş bir şekilde gidersin el evine."

Kırgınlık beni iyice parçalarken katlanamadığım bir kırık içimden çıksın diye dudaklarımı araladım. "Neyse," dedim. "Sana afiyet olsun," diyerek kalktım ve hızla odaya gittim. Gözlerim yakan yaşlar yanağımdan inerken iki elimle gözlerimi kapattım. Avcumda biriken yaşlar çizgilerle ayrılırken yatağıma oturdum. Uzandım ve bir süre öylece kaldım. Uzun süredir bu kadar kırılmamıştım sanırım. Kalbimde ağır bir sancı başarısızlıkla atıyordu.

2630. SokakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin