Urganla sarılı birkaç düşünceyi aklımın köşesine asmış idamı için dönüt bekliyor gibiydim. Bir zamanlar düşüncelerin silinebilir olduğunu düşünürken şimdi yıllar önceki bir kelimenin varlığını her köşeye kopyalamıştım. Elimdeki kesktin bıçağın nemli tahta sapını avcumda sıkarken ani hamlelerle salatalığı kesiyordum. Teyzemden geldiğimde salatayı benim yapmamı istemişti. Derse oturma isteğim olmadığından mutfağa geçmiştim. Annem ise yeni yıkamayı bitirmiş bulaşık makinesinden bulaşıkları çıkartıp yerleştiriyordu.
"Anne," diye mırıldandım, gözlerim salatalıktayken. Annem, dolaba tabakları yerleştirirken, "efendim?" diye mırıldandı. Alt dudağımı ısırarak, "teyzem," dedim. Annem, işi bittiği dolabın kapağını kapattı. "Ee, ne olmuş teyzene?"
"Mutsuz gibi."
Annem makineden aldığı kaşıklarla çekmeceye ilerlerken duraksadı, ardından yavaş hareketlerle çekmeceyi açarak, "ne diye mutsuz olsun," dedi. "Ben mi ona yuvanı yık dedim."
Duraksadım. Başımı eğerek anneme baktım. "Evlilik kadar boşanmak da normal anne," dediğimde bana döndü. Bileğini önüne düşen yazmasına götürdü ve geriye itti. "Hım, tabii. Sen ve teyzen el ele verin."
"Anne, konu evlilik mi şu an. Teyzem mutsuz gibi diyorum."
Annem, cümlemi umursamadan makinenin kapağını kapattı. Bana baktı, "git mutlu et o zaman," diyerek, yanımdan hızla geçip gitti. Hayretle dudaklarım aralanırken ardından baktım. "İnanmıyorum," diye mırıldandım. "Bari kardeşinin mutsuzluğunu gör."
İç çekerek, işime geri döndüm. Tezgahtaki mikrodalga fırının üstündeki telefonumdan bildirim geldiğinde gerginlikle duraksadım. "Araz mı acaba," diye fısıldarken kapıya baktım. Annemden bir emare görünmüyordu. Bıçağın sapını bırakarak nemli ellerimi hırkama sürerek kuruttum. Telefonu aldığımda Fatma'dan gelen mesajla rahat bir nefes verdim. Yazacağını düşünmüyordum ama yine de korkmadım değil.
Fatma, sınıf grubuna atılan mesajı bana iletmişti. Mesajı okurken gözlerim irileşti. Yarın okulda deneme yapılacağının haberiyle etrafımdaki her şeyin silikleştiğini hissettim. Buğulu bir alanda net kalmış gibiydim. Telefonun ekranından başımı kaldırdım. Elimi yanağıma koydum. "Deneme mi?" Telefon elimle birlikte inerken, "hayır, hayır. Hazır değilim ki buna," diye mızmızlanarak ayaklarımı halıya vurdum.
"Ne tepiniyorsun kız?"
Annemin sert sesiyle duraksadım ve arkamı dönerek anneme baktım. "Yok bir şey," dedim, hızla. Annem, nemli olduğunu gözlerini kıstı. "Ondan mı tepiniyorsun yeni halının üstünde?" Gözleri dikkatimi çektiğinde yüz ifadem düz bir hal aldı. "Anne..." dedim, ardından annemin tepkisinden çekinerek sustum. İlerleyerek tek eliyle omzumdan itti, "çekil, yemeğime bakayım," diyerek yanımdan geçti. Devrilecekken kendimi sabit tutmak için elimi tezgaha koydum. Tahta kaşığı alarak yemeği karıştırdı, "işin bittiyse dersine dön," dedi. Telefonu cebime koyarak keske tahtasındaki kesilmiş son salatalığı kaseye koydum. "Bitti," diye mırıldanarak mutfaktan çıktım.
Düşünceli bir şekilde odama geçtim ve sandalyeme oturdum. Tek dizimi kırarak kendime çektim. Anne, ağladın mı sen? Sormadığım soru aklımda dolanıp dururken iç çektim. Masaya daireler çizerek o dairelerde takılı kalmayı hayal ettim. Urgana bağlı düşüncelerim sallanmaya başlamıştı ama ölmemişti. Sallandıkça kokuları ilişip durdu. Cebimdeki telefon titriyordu, büyük ihtimal mesajına cevap vermediğimden Fatma arıyordı. Dalgın bakışlarım masamdayken telefonu cebimden çıkartarak açtım. "Efendim," dedim, telefonu kulağıma yaslarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2630. Sokak
Teen FictionDört duvara sıkışmış hislerinin arasında kalan Nida, sokakların tozu ona değdiğinde kendisini hiç beklemediği bir durumun içinde bulur. Bu toz sadece ona bulaşmamıştır: Bir taraftan sarsıntıya uğrayan dostluğu ve yeni tanıştığı hisleriyle girdiği mü...