8

675 27 0
                                    

(İşler karışmaya başlıyor.Yorumlarınızı bekliyorum :)


Gün doğmadan çıktığım yürüyüşten dönüyordum. Boğazın temiz havası, ne yazık ki Londra da yoktu. Özlemle gözlerimi kırpıştırdım. İnsanın vatanından ayrı kalması anne özlemi gibiydi tıpkı. En azından benim için öyleydi. Villa'nın kapısına geldiğimde ben daha zili çalmadan kapı açıldı.

"Mira..." Sitem dolu sesi ile karşılayan Demir'e soğuk bakışlarımı attım.

"Ne oldu?"

"Ramiz amca, seni merak etti. Haber vermeden ayrılmamalısın." Normal şartlar altında kızmam gerekliyken kafa sallayarak içeri geçtim. Nasıl bir durumun içinde olduğumuzu tam olarak bilmediğim için kestiremiyordum.

"Nerede?"

"Salon da . Kahvaltıya bekliyor." Geniş ve antikalarla dolu salona girdiğimde boğulduğumu hissettim. Yorgun ve hasta hali ile görüş alanıma giren Ramiz Amca beni görünce gülümsedi.

"Neredesin kızım?"

"Yürüyüşe çıkmıştım. Endişelenecek bir durum yok."

"Kahvaltımızı edelim ve odama çıkalım. Konuşmanın vakti geldi." Onu başımla onayladım ve ne kadar iştahım kaçsa da kendimi bir şeyler yemek için zorladım.

***

Ramiz Amca hem iş hem de hayatta ki ortağımdı. Ailemi kaybettikten sonra manevi olarak verdiği destek beni bugünlere getirmişti. Birlikte kurduğumuz Lojistik şirketi ise ondan bana kalacak değerli bir mirastı. Ne kadar %40 hissesi benim olsa da sevdiğim birinden kalacak tek hatıraydı.

Onu her zaman şu an ki gibi çalışma masasında otururken hatırlayacaktım. Kısa bir süre sonra onu kaybedeceğim gerçeği beni isyana sürüklerken çaresiz kalmaktan nefret ettim.

"Canım kızım," diye başladı. Bir daha böyle içten bir cümleyi kimseden duymayacağımı biliyordum. Hayat benden her şeyi erken alıyordu.

"Seninle uzun zamandır bu konuyu konuşmak istiyordum. Doğru zaman diye diye yolun sonuna gelmişim haberim yok." Neşesi ölüm onu çağırırken bile yerindeydi.

"Mira, birileri gelse deseler ki sana, 'Şirkete el koyuyoruz.' Ne yaparsın?"

"O kadar kolay değil. Şirkete kimsenin haksız yere çökmesine izin vermem." Nasıl yapardım bunu bilmiyorum ama bu durum söz konusu olamazdı.

"Konu şirketse lütfen son günlerinde bu meseleleri konuşmayalım."

"Konu şirket fakat sandığın gibi değil, kızım." Nefesi sonlara doğru giderken yanında ki oksijenden uzun bir nefes çekti.

"Şimdi sözümü kesmeden beni dinle."

Anlamıyordum.

"Almanya da yurtta beraber büyüdüğümüz yakın bir arkadaşım vardı. Kardeş gibiydik belki kardeşten de öte. İlişkimiz yurttan çıktıktan sonra da devam etti. Farklı karakterlerdik belki ama anlaşıyorduk. Fazla hırslıydı. Artık hayatta tahammülü olmadığını, en iyisi için savaşacağını söyler dururdu."

Durdu, dinlendi.

"Hırs, Mira. Üç büyük şeytandan biri."

Gözlerimde bir şeyler arar gibiydi.

"Birlikte bir iş kurduk ve kısa sürede de güzel yerlere geldik." İstanbul'a daldı bir an gözleri.

"Sonra bir kıza âşık oldum...Maria. Gördüğüm en güzel kadın olabilirdi." Yüzünde ki buruk gülümseme hüzünlü bir sona yaklaştığımızı hissettirdi.

Appreicate |MalikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin