Huzursuzca yerimden kıpırdandım, her yerim ağrıyordu. Bir depreme kapılmış, fani bedenim de enkaz olmuş gibiydi. Ruhum son çırpınışlarındaydı.
Gözlerimi açmam bir beş dakikamı aldı. Sonunda yan tarafımı yokladığımda yatağın soğukluğu çıplak bedenimi titretti.
"Zayn?"
İçimde ki kara deliği tekrar hissettim.
"Zayn?"
Banyoyu dinledim.
Ses yoktu.
Yine de bakmakta fayda vardı. Koltuğun bir köşesine fırlatılmış siyah tişörtünü hızlıca üstüme geçirdim ve koşar adımlarla banyonun kapısını açtım.
Yoktu.
Gözlerim dolmaya başlarken kendimi sıktım.
"Hadi ama! Sen bu kadar zayıf bir karakter değilsin."
Hayatıma girmeden önce kesinlikle ağlak biri değildim. Bana göre ağlamak zayıflıktı. Ağlarsan insanlar zayıflığını görürlerdi ve tepene binmek de geç kalmazlardı.
Dağınık odaya bir göz attım ve telefonuma bakındım.
"Neredesin, amına koyayım?"
Bu seferde sinir bedenimi ele geçirirken kapının önünde ki çantamı fark ettim. Yere çöktüm ve telefonumu çıkarıp aramaya koyuldum.
"Daha bir günümüz var."
Çalıyor...
Tekrar ara.
Çalıyor...
Tekrar ara.
Aradığınız numaraya ulaşılamıyor.
Telefonunu kapattı!
Bir hıçkırık içimde büyürken kapı çaldı.
Onun olmadığını biliyordum yine de umut etmekten kendimi alamadım.
Otel görevlisi bir şeylerden bahsetti fakat tüm dikkatim elinde ki kutudaydı.
"Bay Malik size bıraktı, efendim."
Kutuyu alır almaz yüzüne sertçe kapattım.
Umut demişti bir kere insanın içinde filizlendiğinde seni nerelere götürür bilemezsin. Haklıydı, umut insanı yaşarken öldüren bir zehirdi.
Parmaklarımı saçlarıma geçirdim ve hiç acımadan saçlarımı çekiştirdim. Canımı öyle bir acıtmak istiyordum ki! Sanki hiç acıyı hissetmiyormuş gibi(!)
Kutuyu yatağın üstüne fırlatıp banyoya girdim.
Gözlerinin içine bakıp,'' Bunu bana neden yaptın?'' diye hesap bile soramamıştım. Bana hiçbir şeyi tam anlamıyla açıklamamıştı. Tek yaptığı özür dilemekti, bir faydası varmış, acımı geçiriyormuş gibi!
Soğuk suyu yüzüme çarpıp dağılmış saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım. Aynaya bakmaktan kaçınsam da gerçekten kaçamazdım. Kırgın bakan gözlerimi ve dağılmış ruhumu gördüm sonunda.
İnsan belki herkesten kaçabilirdi ama kendinden asla kaçamazdı. İşte, karşım da en büyük düşmanım bana bakıyordu. Kendimi bu yıkık noktaya getiren bendim. Karşıma çıkması tesadüf değildi belki...ama ona aşık olmayı seçen zavallı bendim!
Yaşlar gözlerimden akarken burnum ve gözlerim çoktan kızartmıştı. Elimin tersi ile yaşlarımı silerken boynum da izlerini gördüm. Bu beni daha da boşluğa sürükledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Appreicate |Malik
Fanfiction"Bizi öldürdün. Bizi kim geri getirecek?" Kendine biraz daha yaklaştırdı. Eli, kalbimin üstünde durdu. "Burada bir ihtimal var, biliyorum. Ben o ihtimale tutunuyorum." Ocak/2019