10

632 29 5
                                    

(Yorumlarınızı bekliyorum. Yeni bölüm için +10 beğeni :)

Aynadaki buharı elimle sildim ve yansımama baktım. Bugünler de gözlerim ve beynim sonu belli olmayan bir kara delikti. İçinde miydim yoksa düşmek üzere miydim? Bilemiyordum. Ufak bir ölüm tehditti beni yıldırmaması gerekliydi. Ramiz amca öyle söylemişti en azından.

Derin bir nefes aldım.

Söylemişti söylemesine de o gün sadece korku hissetmiştim o da Zayn yanıma gelene kadar sürmüştü. Beni kollarına aldığı ilk an uçup gitmişti.

Kuyruğuma bastıklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlardı. Daha öfke vücudumu ele geçirmemişti. Sadece onlara beni tehdit etmelerinin bedelini ödetecektim o kadar!

Düşüncelerimi kafamdan def ederek saç kurutma makinasını fişe taktım ve saçlarımı kurutmaya başladım. Banyodan yeni çıkmıştım.

Birkaç dakika sonra belimle sarılan ellerle irkildim.

"Benim..." Nefesi kulaklarımı yalayıp geçtiğinde titredim.

"Günaydın. "dedim yanağından öperken. Aynada ki yansımamızı gülümseyerek izledim.

"Günaydın, güzelim." dedi ve elimde ki makinayı alarak saçlarımı kurutmaya başladı. Biraz afalamıştım.Saçlarıma bir öpücük kondurdu.

En son saçlarımı annem kurutmuştu. On sekiz yıl önce olmalıydı.

Dokunuşlarında şefkati hissedebiliyordum. Bu da ağlama isteğimi tetikliyordu.

Özenle yaptığı saçları yeni uyandığı için dağılmıştı. Dudaklarının kırmızılığı, ela gözleri, uzayan sakalları ile adeta şiir gibiydi. Bu şiir dedim hep gülmeli. Hüzün yakışıklı yüzüne hiç yakışmıyordu. Hep gülmeliydi mümkünse en çok da bana.

Yeni bir güne uyanıyordum ve bana unuttuğum ya da hiç tatmadığım duyguları yaşatıyordu.

Şu an gibi.

O kadar dalmışım ki kurutmayı bitirdiğini bana baktığının farkında değildim.

"Neden ağlıyorsun?" dedi kendine çevirip yanaklarımdan akan birkaç damlayı silerken.

Farkında bile değildim.

"Bunu yapma." dedim zar zor. Dağılmıştım.

"Neyi?" Gözlerin de merhameti gördüm.

"Bir gün gideceksen eğer...beni kabuğumdan çıkarma."

Kimse bunun sözünü veremezdi. Ondan da vermesini gerçekçi bulmuyordum fakat...inanıyordunuz işte.

Derin bir iç çekti. Parmakları yanağımda geziniyordu.

"Seni bırakacağımı mı düşünüyorsun?"

"Her güzel şeyin bir sonu yok mudur? Senin sonun yok mu, sevgili?" Ellerimi yüzünde gezdirdim. Hiçbir karışını atlamadan hafızama kazıyarak.

"Sen izin verdiğin sürece ben yanında olacağım."

"Dengesizim ben, üzülürsem istemem seni." Gerçekten de öyleydi. Bana yanlış yaparsa affetmezdim onu.

Devam ettim.

"Ama sen yine de bırakma beni olur mu?" Bugün çocuk gibiydim. Tüm duygulara açtım. Kollarında yerimi edindiğimde belli belirsiz mırıldanmıştı.

"Özür dilerim, Mira."

***

Alışveriş merkezine geldiğimizde teşekkür etmek adına ufak bir öpücük verdim ve çekildim.

Appreicate |MalikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin